06 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

BİZDE "AMERİKALI "KADAR BEYİN YOK MU?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

 

 

Libya'da devrim oldu.

Halk; Kaddafi'yi linç ederek öldürüp, bir devre son verdi.

Devrim; halkların özgürlüğü; demokrasi için yapılır.

Libya; baharı görmeden kışı yaşamaya başladı.

Halk sokaklarda.

Aşiretler.

Eli silahlı çeteler terör estiriyor.

Ülke, hızla bölünüyor.

Türkiye, Libya'daki devrimi destekledi.

Fransa ve İngiltere ile pastadan daha fazla pay kapabilmek için kıyasıya mücadele verdi.

Muhalefete her türlü destek verdi.

300 milyon dolar para gönderdi.

Sonuç; pastanın tümünü başta Fransa olmak üzere AB ülkeleri paylaştı.

Türkiye'ye hayal kırıklığı yaşadı.

Paylaşım sofrasına oturamadığı gibi, önceki kazançlarını da kaybetti.

Türk müteahhitler, girişimciler ciddi zararlara uğradılar.

Amerika ve AB aynı senaryoyu bu defa da Suriye için yazdılar.

Başrolde Türkiye var.

Arapların sesi çıkmıyor.

Birleşmiş Milletler, Esad'a bir şans daha verilmesini istiyor.

Ankara nedendir bilinmez savaş tamtamları çalıyor.

Suriye, stratejik bir konumda.

Türkiye'nin uzun bir sınır komşuluğu olan Suriye ile milyarlarca dolarlık ticaret ilişkisi var.

Sınırın iki yanındaki insanların akrabalık ilişkileri mevcut.

Her geçen gün artan sınır ticareti,

Amerika ve AB 'nin dayatmaları ile bıçak gibi kesildi.

Suriye'den kaçan 20 bine yakın Suriyeliyi sınır boylarındaki kamplarda ve kamuya ait binalarda ağırlıyoruz.

Van'da hala eksi 20 derecede çadırlarda yokluk içinde yaşam mücadelesi veren depremzede binlerce yurttaşımıza göstermediğimiz ilgiyi, Suriyeli mülteciler için gösteriyoruz.

Devletin tüm imkanlarını onları rahat ettirmek için kullanıyoruz.

Yetmiyor; Suriyeli muhaliflere silah veriyoruz.

İsyancıları eğitiyoruz.

Esat yönetimini devirmek isteyen ülkeleri İstanbul'da ağırlıyoruz.

Onlar suskun kalırken, sesimizi yükseltiyoruz.

Ne için?

Libya'dan daha büyük hüsran yaşamak için.

Esat yönetimi devrildiğinde, Türkiye, milyarlarca dolarlık maddi zarara uğrayacağı gibi, bölünecek Suriye'de Kuzey Irak örneğinde olduğu gibi yeni bir Kürt yönetimi ile uğraşacak.

Irak ve Suriye'de istediklerini, ( ABD'nin yeni Ortadoğu politikası gereği, İsrail'in kontrol edeceği dikensiz gül bahçesi oluşturmak için kendilerine verilen geçici görevi yerine getirmek) elde eden Kürtlerin bir sonraki hamlesini tahmin etmek pek güç olmasa gerek.

Hele Türkiye'nin kuzey ve güneyinde oluşacak koridorda PKK' da istediği gibi at koşturacaktır.

Kuzey Irak'a sözü geçmeyen Türkiye'nin yeni oluşumda Suriye'deki Kürt yönetiminin bölgesinde de sözü geçmeyecektir.

Yarın neler olacağını herkes biliyor.

Bilinmeyen, bu maceraya neden atıldığımız.

Hangi diyeti!

kimin diyetini ? ödediğimiz.

Soğuk savaş bitti.

Türkiye'nin sınırlarını Serv ile Rusya'nın saldırısına göre çizenler, biten soğuk savaş ile birlikte sınırları yeniden belirleme peşinde.

Rusya'nın korkutacak gücü kalmadı.

Türkiye'nin AB'yi korumak için Rusya'ya kalkan olma fedakârlığınız ihtiyaç yok.

Büyük Ortadoğu Planı'nda en büyük lokma; Türkiye olmasına rağmen, planın hayata geçirilmesi için insanüstü bir çaba içinde olmamızı anlamak mümkün değil.

Türkiye'yi AB'den dışlayan.

Bin yıl bile geçse almaya niyeti olmayan.

Osmanlı dönemindeki kapitülasyonları, gümrük birliği adı altına uygulamaya sokarak kanını emen.

Türk-Kürt.

Alevi-Sünni çatışmalarına ışık yakan.

Ülkenin bölünmesi için iç dış güçleri devreye sokan ABD ve AB'nin tek bir gayesi var:

Suriye problemini, Türkiye maşası ile çözmek.

Kendi askerleri yerine, Mehmetçiği öldürtmek.

Kendi ekonomileri yerine; Trük ekonomisini bozmak.

Şu sıralar, turizmde işler iyi gidiyor.

Ancak, Türk askerinin Suriye sınırından girmesi halinde tüm rezervasyonlar iptal olur.

Huzur arayan turist, silahların gölgesindeki bir ülke gitmez.

Savaşan ülke; turizm acenteleri tarafından kara listeye alınır.

Savaşla birlikte Türkiye'nin sadece turizmden uğrayacağı zarar, milyarlarca doları bulur.

Pek çok otel ve iş yeri kepenk kapatır.

Suriye ile savaşmak, Esat rejiminin devrilmesi için yoğun çaba harcamak, Türkiye'ye bir şey kazandırmayacağı gibi, çok şey kaybettirir.

Bugün bol keseden, insan hakları, demokrasi çığlıkları atanlar, Arap baharı bumerang dönüşü yaptığında söyleyecek söz bulamazlar.

Bu çığlıklar, yarın aleyhimize delil olsun hafızalara kaydediliyor.

Irak örnek olmadı.

Libya örnek olsun.

Suriye örnek olduğunda iş, işten geçmiş olacak.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *