Bu İşte Bir Gariplik Var
O, yasa tasarısı,
Aynı Cumhurbaşkanı gibi,
beni de rahatsız etmişti.
Ancak benim rahatsızlığım,
Başka bir cenahtan.
Hükümetin aklı evvelleri,
Hukukçuları Türkiye”de en çok yapılan bir şeyi,
ŞİKE”Yİ görüp bir yasa hazırlıyorlar.
İyi de yapıyorlar.
Buraya kadar her şey güzel.
Tek güzel olmayan yanı,
Yasanın içeriği.
Şike yapana verilecek cezalar.
Bunlar teröristeler bile verilecek cezaları geride bırakmış.
Ve sonra…
Yasa meclise geliyor,
Oylanıyor,
Kabul ediliyor,
Cumhurbaşkanına gidiyor,
Ve de onaylanıyor.
İşte benim değinmek istediğim yer burası,
Yasa çıktıktan sonrası.
Birileri, bir güç o yasayı beğenmiyor.
Çok kısa süre içinde,
Türkiye Cumhuriyetinde bir şeyler oluyor.
Siyasetçiler,
Bakanlar,
Başbakan,
Bir anda pişman oluyorlar!
Veya bir güç onları geriletiyor,
Tükürdüğünü yalatıyor,
Bu güç öyle bir “GÜÇ” ki yasayı yeniden yaptırtıyor,
Muhalefeti de yasanın arkasına takıyor,
Sonra yasayı bir günde meclisten geçirtip,
Cumhurbaşkanının önüne koyuyor.
Türkiye Cumhuriyetinde,
Cumhuriyet tarihinde,
Hatta dünyada görülmemiş bir biçimde.
Aynı silah şirketlerinin,
Veya enerji şirketlerinin BUSH”A savaş çıkartmak istediklerinde yaptıkları gibi.
Buna Aziz Yıldırım farkı deyin,
Fenerbahçe lobisi deyin,
Veya taraftar baskısı deyin.
Ne derseniz deyin, önemli değil.
Önemli olan,
Binlerce Atatürk sevdalısının sokaklara döküldüğünde,
Gerilemeyen hükümet,
Bir anda bu lobi karşısında,
Durdu ve geri adım attı.
Bu işe sadece şapka çıkarılır veya
Bükemediğin el öpülür .
Ha yasaya gelince,
Cezalar hakikaten ağırdı.
Bu yasayı hazırlayanlar,
Spor olaylarına,
Şikeye, rüşvete, iltimasa verilecek cezaları bu kadar ağır tutmayabilirlerdi!
Aslında bu işin diğer bir yanı da “ALINTERİ hırsızlığı.
Yani sporcunun alın terinin para ile satın alınması.
Spora hırsızlığın rüşvetin sokulması.
Bunlar hakikaten aşağılık davranışlar.
Ben de iyi bir Beşiktaş taraftarıyım,
Çocukluk yıllarım o zaman ki Mithat Paşa stadının kapılarında,
Bitli battaniyelerde,
Bir bilet alabilmek için sabahın köründe kuyruklarda beklemekle çok geçti.
Bu sebeple,
Bizim gibi insanların kıt gelirinden ayırdıkları üç beş kuruşla,
Takımlarını desteleyenlerin,
Seyrettikleri maçların defolu olması,
Affedilecek bir şey değil.
Hiç kimse bize, Ankara”daki bir maçta,
ZALAD denen o Sırp Kalecinin düzineye yakın gol yediği maçı,
“AHLAKLIDIR” şike yoktur diye önümüze koyamaz.
Yine aynı tarihte diğer bir şampiyonluk adayı takımın attığı çuval dolusu gölü anlatamaz.
Evet, bu tür alın teri hırsızlıklarının önünü geçilmeliydi.
Hükümette bunu yaptı.
Ama eli biraz ağır kaçtı, tükürdüğünü yaladı,
Karizmayı çizdirdi.
Ha bu arada başka söylentiler de var tabii,
Bir helikopter ihalesinden bahsediliyor.
Bu ihaleye Aziz Yıldırım ile Serdal Adalı”nın girdiği,
Hükümetten bazı kişilerin,
Bu ihale için kendilerini uyardığı,
“BİZİM ARKADAŞ” girecek dediği,
Bunu dinlemeyen bu ikilinin başına bunların geldiği,
İddialar arasındadır veya bir sokak söylentisidir.
Diğer bir konu da (eğer söylediyse) Aziz Yıldırımın demecinde;
“Süryani olmasaydım, başıma bunlar gelmezdi”.
Başkana sözümüz, Süryani olmasına rağmen geldiği yer itibariyledir.
Türkiye”nin en zengin ve itibarlı adamı olduğu,
Hatta Fenerbahçe gibi bir güzide kulübümüzün başına geçtiğine göre,
Eğer söylemişse sözleri biraz ayıp kaçmış.
Çünkü biraz ayrımcılık izleri var!
