Canfeda Hatun...
Yaptığı hayır eserleri ile tarihimizin unutulmaz simalarından biri olan Canfeda Hatun,
Sultan III. Murad'ın 1574-1595 annesi Nurbanu validenin en makbul cariyesi idi ve ölürken hareme nazır olması için oğluna vasiyet edilmişti.
Bunun üzerine harem kethüdası olduktan sonra sarayda çok şöhret kazanmış ve Sultan III. Mehmed zamanında çok yüksek bir maaşla Saray-ı Atik'de inzivaya çekilmişti. Burada saraylıların evlenmelerine memur edilmiş ve maaşı bir misli daha yükseltilerek muazzezen 1014-1605 irtihal eylemiştir. Deli İbrahim Paşa kardeşidir.
Vefatından sonra Eyüp Sultan Mezarlığı'na defnedildi.
Kethüda Hatun'un Kocaeli de dahil olmak üzere bir çok ilde hayratı bulunmaktadır.
Akbaba Canfeda Hatun Camii ve Hamamı:
1580 yılında III. Sultan Murad'ın annesi tarafından yaptırılmıştır. Muhtemelen hamam da yakın tarihlerde yapılmış olmalıdır. Bugün sadece yıkıntıları kalmış durumdadır.
Bazı belgelerde Mimar Sinan'ın yaptırdığı hamamlar arasında yer alır.
Canfeda hatun'un ve Mimar Sinan'ın aynı yıllarda yaşadığı göz önüne alınacak olursa en azından Mimar Sinan'ın katkısı olduğu düşünülebilir.
Dervişali mahallesi Canfeda Hatun ''Kethuda Kadın'' Camii; Karagümrük Nurettin Tekke Sokak ile Canfeda hatun sokağın birleştiği köşededir.
Banisi Canfeda Saliha hatundur. M.1584 yılında yapılmıştır.
Canfeda Kethüda Hatun Çeşmesi:
Canfeda Kethüda Hatun, Orhan Mahallesinde Orhan Camii karşısında yer alan ve kendi ismi ile anılan bir çeşme yaptırmış.
Bu hayrının devamı için gerekli akarlar bırakmış. Çeşme zamanla harap olmaya yüz tutunca Sultan
2. Mahmut tarafından suyun kaynağından itibaren tamir edilmiş.
****
Nur-Banu Sultan...
1574 tarihinde ölümü üzerine ise, Nur-Banu Sultan'ın oğlu Murat'ın Osmanlı tahtına çıkmasıyle, Nur-Banu Sultan da Valide-i Atik Sultan unvanını aldı. "Atik" eski valide anlamına gelmektedir ve ilk ve en büyük valideyi kasteder. Bazı tarihçilere göre ilk "Valide Sultan" ünvanını alan kişidir.
Bundan dolayı "atik" ünvanını aldığı düşünülür.
Yaptırdığı hayır kurumları:
Afife Nur-Banu Sultan Valide Sultanlığı döneminde İstanbul'un Üsküdar semtinde külliye, cami, medrese, tekke, sıbyan mektebi, kervansaray, hamam, darülkurra ve darüşşifa'dan oluşan Nurbanu Sultan Valide-i Atik Camii ve Külliyesi'ni Mimar Sinan'a yaptırdı.
Bu eserin 1583 tarihinde tamamlanmasının hemen ardından 7 Aralık 1583 tarihinde oğlu III. Murat'ın saltanatı döneminde vefat etti.
Ayasofya Camii'nde bulunan II. Selim Türbesi'ne defnedildi.
****
Atike Sultan Sarayı...
Eski Saray olarak da bilinir. Saray, Ayazma Camii'nin bulunduğu arazideydi.
Bizans döneminde burada bir imparator sarayı bulunduğu kayıtlarda geçmektedir.
O dönemde semtin bulunduğu bölgeye;
''Damalis İnek Burnu'' deniyordu.
Ancak bu saray, Fatih dönemine kadar gelmemiştir. Ayazma Sarayı'nın ilk ne zaman yapıldığı hakkında net bir bilgi yoktur.
Kimi kaynaklarda buranın Fatih döneminde yaptırıldığı zikredilmiştir.
Toptaşı Saray Arşivi'nde bulunan 5444 No'lu Hesap Defteri'nde sarayla ilgili olarak şöyle bir ifade yer almaktadır:
"Medine-i Üsküdar'da Şerefabad sahilsaray-i hümayununun canib-i berisinde vaki Ayazma Sarayı demekle maruf Atik Sultan Sarayı arazisinden bu defa bazı kimselere icar olunan arsalarından alınan kira."
Burada sözü edilen Atik Sultan Sarayı'nın hangi saray olduğu, bununla kastedilenin Bizans imparatorluk sarayı mı, yoksa Fatih zamanında yaptırıldığı iddia edilen eski saray mı olduğu-ki Sultan Sarayı ibaresinden bu anlaşılmaktadır-kesin değildir.
Sarayın Kanuni zamanında yaptırılmış olduğu yönünde kimi kaynaklarda ibareler mevcuttur, ancak kastedilenin Üsküdar Sahil Sarayı mı, yoksa Ayazma Sarayı mı olduğu anlaşılamamıştır.
Sarayın zaman içinde harap hale geldiği, çeşitli kaynaklarda yazmaktadır.
Bu kaynaklardan saray müştemilatının bir bölümünün 1758'den önceki bir tarihte yıktırılarak arazisinin kiraya verildiğini öğreniyoruz.
Yine aynı kaynaklarda saray müştemilatının bulunduğu diğer bir bölümüne de, 1711 yılında ki,
bu tarihte bu saray artık iyice harap bir haldedir,
bir imalathane ile bir Humbaracı kışlası yaptırılmış olduğu belirtilmekte.
Ayazma Sarayı'nın, Ayazma Camii yapıldığı zaman yıkık halde bulunduğunu biliyoruz. Dolayısıyla saraydan kalan son kalıntılar da yıkılarak-bir başka kaynakta ise, bunların başka bir yere naklinden söz edilmektedir, Üzerine Ayazma Camii yaptırılmıştır. Ayazma Sarayı'nın ne zaman yapıldığı konusu bir hayli karışık gözükmektedir.
Bu sarayın Bizans döneminden kalan bir İmparatorluk sarayı mı yoksa Osmanlı döneminde yaptırılan bir saray mı olduğu karanlıkta kalan bir konudur.
Bu konuda belki şunlar söylenebilir, bu saray muhtemelen Bizans döneminden kalan bir saraydı. Doğancılar sırtına Orhan Gazi'nin otağını kurduğu, dahası buraya bir kale inşa ettirdiği tarihi kaynaklarda belirtilmiştir. Bu sarayın da Sultan Orhan tarafından kullanılmış olduğu düşünülerek buraya sözü edilen Osmanlı kaynakçasında "sırttaki saray" denilmesi de göz önüne alınarak, buranın Sultan Orhan zamanından başlayarak kullanıldığı, belki Fatih'in burayı İstanbul'un fethinden önce bir askeri gözlem yeri olarak da kullandığı ve fetih hazırlıklarını buradan yürüttüğü düşünülebilir.
