31 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
3°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Namaz ve vesvese...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Vesvese; bir şeytan işidir¸ şeytandan kaynaklanan bir musibettir.

Şeytanın kalbi kurcalaması¸ karıştırmasıdır.

Şeytanın tek hedefi kalbdir.

Tek emeli¸ kalbi bozmak¸ onu işe yaramaz hale getirmektir.

Neden kalb şeytanın hedef tahtasıdır?

"Bilin ki¸ Allah kişinin kalbine ondan daha yakındır."(Enfal; 24)

"Kim Allah'a iman ederse¸ Allah onun kalbine hidayet verir."(Tegabunİ11)

"Kalbler ancak Allah'ın zikriyle huzura kavuşur."(Rad; 28)

"İmanlarına iman katmak için mü'minlerin kalblerine sükûnet ve emniyet veren Odur."

(Fetih; 4)

"Allah size imanı sevdirdi¸ onu kalblerinize benimsetti."(Hücrat; 7)

"Mü'minler o kimselerdir ki¸ Allah'ın adı anıldığı zaman kalbleri titrer."(Enfal; 2)

Kalb hakkında yüzlerce ayetten sadece mealini verdiğimiz bu birkaç ayette kalbin şu özelliklerini öğreniyoruz:

''Allah kalbe yakındır.

Allah kalbe hidayet verir.

Kalb Allah'ın zikriyle huzura kavuşur.

Allah kalbe sükunet ve emniyet verir.

Allah imanı kalblere benimsetir.''

Evet; ''kalb imanın merkezi¸ zikrin merkezi¸ hidayetin merkezi¸ sükun ve huzurun merkezi ve bütün duygularımızın merkezidir.''

Şeytan ise; ''mü'mindeki bütün bu güzelliklerin düşmanıdır.''

Mü'mini bunlardan mahrum kılmak için elinden gelen düzenbazlıkları¸ hileleri ve oyunları yapar.

Bunun için bütün mesele kalbi şeytanın hilelerinden uzak tutmaktır. Yoksa kalb bir kere bozuldu mu¸ bütün beden ve duygular bozulur. Hadis-i şerifte ifade edildiği gibi¸ "Dikkat ediniz!

Bedende bir et parçası vardır; o düzeldiğinde bütün beden düzelir¸ o bozulduğunda da bütün beden bozulur."

Vesvese; ilk defa şüphe şeklinde gelir.

Şeytan önce şüpheyi kalbe atar.

Ancak kalb hemen tepki gösterir, savunmaya geçer. Fakat savunmayı bırakır¸ kabul ederse¸ şeytan birinci atışta hedefe isabet ettirmiş demektir.

Fakat kalb kabul etmezse¸ orada bir iz bırakır.

Bir süre sonra hayal aynasına bazı pis düşünceler yansır¸ edebe aykırı bazı çirkin görüntüler oluşur. Zaten bu görüntü ve leke kalbin hırçınlaşıp feryat etmesine¸ sıkılıp daralmasına kafi gelmiştir.

Sonunda; "Eyvah!" diyerek, ilk hastalık mikrobunu kapmış olur ve ümitsizliğe düşüverir.

Vesvese mikrobunu kapan insan¸ kalbinin Rabbine karşı edepsizlikte bulunduğunu sanır, telaşa kapılır¸ titrer ve birdenbire heyecan dalgası bedeninin her yanım sarar.

Bütün duygular yaralanmıştır, kalb penceresi puslanmış görüntüler netliğini kaybetmiştir.

İnsan bu halden kurtulmak için çırpınıp durur.

Ancak kalbinin gerçek sesine¸ yani kalbe gelen melek ilhamına kulak vermediğinden bir an için kendini boşlukta hisseder ve neticede huzurdan kaçar¸ gaflete dalar.

Evet; artık iyice mikrop kalbi sarmıştır.

Bu anda insan biçaredir¸ çaresizdir. Kurtuluş yollarını¸ tedavi çarelerini arar.

Bu yaranın tedavi yolu:

Birinci tedavi:

Bu durumda en önemli mesele¸ heyecana yenilip telaşa kapılmamaktır.

Telaş ve endişeye sebep olan şeyin gerçekte var olması gerekir. Oysa kalbe ve hatıra gelenler¸ birer hayal ürününden başka birşey değildir.

Bunun için insanın küfre iten şeyleri hayal etmesi onu küfre götürmediği gibi¸ edebe aykırı birşeyi düşünmesi de E edepsizlik olmaz.

İkinci tedavi:

Kalbe gelen çirkin sözler, edebe aykırı haller kalbten gelmiyor¸ bunun için kalbe ait değildir. Çünkü bu sözlerden kalb rahatsızdır; sıkılıyor¸ daralıyor. Kalbin bir ürünü olmadığı için bir kuruntu ve evhamdan başka bir şey değildir.

Abdullah bin Mes'ud rivayet etmektedir.

Resul-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:

"Ademoğlunda bir şeytanın lemmesi vardır¸ bir de meleğin lemmesi vardır. Şeytanın lemmesi¸ şerre küfür¸ günah ve zulme teşvik etmek ve hakkı yalanlamaktır; meleğin lemmesi ise iyiliği ilham etmek ve hakkı tasdik etmektir.

Bunu her kim vicdanında hissederse Allah'tan olduğunu bilsin ve Allah'a hamdetsin. Öbürünü hisseden de şeytandan Allah'a sığınsın.

Daha sonra Resulullah (s.a.v) şu ayeti okudu:

''Şeytan sizi fakir düşmekle korkutur da¸ cimriliğe ve kötülüğe teşvik eder. Allah ise, Kendi hazinesinden size mağfiret ve bolluk vaad ediyor..."(Tirmizi)

İşte insanın kalbine gelen¸ hayal aynasına yansıyan bu çirkin sözler¸ şeytanın santralından gelmektedir.

Bunun için; melek ilhamı ile şeytan vesveseninin birbirine yakın olması insana bir zarar vermez.

Bir şeytan işi olan vesveseyi kendi kalbine mal etmiştir. Şeytanın vesvesesini kalbinden gelen bir söz gibi kabullenmiştir. Yani vesvesenin zarar verdiği kanaatine varmış¸ zarar görmüştür.

Tehlikeli sanmış¸ tehlikeye düşmüştür. Zaten şeytan da böyle bir şeyi istemektedir ve şeytanın dediği olmuştur.

Bundan kurtulmak için hadiste de bildirildiği gibi¸ hemen şeytanın şerrinden ''Allah'a sığınmalıdır.''

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *