KALAŞNİKOFLU APOCULARI "APO" TINMADI BİLE
Terörün doruğa çıktığı
90'lı yıllar.
Sağ olsunlar, patronumuz Nazlı Ilıcak ve Genel Yayın Müdürümüz Yalçın Kamacıoğlu, Osman Arkangil ile beni Güneydoğu muhabiri yaptı.
Yıllarımız dağlarda geçti.
Şemdinli baskını.
Eruh baskını…
İlk giden gazeteciler biziz.
Nerede operasyon varsa orada bitiyoruz.
Askerin konvoy yapmadan geçemediği bölgelerde, tek kapılı Ford arabamız ile gece gündüz demeden dolaşıyoruz.
Gazeteye haber akıyor.
Ancak objektif haber
" Orada bir köy var uzakta, gitmezsen de görmesen de o köy senin değil" diye yazıp, bugüne ışık tutacak gerçekleri dile getiriyoruz.
Aşiretler ile PKK arasındaki güçlü bağları ifade ediyoruz.
O yıllarda Şenoba köyünün ayrı bir özelliği vardı.
PKK, bölgeye giremiyordu.
Bırakın girmeyi, girmeyi aklına bile getiremiyordu.
Nedeni de, asker ile korucular arasında kurulan sıcak bağdı.
Korucular tarih yazıyordu.
PKK, birkaç deneme yapmış, her seferinde büyük kayıplar vererek kaçmak zorunda kalmıştı.
Belde halkı başı sıkıştığında askere koşardı.
Hastalıkta.
KAN davasında.
Parasızlıkta.
Kız istemede.
O dönem, yanılmıyorsam yarbay rütbesinde bir komutan vardı.
Her seferinde sorunlara çözüm getirirdi.
Belde halkı askeri çok seviyordu.
1.Sınır Harekâtı'nın ardından, Osman Arkangil ile gene Şenoba'ya gelmiştik.
Genel Yayın Müdürü aradı;
- Sınırın öbür yanında neler oluyor, bir bakın bakalım.
Aylardan ocak.
Dağlar karla kaplı.
Sınırın öbür yanına pasaportla geçmek mümkün değil.
Pasaportsuz geçmek de kolay değil.
Emir demiri keser.
Haber yapmadan gazeteye dönmek ne mümkün.
Dağları aşıp, bombalanan bölgelere ulaşmamızı sağlayacak rehber aradık.
Şenoba köyünden ufak tefek bir genç;
- Ben sizi götürürüm abey, dedi.
Abdullah Benek, köyün muhtarı.
1.60 boyunda.
Cesur mu cesur.
Asker ile aralarından su sızmıyor.
İyi bir aile babası.
Nevaleyi hazırlayıp sardık dağlara.
Gece karanlığında, karla mücadele ederek, önümüzden tavşan gibi sekerek yol gösteren muhtarı takip etmek hiç kolay değildi.
Hafif yağmur çiseliyordu.
Gecenin karanlığında kaderimizle baş başaydık.
PKK.
MİT.
Asker.
Polis.
Kaçakçılar.
Peşmergeler.
Özün sözü, işimizi hiç kolay değildi.
Karşılaştığımız hiç kimse;
-Hoş geldin, demeyecekti.
Geçtiğimiz pek çok yerde askerlerin karda yaptığı pusu yerlerini görüyorduk.
Yani; asker yan gelip yatmıyordu.
Önce Sınaht'ı geçtik.
Daha sonra da Halepçe'ye ilerledik.
Anlatırken basit ve kısa olan bu haber gerçekte çok zorlu ve ölüme yolculuktu.
Dönüşte karlar içinde yürüyen kısa boylu bir köylü ile karşılaştık.
Sırtında küçük bir buzdolabı vardı.
Onu, köyüne götürdüğünde taşıma parası olarak 50 lira alacaktı.
10 kilometre, 50 lira için sırtta buzdolabı taşımak.
İşte bu fakirliğin resmiydi.
Sohbet ettik.
Sadece buzdolabı değil; şeker çuvalları ve benzer malları da getiriyormuş.
Irak toprakları içinde, bir mağaranın önünde mola verdik.
Bizim Apo, alevlerini gizlediği ateşi yakarak naylon torbada çay yaptı.
Tadı güzel olmasa da çayı içerken gürültüler geldi.
Önce at kişnemeleri, ardından ağızlarına mermi sürülen silahların sesleri.
Muhtar;
-Abey Apocular geliyor, ben kayanın üzerine çıkıp pusu kurayım, dedi.
Gerçekten de, kemerlerinde el bombası asılı, keleşli bir gurup geldi.
Bize baktılar, selam verdiler, durmayıp devam ettiler.
Gözlerimiz, av tüfeği ile kayadan inen Apo'ya takıldı:
- Adamlar silah yüklü, o tüfekle ne yapacaktın?
Apo, soruya bozuldu:
-Benimki saçma atar. Tetiği çeker gerisine karışmam
Apo, böylesine yiğit bir Kürt'tü.
Bizi sağ salim köye getirdi.
Apo, geçen gün telefonla aradı:
-Abey, Şenoba neden ilçe olmuyor, diye sordu.
Müracaat ettiniz mi, diye sordum.
-Abey, ettik elbet. Hem Başbakan'a hem de İçişleri Bakanlığına ilettik.
Şenoba'da her ailenin en az üç şehidi vardır.
Apo'nun ailesinin şehit sayısı 34.
Sadece bu açıdan dahi ilçe olmayı hak ediyor.
Şenoba ilçe olursa, belde halkı resmi işleri için Uludere ve Şırnak'a gitmek zorunda kalmayacak.
Çünkü PKK'nın en çok istediği, Hazım Babat, Abdullah Benek Turan Babat, Alihan Babat, İbrahim Kara gibi kahramanları pusuya düşürmek.
Çünkü Şenobalılar PKK'lıların hedef listesinde.
Şırnak ve Uludere'ye her gidiş gelişleri ciddi sorunlar yaratıyor.
Dilerim, yetkililer Şenoba Köyü muhtarı Abdullah Benek'in sözlerini duyarlar.
Ve nüfus olarak da ilçe olmayı hak eden Şenoba'yı ilçe statüsüne kavuşturarak, belde halkını PKK zulmünden ve pusularından korurlar.
