Allah'ın Nuru...
Allah, göklerin ve yerin nuru'dur. O'nun nuru, içinde misbah; ''lamba'' bulunan kandil, ''ışık saçan bir kaynak'' gibidir. Misbah, sırça ''cam'' içindedir.
Sırça ''cam'', inci gibi parlayan yıldız gibidir.
Doğuda ve batıda bulunmayan mübarek bir ağacın yağından yakılır.
Onun yağı, ona ateş değmese de kendi kendine ışık verir. Nur üzerine nurdur. Allah, dilediğini nuruna hidayet eder ''ulaştırır''. Ve Allah, insanlara örnekler verir. Ve Allah, herşeyi en iyi bilendir.
(Nur Suresi;35)
Allah'ın merhameti:
Hz. Ömer anlatıyor:
''Bir gün Rasul Ekrem esirler arasında çocuğundan ayrılmış bir kadın gördü.
Kadın çocuğu'nun hasretinden rast gelen çocuğu kucağına alıyor, onu sevip emziriyordu.
Rasul-i ekrem ashabına;
"Hiç bu kadın çocuğunu ateşe atar mı'' diye sordu.
Ashab; "asla " cevabını verdi.
Bunun üzerine Rasul-i ekrem;
"O halde biliniz ki; Allah'ın kullarına merhameti, bu kadının çocuğuna merhametinden daha fazladır." buyurdu.
Rahmet;
Rahman ve Rahim kelimelerinin köküdür.
İncelik, ihsan, şefkat etme, bağışlama, acıyıp esirgeme.
Allah'ın kullarına acıması, onlara sevgi, şefkat ve merhametle muamele etmesi, bol bol ihsanda bulunması anlamında Kur'anı bir tabir.
Kur'an, öncelikli olarak Allah'ın rahmetinden,
O'nun Rahman ve Rahim oluşundan söz eder. Rahmet özelliği O'nun alemlerin Rabbi ve her şeyin yaratıcısı oluşunun bir gereğidir.
O, bu sıfatıyla varlıkları yaratmış, şekil vermiş ve onların ihtiyaç duydukları her şeyi onlara bağışlamaktadır.
Rahmet kavramı; sevgi, aşk, şefkat, rikkat incelik, müşfiklik, ihsan ve nimet verme gibi merhametle ilgili bütün unsurları içerisine alır.
Allah, kullarına rahmet ve şefkatle davranmayı nefsine vacib kıldığını, şu ayetiyle açıklamıştır.
"Ayetlerimize inananlar sana geldiğinde onlara de ki; Selam size! Rabbiniz, sizden her kim bilmeyerek fenalık yapar da arkasından tövbe eder ve nefsini düzeltirse, ona rahmet etmeyi kendi üzerine almıştır. O, bağışlayan ve merhamet edendir" (En'am, 6/54)
Rahmet; bütün yaratıkların iyiliğini isteyip onlara yardım etme arzusu duymaktır. Allah Te'ala'nın bu kelimeden türemiş bazı güzel isimleri vardır; Rahman; Pek fazla sürekli merhamet sahibi, esirgeyen, Rahim; Çok merhamet edici, bağışlayan, Erhamürrahimin; Merhametlilerin en merhametlisi, Hayrürrahimin; Merhametlilerin en hayırlısı, Zürrahme; Rahmet sahibi, Zü Rahmetin Vasia;
En geniş Rahmet sahibi...
Kur'an-ı Kerim'de yüzden fala yerde geçen bu isimler, Allah'ın rahmetinin çok ve tükenmez derecede bol ve her şeyi kapladığını gösterir.
Cenab-ı Allah yaratıklarına, şanına yakışır bir acıma ve şefkat duygusu ile muamele eder.
Esasen hayatın kaynağı da, bu ilâhî rahmettir. Yaratılışı düşünecek olursak, insanı oluşturan sperm ve yumurta, çok sağlam, dış etkenlerden korunmuş, rahim denilen çok müsait bir ortamda birleşerek gelişir. Hayatın ilk kıvılcımı, ancak böyle bir rahmet ortamında başlayabileceği için ona, aynı kökten türemiş olan Rahim ismi verilmiştir. Dünyaya gelen her canlı yavrusu ancak, Allah'ın verdiği nimetler ve ana babasının sevgi ve merhametiyle gelişip büyüyebilir. Eğer bu merhamet duygusu olmasa, hayatın devamı mümkün olmazdı. Allah Te'ala'nın;
"Benim rahmetim her şeyi içine almıştır".
(Araf, 7/156) sözü bu gerçeği ifade etmektedir. Canlılar, ilahi rahmetin çeşitli tecellileri olan ve saymakla bitirilemeyecek nice nimetler sayesinde hayatiyetlerini devam ettirirler. Hak yolu bulmaları için Allah Te'ala'nın insanlara kitaplar, peygamberler göndermesi de rahmetinin bir tecellisidir.
"Ey Habibim Muhammed! Biz seni, alemlere rahmet olasın diye gönderdik'' (Enbiya, 21/107)
