06 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Dualar Kabul Olsa

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

 

 

Allah hayırlara çıkarsın.

Bir rüya gördüm.

Etkisi, gün boyu sürdü

Kendime gelemedim.

Mutluluktan içim içime sığmadı.

Dile kolay.

Futbol Federasyonu Başkanlığı seçimi oluyor.

Yıldırım Demirören başkan seçiliyor.

Başkan koltuğa oturuyor.

Bina dışında binlerce Beşiktaşlı,

“En büyük başkan, bizim başkan” diye bağırıyor.

Böyle bir tablo karşısında, siyah beyaz renklere gönül vermiş birisi olarak insan nasıl gurur duymaz.

Nasıl mutlu olmaz.

Sabah uyandığımda kendimi kuş gibi hafiflemiş hissettim.

Gördüğümün rüya olduğunu biliyordum.

Buna rağmen, acaba haberi atladım mı, diye düşünerek, önce televizyonu, sonra da bilgisayarı açtım.

Ne yazık ki, gerçek dünyaya dönmüştüm.

Futbol Federasyonu'na henüz başkan seçilmemiş.

Zihnimi yoklayınca, rüyanın nedenini anladım.

Gazetelerde Yıldırım Demirören'in Futbol Federasyonu'na başkan adayı olduğu haberi vardı.

Bu haber ile gün boyu düşündüm.

Bencilce hayaller kurdum.

Bencilce çünkü Demirören'in , TFF Başkanı olmasını, Beşiktaş'ın kurtuluşu için istiyordum.

Benim için,

benim gibi düşünenler için önemli olan tek şey;

Kara kartal'ın eski günlerine dönmesi.

Kolej takımı ruhunu kazanması.

Borçsuz bir kulüp olması.

Başarılarının artarak sürmesi.

Bunun tek şartı;

Kulübün başındaki başarısız yönetimin gitmesi.

Yöneticiliğin ne olması gerektiğini bilen, hesap kitaptan anlayan birilerinin yönetimi devralması.

Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve diğer büyük kulüplere başkan olmak kolay değildir.

Bu sorumluluğu alan kişiye şöhret kapıları ardına kadar açılır.

Başkanın her gün gazete ve televizyonlarda haberleri, resimleri çıkar.

Bir yılda medyada yer alan haberlerin, reklam değeri onlarca milyon doları geçer.

Bu rakamı, 3-5 yılla çarptığınızda ortaya çıkan yüzlerce milyon doları bulur.

Ayrıca, bu haberler reklam olmadığı için, kamuoyu üzerinde etkisi inandırıcı ve kalıcıdır.

Tanınma faslı bittiğinde kulüp başkanlarına her kapı ardına kadar açılır.

Başbakan'dan…

Cumhurbaşkanı'ndan…

Ya da herhangi bir kurumun başkanı, yöneticisinden randevu almak çocuk oyuncağıdır.

Başkan, her gün gündemdedir.

Gittiği her yerde sevinç seli ile karşılanır.

Böyle şan…

Böyle şöhret…

Her kula nasip olmaz.

Basit bir örnek;

Yıldırım Demirören'i Beşiktaş Kulübü Başkanı olmasaydı kim tanırdı.

Belki, birkaç dergide sosyete yemeğinde resmi çıkardı.

Ya bugün…

Türkiye'nin en tanınan siması.

Peki, Demirören bununm karşılığını nasıl ödüyor.

Kulübü yönetiyor.

Borçlandırıyor.

Borç para veriyor.

Karşılığında belgesini alıyor.

Ve de kulüp, yanlış politikalar (Belki de doğru politikalar) sonucu iflas noktasına geliyor.

Kulüp borçlandıkça, başkana bağlılık artıyor.

Başkanın oluşturduğu borç batağı nedeniyle, kulüp başkanlığı için başka aday çıkamıyor.

Peki Demirören ; “ Başkanlıktan ayrılıyorum” deyip, alacaklarını tahsil etmeye kalksa neler olur?

Kulübe haciz ve icralar gelir.

Birilerinin; “Bu kadarını da yapmaz “

Birilerini de, “ Bu kadar reklamı oldu, ayrıca borcun sebebi onun aldığı yanlış kararlar ve yanlış transferler, alacağını siler “ diye düşünmeleri Pollyanna'cılıktan öte geçmez.

Büyük kulüp; başkanıyla seyircisiyle bir bütündür.

Fenerbahçe gibi.

Şike iddiaları nedeniyle Fenerbahçe Kulübünün yaşadığı depremi,

aynı şiddette Beşiktaş kulübü yaşasaydı acaba ne olurdu?

Cevap basit:,

paramparça olurdu.

Fenerbahçe seyircisiyle…

Yönetimiyle…

Futbolcularıyla...

Dimdik ayakta durdu

Stadı dolduran 30 bin aşkın kadın seyirci, dünyada bir ilki gerçekleştirirken, büyük kulübün ne demek olduğunu gösterdi.

Kulüp borçları, yönetim tarafından ödendi.

Musa Show transfer edildi.

10 milyon Euro transfer ücretini yöneticiler ceplerinden karşıladı.

Ödedikleri paraları kulübe borç yazmadılar.

Beşiktaş'ın transferlerine bir bakalım.

Sidney; kenarda oturuyor.

Geldiğinden beri sadece 15-20 dakika oynadı.

Alves; geldiğinden beri 15 dakika oynadı.

Bebe; henüz forma giymedi.

Ve daha niceleri.

Barcelona'nın istediği genç Muhammet unutuldu gitti.

Bir de fon icat oldu.

Fon ne menem bir iş ise, kulübe borç veriyor,

Kulüp de en iyi futbolcuları satması için fona yetki veriyor.

Fonun satacağı oyuncular içerisinde; oynatılmayan, unutturulan Muhammet'in olması ise ilginç.

Dünya devlerinin listesinde ilk sırada yer alan Burak bedava gönderiliyor.

Bobo, beğenilmiyor…

Sonra da golcü olarak Edu transfer ediliyor.

Yanlış yönetim sonucu kulübün her gün biraz daha borç batağına saplanması sonucu Beşiktaş'ın şerefli siyah rengi, bahtının karası gibi olacak görüntü sergilerken, bir gece olsun gördüğüm rüya ile sevinmenin hakkım olduğunu düşünüyorum.

Dilerim dualarım kabul olur.

Demirören, 90 milyon liralık borcunu siler, Futbol Federasyonu Başkanı olur.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *