BAŞBAKAN VERSİN!
Yer Bakırköy'de bir dershane.
Kızının dersten çıkmasını bekleyen,
Kilisli bir veli ile sohbet ediyoruz.
Adam dertli.
Sıkıntısı Suriye”den gelen,
Ve Türkiye”de iskân edilen savaş mağdurları.
İlk lafı;
“Ne işimiz var bizim Suriye'de!”oluyor.
Sonra anlatıyor;
“ Bizim amcazadeler akşam telefonla aradılar.
Çok dertlilerdi.
Bundan üç ay önce üç Suriyeli evlerini kiralamışlar.
Üç aylık kirayı da peşin vermişler.
Kiracılar,
Eşleri ile birlikte 6 kişi olarak oturacaklarını beyan etmişler.
Üç aylık kira parasını da peşin ödemişler.
Ve garanti de vermişler,
Kira alamamaktan korkmamasını,
Üç ay sonra tekrar üç aylık kirayı vereceklerini,
Sözle belirtmişler.
Ev sahibi üç ay sonra kirasını almak için evine geldiğinde,
Gözlerine inanamamış.
Evi kiralayan o küçük aile,
35-40 kişi olmuş.
Ev haşat.
Apartmanda oturanlar feryat fidan.
Ev sahibi üç aylık kirasını,
Ve de evden derhal çıkmalarını talep etmiş.
İş çığırından çıkmış.
Adamlardan biri bıçağını çekerek;
“Ne parası… Bizi Başbakan çağırdı, gidin ondan alın.
Çok konuşursan çizerim”demiş.
Korkan ev sahibi derdini anlatmak için,
Yetkililere,
Güvenlik güçlerine gitmiş.
Gidiş o gidiş,
Sesini,
Mağduriyetini pek duyan olmamış.
Duyanlar da, iktidar korkusundan,
Sus pus.
XXX
Yandan sohbete dâhil olan bir dost,
O da HATAY mağduru.
Akrabaları ile devamlı temas halinde.
Telefonla öğrendikleri,
Pek iç açıcı değil.
Abisinin marketi var.
Büyükçe.
Suriyeli sığınmacılar,
Bazıları markete alışverişe geliyor.
Ellerinde 100 liralık çekler var.
Poşetlerini dolduruyorlar.
İş ödemeye gelince,
Problem orada.
Elindeki para yüz lira,
Alışveriş 150 lira.
Paranın üstü istendiğinde,
Çıngar çıkıyor.
Cevap belli;
“Bizi siz çağırdınız.
Bize bakacaksınız.
Para pul yok.
Çok istiyorsanız gidin,
Başbakan orada,
O versin.”
Bunlar Suriye sınırın da ki yaşamdan,
Halkın Suriyeli sığınmacılar ile sürtüşmesinden,
Bir iki manzara.
İnsanlar isyan ediyor.
Kendi çocukları üniversitelere girebilmek için,
Gece gündüz çalışıp didinirken,
Bir yeri kazanabilmek için,
Dershanelere okullara,
Milyarlar dökerken,
Suriye sığınmacıların, sadece bir evrak ibraz ederek,
İstediği üniversiteye gidebilmesinin,
Önünün açılması,
Vatandaşı isyan ettiriyor.
Hastanelerde, sabaha kadar randevu alabilmek için,
Telefonun başından ayrılmayan,
İnsanlarımız,
Suriyeli sığınmacıların,
Tedavilerinin bile çok rahatlıkla sıra almadan yaptırmaları,
Herkesi çileden çıkartıyor.
Devletten VİAĞRA isteyecek kadar yüzsüzleşen bu misafirlerimiz(!) için ne diyebiliriz bilmiyorum!
Ama bölge insanlarımızın rahatsızlıklarının,
Had safhaya çıktığı kesin.
Özetle Hükümet bizi anlamsız bir çatışmanın, bataklığın içine attı.
Ve Sayın Davutoğlu bunu hala savunuyor.
Ama vatandaş öyle düşünmüyor.
Ve soruyor;
“Bu işin sonu ne olacak?”diye.
