Aydın’ın Efeler ilçesinde yaşayan Çağlar Öztürkler, kızına sağlıklı süt içirmek amacıyla aldığı bir keçiyle çıktığı yolda bugün tam 62 keçinin çobanı olarak yaşamını sürdürüyor. Gıda teknikerliği ve işletme üzerine iki üniversite bitiren, ardından yüksek lisans yaparak akademik kariyerini şekillendiren Öztürkler’in hikâyesi, modern şehir yaşamına sıkışmış pek çok insan için ilham verici bir dönüşüm öyküsü.
Keçi çobanlığı artık yalnızca köy çocuklarının mesleği değil
Türkiye’de uzun süredir "okumayanların işi" olarak algılanan keçi çobanlığı, artık akademisyenlerin de ilgisini çekiyor. Bu algıyı yerle bir eden Çağlar Öztürkler, şehirli geçmişine rağmen köy hayatının doğasına gönül verdi. Kızına taze süt içirmek amacıyla başladığı bu yolculukta zamanla doğaya olan sevgisi ve hayvanlara duyduğu ilgi sayesinde kendini keçi sürülerinin içinde buldu.
Bir keçiyle başladı, şimdi yavrularıyla birlikte 60’tan fazla hayvana bakıyor
Yaklaşık iki yıl önce, kızı için bir adet anaç keçi alan Öztürkler, zamanla bu işin cazibesine kapıldığını ifade ediyor. Keçisi yavruladıkça sürü büyüdü, ardından dışarıdan takviyelerle sayı giderek arttı. Bugün itibarıyla 62 keçisi bulunan genç çoban, “Sadece bir keçiyle başladım. Kızım taze süt içsin istedim. Sonra doğumlar başladı. Biz de heveslendik, sürü büyüdü. Bu yıl 30’dan fazla yavru doğdu” diyerek sürecin nasıl geliştiğini anlattı.
Akademik kariyeri bir kenara bırakıp doğaya yöneldi
Kulağında küpesi, ayağında şortuyla geleneksel çoban profiline zıt bir görünüm sergileyen Çağlar Öztürkler’in asıl mesleği gıda teknikerliği. Bununla yetinmeyip işletme fakültesini de tamamlayan ve yüksek lisans derecesine sahip olan Öztürkler, başlarda ailesinden ve çevresinden olumsuz tepkiler aldığını dile getiriyor:
“Anneme göre bu iş bana göre değildi. Çünkü köy geçmişim yok, ailemde de çobanlık yapan hiç olmadı. Ama eşim her zaman arkamda durdu. Şimdi severek yapıyorum. Keçilerle ilgilenmek bana huzur veriyor.”
ayvancılığı romantize etmeyin, emek verin
Bugün çobanlık mesleğine gönül vermiş biri olarak, hayvancılığı gençlere de öneren Öztürkler, bu işin sadece hevesle değil, ciddi bir sevgi ve çabayla yürütülebileceğini vurguluyor. “Hayvan sevgisi yoksa bu iş yapılmaz. Ancak sevgiyle, sabırla, bilgiyle yapılırsa karşılığını verir. Bu bir işletmecilik işi aslında. Devlet desteği ve yeterli sermayeyle yürütülmeli. Anaç keçi sayısı belli bir seviyeye gelince kazanç da başlar. Ama romantik düşünmek yerine gerçeklerle hareket etmek gerekir” sözleriyle gençlere mesaj veriyor.