06 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

SEHER YEMEĞİ

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Sabahın “SEHER” vakti.

SEHER yemeğindeyiz.

Bu terimi, Bakü”den yeni dönen,

Prof Dr Erşan Aygün Hocamız kafamıza sokuyor.

Yani kahvaltıdayız.

Hocama Azerbaycan yaramış.

Yeni öz Türkçe kelimeler öğreniyoruz;

Çimmek, peşkir, yuğmak”gibi.

Özetle dostlar milliyetçi hekimlerle birlikteyiz.

Toplantı amacımız belli,

Çanakkale zaferini kutlamak,

Tıp Bayramını söyleşilerle anmak.

Ama sabah kötü başlıyor,

PKK itleri ortalığı savaş alanına çevirmiş,

Gelen herkes ortalığın halini anlatıyor.

Çoğu doktor canını zor kurtarmış.

Bu kasvetli umutsuz ve gerilimli havayı,

Kürsüye çıkan Namık Kemal Kurt Hocamız dağıtıyor.

Kendisi doktor  olmasının yanısıra,

Tarihle de çok alakalı.

Hele tıbbiyecilerin tarihini,

Milli mücadele yıllarında ki katkılarını çok iyi biliyor.

Meseleyi de mihenk noktasından yakalıyor.

O konuştukça,

Atatürk,

Çanakkale savaşı ve hekimlerin bu mücadele de ki katkılarını öğreniyoruz.

Bunları bize anlatıyor.

Zamanın da Avrupa”da daha ileri durumdaki tıbba rağmen,

Gazi”nin niçin?

Kendini Türk doktorlarına teslim ettiğini daha iyi anlıyoruz.

Özetliyor,

Türk ocaklarının kuruluşunu,

Milliyetçiliğinin temellerini atanların tıbbiyeliler olduğunu,

Atatürk Samsun”a çıkarken yanında iki doktor bulunduğunu zihinlerimize belletiyor.

Haydarpaşa Garında Gazi”yi karşılayanlar arasında,

Yine bu yiğit doktorlar vardı.

Anadolu ya, milli mücadeleye silah sevkiyatının,

Rumeli de ki ilk öncüleri,

Yine tıbbiyelilerdi.

Hocamız bunları büyük bir zevkle, huşu ile anlattı.

Zevkle dinledik.

Ama hocamız satır aralarına da büyük TÜRK Bozkurdu,

Gazi Mustafa Kemal Atatürk”e şimdilerde yapılanları da,

“ES” geçmedi.

Sordu;

“Bu günlerde,

Atatürk”le ilgili bir belgesele,

Bir haber -röportaja,

Bir etkinliğe”

Hiç rastlıyor musunuz?

Kahramanımızı, Paşamızı, Efsane liderimizi,

Birileri unutturmaya çalışıyor.

Kadınlar günü,

Sevgililer günü,

Babalar günü,

Analar günümüz var,

Ama bir ATATÜRK günümüz yok.

Neden?

Hocamızın sorusu bu?

Tabii ki bize değil,

Mevcut iktidara,

Atatürk”ü sever görünüp,

Seyit Rıza haini ile vurmakta beis görmeyen,

Tunceli isyanını,

Atatürk ve katliam kelimesi içinde bize sunmaya çalışan mevcut iktidara.

Özetle

Namık Kemal Kurt ile Orhan Gedikli Hocalarımıza teşekkür ediyoruz.

Milli mücadele yıllarını,

Mücadelenin şartlarını güçlüğünü bize bir daha anlattıkları için.

Kanımız kaynattılar.

Ve Milliyetçi Hekimlerin son gündem maddesi.

Tabip Odası seçimlerin katılma durumu.

Bu konuda iktidarın hekimler üzerinde büyük etkisini, baskısını gördüm.

Haklılar da.

Özel hastaneler giren doktorların kadrosunu bile Sağlık Bakanlığı verirse,

İş hayatın bakanın iki dudağınızı arasında olursa korkmak normal bir deyim oluyor.

O yüzden derneğin toplantılarına katılım az sayıda oluyor.

Hekimler tartıştılar,

Kimisi katılalım, kimisi katılmayalım dedi.

Öze gelirsek, orada olan hekimlerin özü ”MİLLİYETÇİ” olmaları.

Öyle üçe beşe pabuç bırakacak tipler değiller.

Bence katılmalı, bir kişi dahi kalsalar o seçimde broşürlerle, belgelerle, misyonlarını temsil etmeliler,

Hedefleri ile birliktelikleri ile biz buradayız demeliler.

Konuya en son noktayı genç bir doktor adayı öğrenci koydu,

SEHER yemeğine 10–15 kişilik tıp öğrencisi arkadaşı ile gelmişti;

“Hocalarımızın fikirlerin saygı duyuyoruz,

Ama biz katılalım diyoruz.

Broşür mü? Dağıtacaksınız,

Biz buradayız”dediler.

 Bu konuşma tıbbiyelilerin geleceğinin de sağlam olduğu görüntüsünü bize verdi.

Gelecekte çocuklarımız kendilerini,

Beyni “MİLLİ” hislerle dolu doktorlarımıza teslim edecekler.

Ne söyleyeyim o gençlerle gururlandım.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *