Kirkire Cehennemliktir...
Abdullah İbn. Amr İbni As, şöyle dedi:
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in seferde bazı yükleme hizmetlerini gören ve kendisine; ''Kirkire'' denilen bir adam vardı.
Adam öldü. Bunun üzerine Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem;
''O cehennemdedir'' buyurdu.
Sahabe gelip adamın evindeki eşyalarına baktılar; ganimet malından çaldığı bir aba buldular. (Buhari)
Hadiste adı geçen Kirkire veya bazı rivayetlere göre Kerkere hakkında, onun sahabe olduğu ve Resulullah'ın bazı gazvelerinde hayvanlar üzerinde yük taşıdığı ve böylece ona hizmet ettiği dışında bir bilgiye sahip değiliz.
Bir insan sahabi de olsa, hatta Peygamber'in hizmetinde de bulunsa, bu durum onun günah işlemesine ve neticede cehenneme girmesine mani olmaz.
Nitekim Peygamberimiz, Kirkire isimli kişinin ölümü üzerine, onun cehennemde olduğunu söylemiştir. Bu bilgi, Allah Resulü'nün gayba ait verdiği bilgilerdendir.
Bu durum, onun tebliğ ettiği Kur'an'ın dışında da vahiyler aldığının delillerinden sayılır.
Kirkire'nin cehennemde oluşunun sebebi, onun ganimetten; yani devlet hazinesinden bir mal çalmış olmasıdır.
Çünkü bu hareket, büyük günahlardandır.
Büyük günah, cehenneme girme sebeblerinden biridir. Ancak, büyük günah işleyen mü'min cehennemde ebedi kalmayacaktır.
Burada öğreneceğimiz husus:
Devlet hazinesi cumhurun malıdır. Cumhur, ''toplum'' malına ihanet ve onu çalmak, büyük günahlardan biridir.
Böyle bir günahkarın cezası cehenneme atılmakdır.
Ebu Bekre Nüfey İbn. Haris'den rivayet edildiğine göre, Nebi (s.a.v) şöyle buyurdu:
''Zaman, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü şekliyle dönmektedir.
Bir yıl on iki aydır.
Bunlardan dördü haram olan aydır.
Üçü birbiri ardınca gelen, zilkade, zilhicce ve muharremdir.
Biri ise, cemaziyelahir ile şaban arasında bulunan ve Mudar kabilesinin daha çok değer verdiği receb ayıdır.'' Peygamberimiz:
''Bu hangi aydır?'' diye sordu.
Biz:
''Allah ve Resulü daha iyi bilir, dedik.
Bunun üzerine Hz. Peygamber sustu.
O kadar ki, biz aya başka bir ad vereceğini zannettik.''
''Bu ay zilhicce değil mi?'' dedi,
biz:
''Evet, '' dedik.
''Bu hangi beldedir?'' diye sordu.
Biz:
''Allah ve Resulü daha iyi bilir, '' dedik.
Bunun üzerine Hz. Peygamber bir süre sustu.
Biz, bu şehre başka bir ad vereceğini zannettik:
''Burası Belde-i Haram ''Mekke'' değil mi?'' dedi. Biz:
Evet, dedik.
''Bu hangi gün?'' diye sordu.
Biz:
''Allah ve Resulü daha iyi bilir, '' dedik.
Bir müddet sustu. Öyle ki biz o güne başka bir ad vereceğini zannettik.
''Bugün kurban günü değil mi?'' dedi.
Biz:
''Evet, diye cevap verdik.''
Sonra Resulullah sözlerine şöyle devam etti:
''Şüphesiz ki, sizin kanlarınız, mallarınız, ırz ve namusunuz, şeref ve haysiyetiniz, şu gününüzün, şu beldenizin ve şu ayınızın haram olduğu gibi, birbirinize haram kılınmıştır. Rabbinize kavuşacaksınız ve o size amellerinizi soracak. Sakın benden sonra birbirinizin boynunu vurarak kâfirlere dönmeyiniz.
Dikkat ediniz! Burada bulunanlar bulunmayanlara sözlerimi ulaştırsın. Umulur ki, sözlerim kendilerine ulaştırılan bazı kimseler, sözümü işiten bazı kimselerden daha iyi anlayıp koruyabilirler.''
Hz. Peygamber, sonra:
''Dikkat edin, tebliğ ettim mi?'' diye sordu.
Biz:
Evet, diye cevap verdik.
Resul-i Ekrem:
''Allahım! Şahit ol'' buyurdular. (Buhari)
Hamza'nın eşi Havle Binti Sâmir el-Ensârîye radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Resulullah (s.a.v)'in şöyle buyurduğunu işittim:
''Şüphesiz ki, haksız olarak Allah'ın malını kullanan kimseler, kıyamet gününde cehennemi hak ederler.'' (Buhari)
Havle Binti Samir:
Hanım sahabilerden biridir.
Peygamber Efendimiz'in amcası Hamza'nın eşidir.
Babasının adının Kays İbn. Kahd olduğu söylenir. Samir ise, onun lakabıdır.
Ümmü Muhammed diye künyelenir.
Bazı kaynaklar, Ümmü Habibe denildiğini naklederler. Kocası Hamza'nın Uhud Gazvesi'nde şehid olmasından sonra, Ensar'dan Nu'man İbn. Aclan'la evlenmiştir.
İbnü'l-Cevzi onu Resulullah'dan sekiz hadis rivayet eden sahabiler arasında sayar.
Havle hakkında daha fazla bilgiye sahip değiliz.
Allah ondan razı olsun.
