14 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

DÜNYA GÖRÜŞÜ ŞERİAT VE TASAVVUF

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Divan edebiyatı dünya görüşü bakımından şeriat ilkelerini ve tasavvufa bağlıdır.

Evrenin yaratılışı, varlıkların oluşması, doğa, eşya, insan gibi konu ve sorunlar hep şeriat ve tasavvuf açısından eli alınmış ve değerlendirilmiştir.

Divan şiirinde aşk büyük bir yer tutar; ama aşk konusu ozanın dünya görüşüne koşut olarak anlam kazanır.

Divan edebiyatı ozanı, aşk anlayışıyla çağın mutlak hükümdarlık sistemine ''padişah-kul'' ve tasavvuf felsefesine ''Tanrı-kul'' bağlıdır.

Tasavvuf yoluna giren ozan için amaç, mutlak güzellik olan Tanrı'ya kavuşmaktır.

Bu da ancak maddeden sıyrılıp benliği yitirmek ve aşk yoluna girmekle olur.

İlahi aşk, maddi aşkla başlar; dünya üstündeki bir güzele aşık olan ozan, bu durumu soyutlama yoluyla ilahi aşka dönüştürür ve Tanrı'nın benliğine kavuşmaya çalışır;Tanrı da kendi benliğini eritme anlamına gelen "fenafillah" aşamasına erişince de gerçek mutluluğu bulur.

Ama bu aşama, ölümden sonra gerçekleşebilecektir. Gönlünü aklına yeğleyen, dünya nimetlerine sırt çevirip, gösterişsiz, alçak gönüllü bir yaşam sürmeye başlayan tasavvuf edebiyatı tipine rint adı verilir.

DİL VE ANLATIM

Divan edebiyatı, dil bakımından arapçanın ve farsçanın büyük ölçüde etkisinde kalmış, şiir ve düzyazı türlerinde ortaya konulan yapıtlar, o dönemin sanat anlayışı gereği arapça ve farsça sözcükler, tamlamalar, dilbilgisi kurallarıyla yüklü bir hal almıştır.

Süslü düzyazıda, ulaç, bağlaç ve fiillerin dışında herhangi bir türkçe sözcüğe rastlanmaz.

Anlatımda, çok çeşitli yollara başvurulmuştur.

Divan edebiyatı anlatım yönünden belagat kurallarına bağlıdır ve ozanlar ustalıklarını gösterebilmek için belagat kurallarına elden geldiğince uymaya çalışmışlardır.

ÖLÇÜ

Divan şiirinde, arap kökenli bir ölçü kullanılmıştır.

Aruz adı verilen bu ölçü sisteminde açık ve kapalı heceler çeşitli aruz kalıplarında kendilerine özgü bir düzen içinde sıralanmışlardır.

Divan şiirinde en yaygın kalıplar, hecez, recez, remel, seri, hafif, muzari müctez, mütekarib'dir.

HİLYE

Divan edebiyatında Hz. Muhammed'in niteliklerini, kişiliğini, bedensel ve ruhsal özelliklerini anlatan yapıtlar, hilye genel adı altında toplanır.

Hilyelerin en büyük kaynağı hadislerdir.

İslam edebiyatında ilk hilye, Tirmizi'nin Şemail-i Şerif adlı arapça yapıtıdır.Türk edebiyatında da Hakani'nin'' Hilye-i Hakani'', Dursunzade Bakayi'nin ''Hilyet-ül Enbiya ve Cehar-yar-ı Güzin'' Nahifi'nin ''Nüzhet-ül Ahyar fi Tercemet-iş-Şemail'' hilyeleri sayılabilir.

MERSİYE

Divan edebiyatında ölen bir kimsenin yiğitliğini, cömertliğini iyiliğini, yaptıklarını övmek ve ölümünden duyulan acıyı dile getirmek için yazılan şiir türüne mersiye adı verilir. Mersiyeler genellikle mesnevi ve terkibibent nazım biçimlerinde yazılmıştır.

Baki'nin Kanuni Sultan Süleyman'ın ölümü üstüne yazdığı Kanuni Mersiyesi, bu türün en güzel örneklerindendir.

MEVLİT

Hz. Muhammed'in doğumundan ölümüne kadar geçen olaylarını anlatan şiir türüne mevlit denir.

İslam dünyasında Hz. Muhammed'in doğum gününü kutlamak amacıyla yapılan törenlerin yaygınlaşmasından sonra, bu törenlerde okunmak için mevlitler ortaya konmaya başlamıştır.

Türkçe en eski mevlit, Süleyman Çelebinin Vesilet-ün Necat adlı kitabıdır.

SAKİNAME

Divan şiirinde saki'yi sunan kimse ve şarabı övmek amacıyla yazılan şiir türüne sakiname denir.

Arap edebiyatındaki "hamriye"ler bu türün ilk örnekleridir. İran ve Türk edebiyatlarında, sakinin ve şarabın övgüsü çağın geleneğine uygun olarak tasavvuf açısından yapılmış, sakinameler mesnevi, kaside ya da terkibibent nazım biçimleriyle yazılmıştır.

SURNAME

Divan şiirinde şehzadelerin sünnet, hanım sultanların doğum ve evlenme törenlerini anlatan yapıtlara surname adı verilir. Şiir, düzyazı, ya da şiir düzyazı karışımı olan bu yapıtlardan, dönemin düğün-tören protokolu, saray ve çevresinin zevk ve eğlence anlayışı konusunda çeşitli bilgiler edinilebilir.

KASİDE

Divan şiirinde Tanrı'nın, din büyüklerinin, genellikle de devlet ileri gelenlerinin övgüsünün yapıldığı nazım biçimine kaside denir.

En az 15-20, en çok 99 beyitten oluşan kasidelerde de, genelde olduğu gibi, nazım birimi beyittir. Genellikle aruzun uzun kalıplarıyla yazılan kasidelerde, uyak örgüsü, gazelde olduğu gibi aa/ba/ca/...biçimindedir.

Kasidenin ilk beytine matla, son beytine makta en güzel beytine beytülkasid, ozanın adının ya da takmaadının geçtiği beyte de tac beyit adı verilir.

Kasideler konularına göre dört öbekte toplanır:

Tevhid; Tanrı'nın birliğini anlatmak için yazılan kaside.

Münacaat; Tanrı'ya yalvarmak için yazılan kaside.

Naat; Peygamberi, din ve tarikat büyüklerini övmek için yazılan kaside.

Methiye; Padişahı, devlet ileri gelenlerini övmek için yazılan kaside.

TUYUG

Divan şiirinde Türk kökenli nazım biçimlerinden olan tuyuğun, İran şiirindeki rübai ile Türk şiirindeki mani'nin etkisiyle oluştuğu sanılmaktadır.

Aruzun "failatün /failatün /failatün /failün"kalıbıyla yazılan tuyuglarda, uyak örgüsü a a b a biçimindedir

Türk edebiyatında Ali Şir Nevai, Kadı Burhanettin, İvazpaşazade Atayi, Nesimi tuyuglarıyla tanınmışlardır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *