Salih babanın kabul olan duası...
İmam-ı Gazali hazretlerinin babası fakir ve salih bir zattı. Alimlerin sohbetlerinden hiç ayrılmazdı.
Elinden geldiği kadar, onlara yardım ve iyilik eder, hizmetlerinde bulunurdu.
Alimlerin nasihatini dinleyince ağlar ve Allah'ü Te'ala'dan kendisine alim bir evlat vermesini yalvararak isterdi.
Allah'ü Te'ala onun duasını kabul edip, Muhammed Yün eğirip dükkanında satan bu salih zat, vefatının yaklaştığını anlayınca, oğlu Muhammed ve Ahmed'i hayır sahibi ve zamanın salihlerinden bir arkadaşına bıraktı.
Bir miktar mal vererek, ona şöyle vasiyet etti:
''Kendim, alim olamadım. Maksadım, benim kaçırdığım kemal mertebelerinin, bu oğullarımda hasıl olması için yardımcı olmanızdır.
Bıraktığım bütün para ve erzakı, onların tahsiline sarf edersin!..''
Bu sözleri söyledikten biraz sonra vefat etti. Arkadaşı vasiyeti aynen yerine getirdi.
Babalarının bıraktığı para ve mal bitinceye kadar, yetişip olgunlaşmaları için çalıştı. Sonra onlara; ''Babanızın, sizin için bıraktığı para bitti.
Ben fakirim, size yardım edemeyeceğim.
Sizin için en iyi çareyi diğer ilim talebeleri gibi medreseye devam etmenizde görüyorum'' dedi.
Bunun üzerine iki kardeş bu doğru söze uyup, medreseye gittiler ve yüksek alimlerden olmak saadetine kavuştular.
Bilhassa Muhammed Gazali, ilimde o kadar ilerledi ki, zamanının bir tanesi oldu. ''Hüccet'ül İslam'' diye anılmaya başlandı.
Büyük bir ilim ve edebiyat hamisi olan Selçuklu veziri üstün devlet adamı Nizamülmülk'ün daveti üzerine Bağdat'a gitti...
Bid'at ehlini perişan etti!
Zamanın alimleri, onun ilminin derinliğine ve meseleleri izah etmekteki üstün kabiliyetine hayran kaldıklarını itiraf ettiler.
Ortaya çıkan sapık fırkaların mensupları, onun yüksek ilmi ve en zor, en ince mevzuları en açık bir şekilde anlatması, hitabet ve izah etme kabiliyetinin yüksekliği, zekasının parlaklığı karşısında perişan oluyorlardı.
Nizamülmülk, şimdiki tabirle, onu Nizamiye Üniversitesi Rektörlüğüne tayin etti.
İmam-ı Gazali hazretleri, bir müddet sonra buradaki görevini kardeşi Ahmed Gazali'ye bırakarak, Bağdat'tan ayrıldı.
Çeşitli ilmi çalışmalar ve seyahatler yaptı.
Şam'da kaldığı iki yıl içinde en kıymetli eseri;
''İhya-ul-ulum'u'' yazdı. Daha nice eserler verdi.
İşte bu şaheserler, ihlaslı bir babanın duası neticesinde meydana gelmiştir...
***
Nizamülmülk'ün Yakarışı
Nizamülmülk, ölüm halini yaşarken şöyle Dua eder:
''Ya Rabbi, işte ölüyorum Ve elim bomboş.
Ey Allah'ım, ben Senden bahseden birini görünce, ne çeşit bahsederse etsin, sözünü aldım.
Ona yardımda bulundum.
Ona dost oldum.
Senden başkasını dost tutmadım.
Bunun hatırı için beni affet.
Öyle bir An gelecek ki, orada Senden başka kimse olmayacak.
Senden başka dost kalmayacak.
Orada beni yalnız bırakma.
Beni sevenler götürüp toprağa bıraktıktan sonra çekip gidecekler.
Beni bırakacaklar.
Fakat o zaman Sen beni bırakma...''
