AYŞE TEYZE BORSAYI BİLMEZ!
Ayşe teyze borsayı bilmez.
Hisse senetlerinin onun için bir anlamı yoktur.
Hele hele günlük alım satmak yapmak ona çok yabancı bir kavramdır.
Bildiği en iyi yatırım aracı altındır.
Hele parası denk gelir de bir iki burma bilezik,
Ya da beşi bir yerde aldığında değmeyin keyfine.
Ayşe Teyze,
Emekli maaşından arta kalan üç beş lirasını nasıl değerlendireceğini düşünürken Televizyonlarda dönen bir reklama dikkat kesilir.
Lojistik şirketi halka açılacaktır.
Ayşe Teyze, lojistiğin ne olduğunu düşünür.
Aynı reklamı gazetelerde de görür.
Nakliyat şirketi ile lojistik şirketi arasındaki farkı çözemez.
Alt komşusu Melahat Hanım'a sorar.
O da bilmez.
Üst kat komşunun üniversiteye giden kızı vardır.
Üstelik İşletme Fakültesinde okumaktadır.
Ona sorar.
Kızımız ona,
Dili yettiğince nakliyat şirketi ile lojistik şirketi arasındaki farkı anlatır.
Ayşe teyze halka arzdan hisse almak için hesabı olan bankaya gider.
Bankacı kız yardımcı olur.
Ayşe Teyze hisseleri alır.
Ayşe Teyze aldığı hisseleri ister.
Hisse senedi fiziki olarak verilmediğinden,
Bankacının ısı zordur.
Hisse senetlerinin bir merkezde saklandığını bu nedenle hisse değil,
Hisse aldığını gösteren bir belge vereceğini söyler.
Ayşe Teyze bozulur, fakat belli etmez.
Eve geldiğinde yaptığı alışverişken mutlu olmadığının farkına varır.
Hisselerin işlem göreceği günü iple çeker.
Üniversiteye giden komşu kızının yardımıyla,
Televizyon kanalından borsa işlemlerini,
Özellikle de aldığı hisseleri nasıl takip edeceğini öğrenir.
Borsayı takip etmek için koltuğuna oturmadan önce kendisine okkalı bir kahve yapar.
Aldığı hisse senetlerinden kazanacağı para ile torunlarına neler yapacağını düşünürken kahvesinden keyifle bir yudum alır.
Borsada işlem baslar.
Ayşe Teyzenin aldığı hisse senetleri çok hareketlidir.
Bir aşağı bir yukarı hareket eden fiyatlar Ayşe Hanımın basını döndürür.
Ancak hissenin fiyatı aldığı fiyat seviyelerindedir.
Henüz kar yoktur.
Oysa bankacı kız halka arza çok talep olduğunu,
Hisselerin kısa sürede büyük kazanç sağlayacağını söylemişti.
Kandırıldığı duygusu, gözünde kelebekler uçuşmasına neden olur.
Aman sende…
Daha kaç dakika oldu ki, diyerek kendini avutur.
Koltukta sıkılır.
Kalkıp oda içinde dolaşır.
Gözü ekrandadır.
Kumandaya dokunup kanalı değiştirir.
Bir kanala odaklanması en çok bir kaç dakika olur.
Kumandanın düğmesine istem dışı basıp, hisselerinin fiyatına bakar.
Fiyatlar hiç yukarı gitmez.
Dahası aldığı fiyatın altına geriler.
Bu dakikalarda yüreği cız eder.
Hisselere yatırdığı para, dişinden, tırnağından artırdığı paradır.
Kendine kızar.
Ne güzel altın alacaktı!
Aklına altın düşünce,
Altın fiyatlarının bir haftada ne kadar yükseldiğini hatırlar ve içi pişmanlıklar dolar.
'Yok, efendim Türkiye lojistik ülkesiymiş' diye söylenir, reklamları düşünerek.
Hisselerin fiyatı biraz olsun yukarı gidince, tüm endişeleri kaybolur.
Televizyon karsısındaki koltuğa daha keyifle kurulur.
Ayşe Teyze gerçekte, batı ülkelerinde, bankadan faiz almak yerine,
Parasını borsaya yatırıp,
Hem temettüden,
Hem de karından yararlanmak isteyen,
Orta yas üzeri insanların tipik bir temsilcisidir.
Parasını yastık altına değil,
Sanayinin çarklarının
Daha hızlı çalışması,
Ülke ekonomisinin canlanması
Ve de şirketlere ucuz hatta bedava kredi imkânı sağlanması için borsada hisse senedine yatırım yapmıştır.
Ayşe teyze ile gelişmiş ülkelerde borsaya yatırım yapan insanlar arasındaki en önemli fark, Halka arz edilen şirketlerin çok ciddi denetimden geçmiş olmaları,
Halka arzdan sonra da çok sıkı denetlenmeleri.
Ayşe Teyze Borsa'dan Ran Lojistik hisse senedi alarak ne yaptı?
Sermayenin tabana yayılmasına katkı mı sağladı!
Yoksa,
Ran Lojistik Şirketinin sahiplerinin cebine para mı koydu!
Yarın ki yazımda Ayşe teyzenin son halini,
Ran Lojistiğin;
"Kör parmağım gözüne" deyişinde olduğu gibi,
Yatırımcıları ve de Ayşe teyzeyi nasıl batırdığını anlatacağım
