SİYAH BEYAZ İLE KIRMIZI BEYAZ SEVDAM
Bilen bilir.
Bayrağımın kırmızı beyaz renklerinden sonra,
Siyah beyaz renklere sevdam vardır.
Sevdam, fanatiklik ölçüsünde.
Maç izlemek için stadyuma fazla gitmiyorum.
Ne yalan söyleyeyim,
Eskiden çok gidiyordum,
Yıldırım Demirören yüzünden kara kartalın.
Seviyesiz futbol yorumcuları sayesinde de diğer takımların maçlarını izleyemez oldum.
Demirören için fazla söze gerek yok.
AYİNESİ iştir kişinin lafa bakılmaz, sözü tamda tüpçü başkan için söylenmiş.
Futbol kulüpleri içinde en az borcu olan, mali yapısı en düzgün olan Beşiktaş'ı perişan etti.
Kulübü ödenemez borçlar altına sokarken,
100 milyon liradan fazla alacaklı çıktı.
Demirören Grubu'nda en büyük patron " Babadır" .
Erdoğan Demirören'in haberi olmadan, çocukların milyon dolarlar harcaması.
Hele hele Yıldırım Demiören'in Beşiktaş'a 100 milyon liranın üzerinde borç vermesi mümkün değil.
Rakam; 3-5 milyon değil.
100 milyon liranın üzerinde.
Eskinin 100 trilyon lirası.
Erdoğan Demirören kulübe servet sayılacak bir borç verir mi?
Bilemem.
Bilenler, bunun mümkün olmadığını söylüyorlar.
Fikret Orman'a düşen en büyük görev;
100 milyon lirayı aşan borcun kaynağını araştırmak.
Kendi yapamıyorsa, yetkili bir kuruma araştırtması.
Kulübün, sadece Erdoğan Demirören'e değil.
Uçan kuşa borcu var.
Beşiktaş, borçlar nedeniyle Avrupa kuplarına katılamadı.
Hem ciddi bir gelirden oldu.
Hem de şanlı tarihine silinmeyecek kara leke çalındı.
Bir kara leke de gene Demirören yönetiminde alınan 8-0'lık Liverpool yenilgisi var.
Kulübü batıran başkan,
Futbol Federasyonu Başkanı oldu.
Milli Takım en zayıf rakiplerine yenilerek Dünya Kupası'na havlu attı.( Mucizeler olmazsa katılamayacağız)
Hakemlik skandalları ayyuka çıktı.
Skandal kararlar alındı.
Şike davasında dik duramadı.
Neyse ki, Futbol Federasyonu'nun milli takıma yabancı oyuncu alma yetkisi yok.
Olsaydı, Demiröeren, TFF' ye de borç verir,
Ayrılırken 100 milyon liralık senet imzalatırdı.
Beşiktaş yönetimi taviz vermez,
Yönetimi "İBRA ETMEYEN" üyelerin arkasında durursa,
Demirören'in elindeki senetler adi kâğıt parçasından öte gitmez.
Beşiktaş'ın hali malum.
Kitap yazsak.
Anlatamayız.
FENERBAHÇE İÇİN BİR ÇİFT SÖZ
Gelelim, spor yorumcularına.
Özellikle de,
Düdüğünü bırakıp gazeteci ve yorumcu olanlara.
Ekran karşısında asıp kesen,
Kendilerini öldürmek isteyenlerin adlarını açıklamaktan çekinen yalancı efelere.
Yahu siz kimlere hizmet edersiniz?
Tasmalarınız kimlerin elinde?
Hep aynı yalaktan mı su içersiniz.
Fenerbahçe'den başka takıntınız yok mu.
Her programda.
Aykut'u.
Ülkenin en büyük taraftarına sahip,
Milyonların gönlüne taht kuran Fenerbahçe'yi eleştirmekten başka konu bulamıyor musunuz?
Beğenin beğenmeyin,
Adam başarılı, takımını Avrupa'da ilk sekize soktu.
İlk dördün kapısını açtı.
Nedir derdiniz.
Nedir takıntınız.
Aykut başarısızmış!
Fenerbahçe ligde şampiyonluğa oynuyor.
Türkiye Kupası'nda başarılı grafik çiziyor.
Avrupa Kupası'nda da başarılı.
Daha ne istiyorsunuz?
Adam ülkemize puanlar da kazındırdı.
Daha ne yapsın.
Eleştirirken,
Arada bir övgüyü de hatırlayın.
Şu ŞİKE muhabbeti ile birlikte
Bu sıkıntıları Fenerbahçe yerine başka bir kulüp çekmiş olsaydı, ikinci lige düşerdi.
Ayrıca, düdüksüz yorumcuların kültür seviyeleri de yüksek değil.
Kulaklarına üflenenleri haber yapınca,
Gazeteci olduklarını düşünüyorlar.
Küfür ederek,
En yüksek volümden bağırarak tartışıyorlar.
Eğer böyle ise; yuh olsun!
