06 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Özal Bilmecesi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

 

80'li yıllar.

Turgut Özal'ın yıldızlaştığı dönem.

Terörün darbeyle sıfırlanıp, tekrar zirveye çıktığı…

Eli kanlı terör örgütünün bitinin kanlandığı..

Güvenlik güçlerinin hazırlıksız yakalandığı günler.

Yankı uyandıran Şemdinli baskını.

Uludere baskını.

Cizre'yi ele geçirme planları.

Tercüman Gazetesi'nde çalışıyorum.

Güneydoğu ikinci adresim.

Her olayda dağlara çıkıyorum.

Büyüklerimizden aldığımız terbiye;

Sabah gün ışımadan gazetedeyim.

Günlük gazeteleri okuyup, notlar alıyorum.

İstihbarat şefimiz Burhan Ayeri.

Güneydoğu izlenimlerimi derlemek için çalışırken,

Üsküdar'da Turgut Özal'ın katılacağı bir törene gitmemi istedi.

İş angarya.

Emir demiri keser.

Erken gelmenin mükafatı!

Nikon makinelerimi omzuma takıp yola koyuldum.

Konuşmayı dinleyip, resim çektim.

Dönüş yolunda Özal , sürpriz yaptı.

Makam aracı Mercedes'in direksiyonuna geçti.

Altımda emektar Toros.

Gel de takip et.

Mümkün mü.

Elbette değil.

Çevre yolunda izini kaybettim.

Vazgeçmek yok.

Teknolojiden destek aldım.

Telsizden nereye gittiğini öğrendim.

Yeşilköy'deki restorana Özal'dan 15 dakika sonra vardım.

Restoran eti ve kebabıyla ünlü.

Sahibi, sevdiğimiz bir dost.

Salonun girişinde duruyordu.

Celal ağabey;

"Geç mi kaldım, nedir durum".

Beni Özal'ı rahat göreceğim bir yere götürdü.

Rahmetli, üzeri nar şerbeti ile renklendirilmiş bir tepsi su muhallebisine çala kaşık girişmişti.

Tepsi kısa sürede tükendiğinde seyreden bizlerden aynı ses yükseldi:

-Yok artık.

Turgut Özal, yemek konusunda ne yazık ki iradesini kontrol edemiyordu.

Yerken mutlu oluyordu.

* * *

Otopsi sonuçları kafalarda soru işareti oluşturdu.

Öldü mü?

Öldürüldü mü?

Rahmetliyi tanıyanların ortak görüşü, sağlığına dikkat etmediği için öldü.

Yani, zehirlenmedi.

Öldürülmedi.

Doğru tabirle kendi kendini öldürdü.

Süleyman Demirel'e sordular:

-Eceliyle öldü, dedi.

Hüsamettin Cindoruk'a sordular:

-Mide fesadından gitti, diye kaba yorum yaptı.

Mesut Yılmaz:

-Eceliyle öldü, dedi.

Özal'ı tanıyan, devlet büyüklerinin hemen hepsi ağız birliği etmişçesine, zehirlenmediği görüşünü savundular.

Yeniler ise, ölmediği, öldürüldüğü iddiasında.

Semra Özal, otopsi raporuna tepki göstermedi.

Sakladığı söylenen saç kıllarını da vermedi.

Barzani'nin gölgesinde Kuzey Irak'ta ticaret yapan Ahmet Özal babasının öldürüldüğü konusunda ısrarlı.

Yapmadığı…

Yapamadığı…

Babasını kimlerin öldürdüğünü söylemek.

Bir devlet büyüğünün ölüsü üzerinden siyasi getirim yapmak hiç etik değil.

Hele hele bir oğul için hiç değil.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *