MİLLİYETÇİLİĞİN İLACI ONLARDA
Pazar günüm keyifli geçti.
Milliyetçi Hekimlerimizin misafiriydim.
Darüzziyafe üç hilaller, bayrağımız,
Ve de ulu Bozkurdumuz ATATÜRK”ÜN resimleri ile donatılmıştı.
Ülkenin müzakereye çıkarılmasını,
Nevruz”da yapılan kahpeliklere düşünerek,
Moralinin bozuk olduğu anlarda,
Bu tür toplantılara insanın ihtiyacı oluyor.
Özetle“İLAÇ” gibi geliyor.
TÜRK MİLLETİ sözünün tu kaka edildiği bir ortamda,
Yiğit kahraman TÜRK Doktorlarının haykırması,
“Biz buradayız” demesi, inanın insanın içini ürpertiyor.
İşte ev sahibimiz,
Profesör Doktor Orhan Gedikli.
Doktorluğu konu olduğunda o sözün bittiği yerdedir,
Bilgi dağarcığı dopdolu.
Yalnız tıp alanında değil,
Çok yönlü olarak kendini yetiştirmiş.
Hemen hemen her konuda bir deha olduğunu söyleyebiliriz.
Doktor olmasına rağmen,
Türk dünyası ile yaptığı belgeseller,
Tanrı Dağlarını turlamalar hep onda
Adının şimdiden bizim tarihimize altın harflerle yazılmasını sağladı.
Aslında Orhan Hoca gibilerin mutlaka siyasette olması gerekir.
Çünkü derdini yüz kelimeyle değil,
Üç kelimede anlatıyor.
Kavgacı değil,
İknacı bir yapısı var.
Özetle her eve lazım.
Ve bu doktorumuz Başbakanımızın milliyetçilikle ilgili iddialarını.
Sevgili peygamberimizin,
Veda hutbesini kelime kelime açıklayarak anlattı.
Bunları dinlediğimde,
Saf ve temiz insanlarımızın nasıl?
Yanlış yönlendirildiğini gördük.
Çünkü hutbede söylenenlerden “ESER” yoktu.
Dostlar hep oradaydı.
İşte Namık Kemal Kurt Hocam.
Adı gibi tam bir “BOZKURT”.
Mikrofonu eline aldı.
Atatürk ile Tıbbiyelilerin Kurtuluş Savaşındaki o muhteşem işbirliğini,
Öyle bir anlattı ki,
İnanın en iyi tarihçi bundan daha iyisini anlatamazdı.
Etrafımızda dostlar var dedik ya!
Doksan kusur yaşındaki genç delikanlı,
Kerkük davasına bir ömür adayan mücadele insanı,
Nefi Demirci Hocam başköşede.
Dostlarına hayatı vatanı milleti anlatıyor
İşte Prof Dr Vellittin Yedigöz hocam,
Cerrahpaşa Kadın Doğum Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı
Torosların yiğit evladı.
O da yanımda, sevgi dolu, içi milli hasletlerle yüklü.
Eski başkan,
Baki Kumbasar Hocam, o da çırpınıyor
Misafirleri iyi bir şekilde ağırlamak için.
Masamızda Cerrahpaşa”dan bir doçent doktorumuz var, Betül Cülcüoğlu.
Türkmen kızı.
Türk olduğunu milliyetçi olduğunu gür bir şekilde dillendiriyor.
Ortalıkta pırıl pırıl gençler dolaşıyor.
Bunlar ileride kendimizi teslim edeceğimiz,
Türk hekim adayları, öğrenciler.
Çapa”dan, Cerrahpaşa”dan gelmişler;
Ellerinde BİLGE HEKİM diye bir dergileri var.
İnsanlarımızı şimdiden aydınlatmaya çalışıyorlar.
Biri yanıma yaklaştı;
“Dergimize bir makale yazar mısın? Üstadım” dedi.
Yazmaz mıyım?
Tabii ki, şerefle, baş tacı” dedim,
MHP İl Başkanımız Abdurrahman Başkan,
Tokat'ın yiğit evladı.
O da orada, kürsüde,
Konuşuyor.
Hekimlere Tıbbı anlatıyor.
İnanın hiç alanı olmadığı halde,
Konusuna hâkim.
Belli ki dersini iyi çalışmış.
Dertleri iyi biliyor ve neşteri de vuruyor.
Gözlerimizi diğer hocalarımızı aradı,
Tamer Vardallı”yı, Erşan Aygün”ü, Ahmet Çolak”ı, Mustafa Dağdelen”i.
Herhalde yoğundular gelemediler.
Ama dostları onları hep andı.
Ve kürsüde son söz Orhan Gedikli Hocadan geldi.
Bu sağlık sisteminin,
Doktorları da,
Hastaları da “HASTA” ettiğini anlattı.
Ve Hocam sağlık siteminde yapılması gerekenleri tek tek açıkladı.
14 maddelik manifesto niteliğindeki bu,
Bilgi hazinesi açıklamalar güne damgasını vurdu.
Bence sistemle ilgili bu yol haritası Sağlık Bakanlığımız dâhil,
Gelecekte ki herkesin dikkate alması gereken öğütlerle dolu.
Ve doktorların son sözü;
“Gururluyuz, çünkü Gazi Mustafa Kemal Atatürk bizi Türk Hekimlerine,
Yani bizlere emanet edin “dedi.
Gururluyuz çünkü biz Milliyetçi Türkçü Hekimleriz.
Ne mutlu TÜRKÜM” diyene.
