Osmanlıda Kabenin Genişletilmesi...
Kabe-i Muazzama, Osmanlılar zamanında da tamirat ve genişletmeler neticesinde, tavaf mahalli;
''537 x 550 zira'' genişliğine çıkarıldı.
Revaklardaki yenilenen 892 sütuna yeni sütunlar ilave edildi.
Yenilenen kemerler üzerine Türk üslubunda beşyüz küçük kubbe ilave edildi.
Mevcut on dokuz kapı yenilendi.
Tavaf yeri etrafına, ağaç şeklinde kandiller dikildi.
O sırada mescid'in yedi minaresi vardı.
Suudi Arabistan yönetimi de, zamanına kadar dört defa genişletme faaliyetinde bulundu.
1955 yılında Kral Abdülaziz zamanında başlatılan ve 1961'de bitirilen büyük genişletme faaliyetinde Safa ve Merve tepeleri arasındaki tavansız toprak bir yol halinde olan say mahalli, Harem-i Şerif'e ait yapıya dahil edildi. Suudiler, daha sonra Harem-i Şerif'i üç defa daha genişlettiler.
Bu tamirat ve genişletmelerin birincisi;
1961-1969, ikincisi 1969-1976 yılları arasında yapıldı. Sonuncusu ise, Fahd b. Abdülaziz'in emriyle mescidin batı tarafında başladı.
Bu genişletmelerde, Harem-i Şerif'in alanının,
üç yüz bin kişiyi alabilecek şekilde, 160.000 m2'ye çıkarmak hedef alınmıştır.
Memlukler zamanında yılında çıkan bir yangında Harem-i Şerif'in kuzey ve batı taraflarının ahşap tavanları yanmıştı.
Sultan Ferec'in emriyle 1402'de başlayan inşaat sırasında tavanın tamamı yine ahşap olarak yeniden yaptırıldı.
O sırada revaklar üç sıra olup, mescidin beş minaresi vardı.
Harem-i Şerif; Osmanlılar zamanına kadar bu şekilde kaldı.
Sultan II. Selim'in emriyle, 1571 tarihinde Mısırlı Ahmed Bey'in nezaretinde başlatılan ve beş yıl süren inşaat esnasında, bu ahşap tavanlar yıkılarak, yerlerine mermerden inşa edilmiş ve üzerlerine altın alemler konulmuş kubbeler yapıldı.
Sonraları Sultan Ahmed, I. Hamid, IV. Murad,
II. Mahmud ve Abdülmecid zamanlarında, Harem-i Şerif'in muhtelif tarafları tamir ve tezyin edildi. Etrafında yeni bölümler yapıldı (E.Sabri).
***
Kubbet-üs-Sahra
Kudüs'te Müslümanlar ve Yahudiler tarafından kutsal kabul edilen kaya üzerine Emeviler devrinde inşa edilen ortası kubbeli sekizgen bina.
İslam mimarisinde bilinen ilk kubbeli eserlerden olan Kubbet-üs Sahra, Emevi Halifesi; Abdülmelik devrinde 687-691 yılları arasında inşa edilmiştir. Binanın iç yüzeyi ve kubbesi Kur'an sureleri ve çeşitli motiflerle süslenmiştir.
Türk Müslümanlar yaygın olarak yapının içindeki Muallak Taşının havada durduğuna inanırlar. Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde, Muallak Kayasını havada gören hamile kadınların hayretten, şaşkınlıktan ve dehşetten çocuklarını düşürdüğünü söylemiştir.
Fakat şimdi Muallak Kayasının müslümanlar tarafından havada durduğu düşünülse de; Harem-üş Şerif'teki yapıların altında kaldığından gözükememektedir.
Ancak içine Kubbet-üs Sahra'dan inilebilmektedir. Haçlılar'ın 1099 tarihinde Kudüs'ü Müslümanlardan almasından sonra Kubbet-üs-Sahra kiliseye çevrildi ve binada çeşitli değişiklikler yapıldı.
Binanın kuzeyine Hıristiyan din adamları için hücreler ilave edildi.
Kubbesine haç yerleştirildi, kubbenin altındaki mağaraya ikonalar kondu.
1187'de; Selahaddin Eyyubi'nin Kudüs'ü fethinden sonra Haçlılar döneminde yapılan değişikliklerin büyük bir kısmı kaldırıldı.
Tarih boyunca bölgeye hakim olan Müslüman hükümdarlar Kubbet-üs Sahra'ya büyük saygı göstermiş, binanın bakımı ve tamiri ile yakından ilgilenmişlerdir.
Kubbet-üs Sahra; Eyyubi ve Memluk Sultanları tarafından çeşitli tarihlerde tamir ettirildi.
Bölge; Yavuz Sultan Selim devrinde Osmanlı topraklarına katıldı.
Kanuni Sultan Süleyman Kubbet-üs Sahra'yı köklü biçimde tamir ettirdi.
Binanın dış cephesini çinilerle kaplattı.
Kubbet-üs Sahra; ''Osmanlı padişahlarından III. Murat, I. Abdülhamid, II. Mahmud, Sultan Abdülmecid Sultan Abdülaziz ve II. Abdülhamid devirlerinde de tamir edildi[kaynak belirtilmeli]. II. Abdülhamid binanın zeminini İran halıları ile döşetti.
Binanın ortasına büyük bir avize astırdı ve eskiyen çinilerini yeniletti.''
Temmuz, 1927 tarihinde Filistin'de meydana gelen depremde önemli ölçüde hasar gören Kubbet-üs Sahra, Ürdün, diğer Arap ülkeleri ve Türkiye'nin de katkıları ile esaslı bir şekilde tamir edildi.
Günümüzde İsrail'deki radikal bir grup Kubbet-üs Sahra'nın ve çok kutsal olan Mescid-i Aksa'nın başka bir yere taşınmasını ve burada Yahudilerin üçüncü tapınağının inşa edilmesini istemektedir.
Müslümanlar ise, en kutsal ibadet yerlerinden biri kabul edilen tarihi Kubbet-üs Sahra ve Mescid-i Aksa'da ibadet ediyor ve İslam'ın kutsal mekanlarını korumak istiyor.
