MİLLİYET GAZETESİ NİÇİN KARIŞTI!
İşin içinde Demirören’in adı geçiyorsa mutlaka bir bit yeniği vardır.
Yazımızın mürekkebi kurumadı.
İmralı notları haberi, bir gazetecilik başarısıdır.
Bu haberi yapan Namık Durukan ve
Genel Yayın Müdürü Derya Sazak gerçek gazetecilerdir.
Cesur yüreklerdir.
Milliyet Gazetesi’nde “ İmralı Zabıtlarının yayınlanması Ankara’da deprem yarattı.
Hükümet ciddi sallantı geçirdi.
Namık Durukan ve Derya Sazak bu haberin nasıl etki yaratacağını elbette biliyorlardı.
Belki bugün değil ama gazeteciliğin daha objektif yapıldığı dün, İmralı Notları haberi hangi yayın müdürünün masasına gelse, kendisini dünyanın en şanslı kişisi kabul eder, hiç düşünmeden haberi manşetten verirdi.
Bugün her şey farklı.
İçimde bir kuşku vardı.
Namık Durukan ve Derya Sazak’a karşı yüreğimi, böylesine bir habere imza atamamanın meslekten gelen kıskançlığı doldururken, Demirören’in bu habere nasıl izin verdiğine şaşırmış.
Bu duygularımı da siz değerli dostlarımla makalemde paylaşmıştım.
Kuşku duymakta haklıymışım.
Milliyet haber yüzünden karışmış.
Herhalde tahmin ettiğim gibi, Demirören haberi gazetede okumuş.
BJK’nın bugünkü durumu aklıma geldikçe, sorumlunun da Demirören olduğuna inandığımdan kendi gazetesindeki manşeti gördüğündeki ruh halini seyretmek isterdim.
Belki de haberi gazetede okumadan, Ankara’dan gelen;
- Yıldırım ne bu rezalet! Telefonu ile öğrenmiştir.
Her ne şekilde öğrenirse öğrensin içimdeki yağları eriten; Ankara’dan birbiri ardına gelen telefon sağanağı ile Demirören’in sırılsıklam olmasıdır.
Gazeteye gelen Demirören’in ilk işi; Derya Sazak’ı odasına çağırıp hesap sormak olmuş.
Sazak, bu sahneyi yaşayacağını bildiği için hiçbir şekilde karşısında öfkeden kıpkırmızı olmuş gazete patronunun sesini yükseltmesine izin vermemiş.
Demirören, gazetenin yayın çizgisinden memnun olmadıklarını ( Acaba çoğula kimler giriyor) belirterek, "Biz böyle bir gazete istemiyoruz. Seni buraya bu tür haberler yapman için getirmedik'' demiş.
.Sazak ise haberin arkasında durmuş, "Bu tutanak dünyanın her yerinde haberdir'' demiş
Sakın ola ki o oda da olduğumuzu, düşünmeyin, iki kişi arasında geçen konuşmalar alıntı.
Yazılanlara göre; Demirören;
"Başbakan Can Dündar ile Hasan Cemal'i istemiyor, yazılarına son ver'' deyince, Sazak, bu isteği gerçekleştiremeyeceğini belirtmiş.
Görüşme fazla uzun sürmemiş.
Hatırlarsanız, Demirören herhalde çakır keyif olduğu bir akşam,
-Takımı sahaya çıkartmayacağım, demişti.
Ertesi gün ayılıp aklı başına gelinde dedikleri yutmuştu.
Sazak ile yaptığı toplantı da farklı geçmemiştir.
Gerçek bir gazeteci karşısında Demirören fazla konuşamaz.
Haber dikte ettiremez.
Şu gazetecileri işten çıkart, diyemez.
Derse de alacağı tek cevap vardır;
—İstifa ediyorum.
Kişi onurluysa,
Ve patronun cevap vermesini beklemeden odadan çıkar gider.
Sonra da kendi odasındaki özel eşyalarını toplar.
Sabah toplantısına da katılmaz.
Milliyet’te yaşanan kriz üç aşağı beş yukarı böyle.
Sonra mı?
Gece, takımı sahaya çıkartmayacağını söyleyip, sabah vazgeçen Demirören , “ İmralı Notları” haberinin yaratacağı tusunamiyi gördüğü için…
Pardon, birileri istifanın kabulü, hele hele Can Dündar ile Hasan Cemal’in kovulması halinde neler olacağını kulağına fısıldadığı için Demirören geri adım attı.
İstifayı kabul etmedi.
Hasan Cemal ve Can Dündar kovulmadı.
Aslında kovulsalardı üzülür müydüm?
Özellikle Hasan Cemal adına çok üzülmezdim.
Kendisinin PKK”ya verdiği destek ortada.
Peki, sorun çözüldü mü?
Elbette şimdilik.
Birileri unutmaz.
Demirören’in yerinde olsam, sabah erkenden gazeteye koşar önce haberi yapan Namık Durukan’ın alnından öperek kutlar ardından da Derya Sazak’ı tebrik eder.
Tüm ekibi yemeğe götürür.
En az bir hafta böyle bir haberin sarhoşluğunu yaşardım.
Yıldırım Demirören’den böyle bir jest beklemek.
Olmazı hayal etmektir.
Ne olur biri beni aydınlatsın.
Demirören haberin kendi gazetesinde çıkacağını biliyor muydu.
Yoksa sabah gazeteyi okuduğunda, ya da bir yerlerden fırça geldiğinde mi öğrendi.
Bu arada, başını öne eğmediği, onurlu davrandığı için Derya sazak’ı bir defa daha kutluyorum.
Öte yandan, Milliyet-Vatan gazetelerini aldıktan sonra ,
Dolmabahçe sarayında başbakanımız ile bir görüşme yaptı.
Orada gazetenin çizgilerinin net olarak iktidarın yanında olduğunu belirttiğine dair iddialar var.
Bu da bundan sonra,
Bu gazetelerin yazı ekibinin daha çok gözaltında olacağını gösterir.
Özetle bekleyip göreceğiz.
