Osmanlı'yı Kanatlandıran Tasavvutur...
Karahan, Gazneli ve Selçuklu derken, Osmanlı'ya gelen halkada tasavvufun büyük etkisini görüyoruz.
Denilebilir ki; ''Osmanlıyı kanatlandıran tasavvuftur.''
Tasavvuf, Osmanlının kuruluşunda ve yükselişinde güç kaynağıdır denilebilir.
Müneccim Başı Ahmet Dede tarihinde şöyle bir anekdot geçer:
''Bir keresinde henüz küçük çocuk olan Osman Gaziyle babası Ertuğrul Gazi Şeyhe getirip hayır dualarını rica eylediler.
O sırada Selçuk hükümdarı Kalenderi olan bir şahsa bağlılığını işiten Hz. Mevlana;
''Hoş şimdi hükümdarlar kendine bir baba bulduysa bizde kendimize bir oğul bulduk dedikten sonra, Osman Gazinin elinden tutup hayır dua eyledi. O'na ulu ve devamlı olacak bir devlet müjdelediler.
(Müneccimbaşı)
Şeyh-i Ekber Muhyiddin-i Arabİ, Osmanlı Devletinin doğuşundan 70 yıl öncesinde kaleme aldığı;
''Daire-i Na'manıyye Fi'd Devlet'il-Osmaniye'' adlı eserinde cifir ilmi yardımıyla Kur'an ayetlerinin gizli manalarından Osmanlı Devletinin şanını, yüceliğini ve kıyamete kadar daim olacağının keşfetmişlerdir.(Müneccimbaşı tarihi)
Osman Gazi'nin rüyası:
Osman Gazi rüyasında; ''Şeyh Edebali'nin göğsünden çıkan bir hilalin ansızın çıkıp büyüyerek dolunay halinde kendi göğsüne girdiğini, Ondan sonra yanlarında bir ağaç çıkarak gittikçe büyüdüğünü ve git gide yeşilliğini artırdığını ve dalların gölgesi üç kıtanın ufuklarının sonuna kadar Karadeniz'i kuşattığını gördü.'' (Osmanlı imp. Tarihi).
Hz. Mevlana da daha çocuk olan Osman gazi için; ''Hoş şimdi hükümdarlar kendine bir baba bulduysa, bizde kendimize oğul bulduk'' diyerek, Osman Gazi'nin elinden tutup hayır dua eylemişlerdir.
Osman Gazi 1362 senesinde hasta yatağında iken oğlu Orhan Gazi;
''Gözün aydın babacığım Bursa artık Türk'ün oldu müjdesini aldı.''
Osman Gazi bu müjdeye karşılık:
''Senin gibi bir evlat bıraktığım için ölümüme esef etmiyorum'' der. (Mufassal Osmanlı tarihi).
Orhan Gaziye yücelik veren deha ise, Geyikli Babadır.
Geyikli Baba Orhan Gaziye;
''Eşiğiniz havas ve avamın ziyaretgahı ve kıblegahı olsun dua ve niyazında bulunmuştur.''
Emir Sultan- Yıldırım Bayezıd:
Ulu caminin ibadete açıldığı gün hutbenin Emir Sultan Hz.leri tarafından okunacağı beklenirken, Buharalı Emir Sultan işaretle;
''Gavs-ı Azam aramızdadır ve bugünkü imamet ona aittir der.''
Cami cemaatin içerisinde bulunan Somuncu Baba;
''Ne yaptın? Bizi nihayet ele verdin deyip minbere çıkmıştır.''
Emir Sultan halvetiyenin şubelerinden Nuru Bahşiyeye tarikatının en büyüklerindendir.
Emir Buhari Hz.leri Bayezid Han'a yazdığı mektubunda padişahtan kızını istiyordu, mektubu okuyan Yıldırım derhal Ali Paşa'yı çağırarak;
''Bak ha Ali; Buhari Hz.leri kızımı isterler.
Allahın emriyle kızım Hindu hatunu veriyorum der.''
Ali Paşa; Aman Sultanım diyecek olsa da padişah:
''Biz dünyanın hakanıyız, o ise, ahiret sultanıdır diyerek, Ali paşayı susturmuş ve kızını Emir sultan'a vermiştir.''
Yıldırım Bayezıd, Buharı Hz.leri yanında camiyi gezerken ona sorar:
''Cami'yi nasıl buldunuz?''
Emir Sultan:
''Güzel, ancak her şeyinin tamam olması için dört köşesinde birer meyhane yapsanız iyi olurdu der.''
Bu duruma şaşıran Yıldırım:
''Burası Allahın evidir, buraya nasıl meyhane yapılır ki?''
Emir Sultan:
''Ey Sultanım, aslında Allah'ın evi mü'minin kalbidir, siz niçin şarap içerek, günah işleyerek onu kirletiyorsunuz, deyince bu can alıcı sözler can evinden vurur ve içmemeye karar verir.'' (Müneccimbaşı tarihi)
