Fuzuli...
Fuzuli, Azeri ve Osmanlı edebiyatlarının müşterek bir simasıdır.
Klasik Türk edebiyatının tesirleri hala günümüze kadar uzanan, bu gün dahi okunup sevilen büyük lirik şairi Fuzuli'nin hayatı hakkındaki bilgiler oldukça sınırlıdır.
Fuzuli'nin doğum yeri ve tarihi hususunda değişik rivayetler ve ihtimaller ilerisürülmüştür.
Bütün bunlar arasında, 1480 yılı civarında Kerbela'da doğmuş olabileceğiihtimali daha güçlü görünmektedir.
Babası; Süleyman'ın Hile müftülüğünde bulunduğu; öğreniminin bir krısmını babasından aldıktan sonra Rahmetullah adında bir hocadan ders gördüğü, edebi ilimleri de şair Habibi'den okuduğu;
hocası Rahmetullah'ın kızına aşıkolarak, onunla evlendiği ve bu aşk ile şiire başladığı, onun hayatına ait kanıtlanamamış rivayetlerdendir.
Kültürlü bir aileden geldiği muhakkak olan Fuzuli, gençliğinde çok iyi bireğitim görmüştür.
Bu eğitimi esnasında Arapça ve Farsçayı, ana dili Türkçenin yanında, budillerde eserler vücuda getirecek derecede kuvvetle öğrendiği anlaşılmaktadır.
Fuzuli de, Türkçe Divanına yazdığı mukaddimede; ''Epey bir zaman hayatını akli ve nakli ilimlerikazanmaya, ömrünü hikemi ve hendesi bilgiler edinmeye harcadığını, sonra tefsir ve hadisilimleri ile meşgul olduğunu'' bildirmektedir. Farsça Divanına yazdığı diğer birmukaddimede de ilim ve kültüre karşı duyduğu derin alakanın, tabiatındaki kuvvetli şiirsevgisini frenlediğini zikreder. Onun şiirleri ilmi malumatının ne kadar geniş olduğunugösterdiği gibi, muhtelif konularda kaleme aldığı eserlerinden de felsefe, tıp, tasavvuf vedini ilimlerde derin bir vukufa sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Safevi İmparatorluğunun ilk hükümdarı Şah İsmail 1487-1524 Bağdad'ı aldığızaman, Fuzuli, itibarlı genç bir şairdi.
Şah iki sene sonra Özbek Hanı Şeybek'iyendiği zaman Fuzuli, ona ilk mesnevisi olan Beng ü Bade'yi takdim etti.
Fuzuli, bueserinde, kendisi de güçlü bir şair olan Şah İsmail Hatayi'e hayranlıkr ve takdirduygularını ifade etmekten geri durmamıştır.
Daha sonra Safevile'in Bağdad valilerinden İbrahim Han Musullu'nun Kerbela ve Necef'i ziyareti sırasında onunla da danışma fırsatıbulan şairimiz, İbrahim Han Musullu ile birlikte Bağdad'a gitmiş ve bu zata iki kaside vebir terci' bend yazmıştır.
Kanuni Sultan Süleyman'ın Bağdad'a girmesi;
''1534'' üzerine, başta ''Geldi bürc-i evliyaya padişah-ı nam-dartarih mısraını ihtiva eden kaside olmak üzere beş kaside ile onu tebrik etmiştir.'' Bağdad'ınbu yeni fatihinin etrafında bulunan zevat için de değişik zamanlarda methiyeler kaleme almıştır.
Bu kişiler arasında Sadrazam İbrahim Paşa, Kazasker Kadir Çelebi ve Nişancı Celalzade Mustafa Çelebi de bulunmaktadır.
Fuzuli, ayrıca, Bağdad seferine iştirak etmiş bulunan Osmanlı şairlerinden Hayali ve Taşlıcalı Yahya Beğlerle de tanışma fırsatınıbulmuştur.
Padişah'ın daha Bağdad'da bulunduğu zaman, Fuzuli'ye evkaf gelirinden aylık bağlanması kararlaştırılmış, günde dokuz akçeden ibaret olan maaşını almakta bir haylizorlanan şair bunun üzerine Nişancı Celalzâde'ye Şikayetname adındaki meşhur mektubunu göndermiştir.
Fuzuli, Musul Mirlivası Ahmed Bey, Ayas Paşa,
Kadı Alaeddin ve Şehzade Bayezid ile de mektuplaşmıştır.
Bunlardan başka Bağdad valilerinden Üveys, Cafer, Ayas ve Mehmed Paşalar ve Bağdad Kadısı Fuzeyl Efendi övgüsünde kasideler yazmıştır.
Bütünbu tanıdığı Osmanlı ricali arasında bilhassa Bağdad Valisi Ayas Paşa'nın teveccühünü vemuhabbetini kazanmıştır.
