Yalancı Peygamberlerin Çıkışı...
Esved-i Ansi'nin Nübüvvet iddiasında bulunması
Peygamber Efendimizin Veda Haccından sonra, etraftan gelen Müslümanlar memleketlerine dönmüşlerdi. Aldıkları talimatları memleketlerine görürmüşler, halka onları anlatmışlardı.
Veda Haccı esnasında inen; (Maide Suresi, 3) ayet-i kerime dinin kemale erdiğini beyan ediyordu.
Bu Resul-i Kibriya Efendimizin aynı zamanda vefatının da yaklaştığının ifadesi oluyordu.
Bunu bir kısım Müslümanlar sezmişti.
Veda Haccından sonra Peygamber Efendimizin hastalanması ise bunu kuvvetlendirmişti.
Bu esnâda Araplardan bazı kimseler peygamberlik davasına kalkıştı.
Bunların ilki, Beni Ans Kabilesinden Esvedi Ansi diye tanınan Abhele bin Ka'b idi.
Kahin ve hokkabaz bir adamdı. Sözleriyle halkı tesir altına alırdı.
Yemen'de ortaya çıkan bu adam, peygamber olduğunu ve meleklerin kendisine vahiy getirdiğini iddia etmeye başladı.
Bir takım yalan, dolan ve hilelerle Yemen ahalisinden bir çok kimseyi aldattı. Necran halkı da ona tabi oldu. Daha sonra San'a'ya gidip orayı da zaptederek fesad ve irtidat dâiresini genişletti.
Yemen'de bulunan Müslüman vali ve memurlar orayı terk etmek durumunda kaldılar.
Hz. Muaz bin Cebel, Ma'rib'de bulunan Ebu Musa el-Eş'ari Hazretlerinin yanına gitti.
Daha sonra ikisi oradan Hadramut'a gittiler.
Resûl-i Kibriya Efendimiz durumu haber aldı. Yemen'deki Müslümanlara; "Her nasıl olursa olsun Abhele'nin hakkından geliniz" diye haber gönderdi.
Yemen'deki Müslümanlar bu emir üzerine derhal harekete geçtiler. Sonunda onu evinde öldürdüler. Esved'in öldürüldüğü haberi Medine'ye Peygamber Efendimizin vefatından bir gün önce Pazar günü ulaştı.
Yalancı Esved'in öldürülmesinden sonra Müslüman vali ve memurlar tekrar Yemen'e döndüler.
Müseylime-i Kezzabın Peygamberlik İddiasıyla Ortaya Çıkışı:
Yine Hicretin onuncu senesinde Müseylime-i Kezzab Yemâme'de peygamberlik davasına kalkıştı.
Müseylime, daha önce Beni Hanife temsilcileri ile görüşüp Müslüman olmuştu. Yemame'ye dönünce irtidad etti.
İrtidat ettikten sonra Müseylime, Peygamberimize ortak olduğunu iddia etmeye ve yaymaya başladı. Kısa zamanda, hokkabazlık ve sihirbazlığıyla Beni Hanif ve Yemame halkından bir çok kimseyi kandırıp etrafına topladı.
Hatta, bir ara Kur'an-ı Kerim'i bile taklide kalkıştı: Bir takım gülünç sözler dizip Kur'an diye okurdu. Uydurduğu laflardan bazıları şunlardı:
"Fil nedir? Filin ne olduğunu sana ne bildirdi?
"Onun hurma lifinden ip gibi kuyruğu ve uzun hortumu vardır.
"Bu Rabbimizin yarattıklarından azıcığıdır!"
Müseylime'yi gülünç duruma sokan bir başka sözü ise, şuydu:
"Ey kurbağa kızı kurbağa! Ne diye nak nak, vak vak edip duruyorsun? Üstün suda, altın balçıkta! Sen, ne suyu bulandırabilirsin, ne de içene mani olabilirsin! Yarasa, sana ölüm haberini getirinceye kadar bekle!"
Peygamber Efendimiz, Necid diyarında bulunan Müslümanlara da haber göndererek, Müseylime-i Kezzab'ın hakkından gelmelerini emir buyurdu.
Resul-i Kibriya Efendimizin ebediyyet alemine irtihalinden sonra, Hz. Ebu Bekir, Halid bin Velid komutasında Müseylime'nin üzerine bir ordu gönderdi. Vahşi bin Harb, Hz. Hamza'yı şehid ettiği mızrağıyla onu öldürdü.
Kaynak: Taberi, Tabakat.
