GAZETECİ NE İŞ YAPAR?
Gazeteciğin kuralları vardır.
Kısaca 5N, 1K denir.
Ne; konuyu verir.
Neden; amacı verir.
Nasıl;yöntemi belirler
Nerede; mekan ve yer kavramlarını içerir.
Ne zaman; süre, süreç kavramları.
Kim; ilgili ve sorumlu kişileri belirler.
Özetlemek gerekirse;
Bir haberi oluşturmak sanıldığı kadar kolay değildir.
Gazeteciliğin kuralları yanında ilkeleri de vardır.
Öncelikle, doğruları yazmak.
Doğruları anlatmak.
İşte bu nedenle;
Gazeteci olmak zordur.
Hele bugünlerde.
Zordan da öte.
Zira; gazete sahipleri ticaretle uğraşıyor.
Kimi petrolcü
Kimi bankacı.
Kimi madenci.
Kimi Türkiye Futbol Federasyon Başkanı.
Gazete sahibi,
Parayı gazeteden değil de diğer işlerinden kazanıyorsa ,
Gazetecilik ikinci plana atılır.
İktidar ile iyi ilişkiler ön plana çıkar.
Haberci de bu ilişkiler doğrultusunda haber yapar.
Namık Durukan iyi bir gazeteci.
Hükümet sevmez.
Arkadaşımız daha önce de Uludere haberine imza atmıştı.
Durukan’ın Ankara’yı sarsan haberini Milliyet Gazetesi’nin manşetten vermesini ,
daha doğrusu bu haberi, gazetenin manşetine taşıyan Genel Yayın Müdürü’nü alkışlamak lazım.
Patrona rağmen böyle bir haberi vermek.
Yayın Müdürü’nün yüreğinde gazetecilik ateşinin hala sönmediğini gösterir.
Acaba; gazetenin patronu haberi gazete önüne geldiğinde mi öğrendi.
Dileriz, bu haber nedeniyle haberi yapan gazeteci ve yayın müdürü işsiz kalmaz.
İmralı Zabıtları,
Sadece bugün değil 10 yıl, 50 yıl sonra dahi hatırlanacak ibret vesikaları.
İktidar, zabıt içeriklerini değil,
bebek katilinin kendileri için söylediklerini,
ülke bütünlüğü için söylediklerini.
özgürlüğü için söylediklerini,
Türklük için söylediklerini,
darbe planlarını nasıl önlediği konusunda söylediklerini değil,
haberin neden yayınlandığı sorguluyor.
-Milliyetçilik böyle olmaz, diyor.
Durukan’ın haberi, haberi veren yüreği milliyetçiliktir.
70 milyondan gizlenen gerçekleri anlatmak milliyetçiliktir.
Ülkenin bölünmesine yönelik tehlikelere dikkat çekmek milliyetçiliktir.
Bu haberi gazetede yayınlamak milliyetçiliktir.
Kanlı bıçaklı olmadığımız komşumuz kalmadı.
Irak sınırı,
Suriye sınırı,
İran sınırı….yol geçen hanı.
TSK , asker sayısını açıklıyor.
600 bin değil de, 6 milyon asker olsa ne yazar.
900 kilometrelik Suriye sınırını kontrol edebiliyor musun.
Hayır.
Irak sınırında kaçakçıları ve teröristleri kontrol edebiliyor musun
Hayır.
Ne yazık ki, hayırlarda pek hayır yok.
Hayırlar çoğaldığı sürece, asker sayısının çokluğu neye yarar ki.
Gazetecilik zordur dedik.
Suriye sınır il ve ilçelerimize yaşanan sıkıntılar nedense hiç konu edilmiyor.
Buralarda ticaretin durduğu.
Dükkanlara kilit vurulduğu.
Kamyonların kontak kapattığı.
Suriye’den, Katar ve Suudi Arabistan’dan gelen kimliği belirsiz kişilerin estirdikleri terör.
Türkiye’de, Suriye için yuvalanmaya başlayan El kaide , Hizbullah gibi örgütlerin yarın ülkemiz için yaratacakları problemleri.
Göç eden nüfusu ve bunların yerine yerleşenler
Gazetelerde haber konusu edilmiyor.
Çünkü, bunları haber yapmak, milliyetçilik değil.
Doğrular yazıldığında iktidardan hemen tepki gelir:, ,
-Batsın bu gazetecilik.
Oslo gerçekleri yazılıyor, tepki aynı:
-Batsın bu gazetecilik.
Dünyanın pek çok yerinde savaş var.
Her savaş bölgesinde de gazeteciler.
Her yıl onlarca gazeteci, haber uğruna şehit olur, yaralanır.
Cezaevlerine düşer.
İşkence görür.
Gazetecilik zordur.
Özellikle de gazete patronlarının tacir oldukları ülkelerde gazetecilik daha da zordur.
