ONLAR SÜTTEN ÇIKMIŞ AK KAŞIK
Yolsuzluk.
Diz boyu.
Yol'unu bulan bulana.
Tayyip Erdoğan, koalisyon hükümetinin yolsuzluklarını dile getirip, temiz iktidar vaatleri ile halktan oy istedi.
Halk oy verdi.
AKP hükümet oldu.
Yol'suzluk bitti mi?
Ne gezer.
Hemen her gün gazetelerde yeni bir yolsuzluk haberi okuduk.
Okuyoruz.
Yolsuzluğu kimler yapıyor.
Gazete haberlerine göre; CHP'li belediyeler!
Veya MHP"li belediyeler!
Diğer belediyeler sütten çıkmış ak kaşık.
Onlarca milyar liralık bütçesine rağmen İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde yolsuzluk yoktur.
Aynı şekilde milyarlarca liralık bütçesi olan Ankara Büyükşehir Belediyesi'nde de yolsuzluk yoktur.
AKP'li diğer belediyelerde de yolsuzluk yoktur.
Çünkü AKP yolsuzluğa karşıdır.
Bu nedenle de CHP'li belediyeler, yolsuzluk yapmasın diye polis-adliye gücü fazla mesai yapar!
Her nasılsa, biraz, MHP-CHP zorlaması ile Kayseri Büyükşehir Belediyesi yolsuzluk, var mı ?
Yok mu? tartışmalarına neden oldu.
Yolsuzluğun öz Türkçesi; halkın parasını yasal olmayan yollarla cebe indirmektir.
Halkı soymak, dolandırmaktır.
Yolsuzluğun partisi olmaz.
Siyaseti olmaz.
Son günlerde gazetelerde Kamu İhale Kurumu'ndaki yolsuzluklar gündeme geldi.
İhalelerin daha şeffaf ve şaibesiz olması için var olan kurumun adı, ihale yolsuzlukları ile anılmaya başlandı.
Teknik takip ile, yolsuzluklara karışanların isimleri belirlendi.
Tepelerdeki konuşmalar işin ciddiyetini gösterdi.
Evlerinden aramalar yapıldı.
Bu aramalarda oldukça yüklü paralar bulundu.
Buraya kadar gelişmeler, normal süreçte işledi.
Normal olmayan;
Sadece KİK görevlilerinin adlarının yolsuzlukla anılması.
Yani, rüşvet alarak, ihaleleri bağlayanların!
Ya, rüşvet verenler?
Onların adları neden yok.
Onların evleri neden aranmıyor.
İhalelerin, resmi kurumlar, özellikle de belediyeler tarafından verildiği biliniyor.
Bu belediyeler ve görevlilerin isimleri de hiç anılmıyor.
Belediye başkanları ve çalışanlarının evleri aranmıyor.
Sadece ve sadece rüşvet alanlar ortada.
Diğerleri yok.
Bu durum, CHP, MHP belediyelerinde yaşansaydı ne olurdu.?
Medya mal bulmuş, mağrip gibi olayın üzerine atlar, günlerce manşet yapardı.
Belediye çalışanlarının evleri basılıp, gözaltına alınır.
Hatta tutuklanırlardı.
KİK yolsuzluğu, bu işte bir gariplik olduğunu gösteriyor.
Kim, kimleri neden koruyor.
Benzer operasyonlar arada borsada da yaşanıyor.
Polis, adı manipülasyona karışmış kişilerin evlerine sabah erken saatlerde operasyon yapıyor.
Gözaltına almalarda ayrıcalık yapılmıyor.
Oyuncu, yatırımcı, şirket sahibi…manipülasyonda kimlerin adları geçiyorsa savcı karşısına geçiriliyor.
Kimileri tutuklu…
Kimileri de tutuksuz yargılanıyor.
Manipülasyon operasyonlarında ayrıcalık tanımayan polis, KİK operasyonunda çekimser davranıyor.
Rüşvet veren, (İsimleri belli ) iş adamlarını gözaltına almıyor.
Ki, birinci derece de suçlu onlar.
KİK memurlarını kendi çıkarları için suça teşvik ediyorlar.
Resmi kurum ve belediye çalışanlarının yanına dahi yaklaşılmıyor.
Polis ve savcıların KİK operasyonunda ileri adım atmalarını kimler, niçin engelliyor.
Adalet herkes içindir.
Terazinin kefesi bir tarafa ağır basarsa, adalet şaşar.
Adaletsizlik oluşur.
KİK'deki yolsuzluk ile borsadaki, ya da başka yerlerde yaşanan yolsuzluklar arasında bir fark yoktur.
Fark, yolsuzluklara bakış açısındadır.
Fark, yolsuzluk yapanlardadır.
Almanya'da Cumhurbaşkanı, ucuz kredi kredi aldığı iddiaları basına yansıyınca istifa efmek zorunda kaldı.
Aynı durum; diğer Avrupa ülkelerindeki siyasetçi ve bürokratlar için de geçerli.
Bu nedenle, batı gelişiyor.
Doğu olduğu yerde sayıyor.
Türkiye'de bir türlü batılılaşamıyor.
