Abdülkadir El-Hatibi rahmetle anıyoruz...
İSLAM alemine büyük alimler yetiştiren büyük mücahitlerden birisi de Şeyh Abdülkadir el Hatip'tir.
Yedi kıraat üzerinde ve diğer şer'i ilimler alanında
çok talebe yetiştirmiş ve İslam alemine değerli bir ilmi miras bırakmıştır.
SOYU VE DOĞUMU
Tay beldesindendir. Dedesi, Savalih aşireti'nin reisi Sakar ağadır. Babasının ismi, Abdürrezzak'tır.
1889 senesinde Bağdat'ın Fazıl Mahallesi'nde doğdu.
Bu mahalle Ebu Cafer bin Mansur'un inşa ettiği eski bir mahalle olup, Bağdat'ın Batı Rasafe tarafındadır.
Dicle'nin doğusunda olan bu semtte Mansur'un oğlu Mehdi tarafından Rasafe adında Bağdat'ın en büyük camii inşa edilmiştir.
Daha sonra bu cami yıkılmış, yerine şimdiki ismiyle; ''Fazıl camii inşa edilmiştir.''
Bağdat'ın ortasında "Meydan" denilen sahaya yakındır.
Haccac-ı Zalim'in yetmiş bin kişinin başını kesip bir tepe oluşturduğu meydan.
TAHSİL DERECESİ
Şeyh Abdülkadir el-Hatip, küçük yaşta, babasının öğretmen olduğu Ahmediyye Medresesi'nde tahsiline başlamıştır. Meydan mıntıkasındaki bu medrese, 1759 yılında Osmanlı valisi Ahmet Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Hulefa camiinde meclisi bulunan meşhur bir ailenin oğlu olan ve Bağdat'ın büyük alimi, Mahmut el Veteri de bu okulda yetişenlerden biridir.
Allame el-Hatip, Dar-ul muallimin'i bitirdikten sonra Haydariye okulunda öğretmenlik yaptı.
Birinci Dünya Savaşı'nda yedek subay olarak orduya alındı.
Daha sonra, Üniversite tahsili için İstanbul'a gönderildi.
İngilizler Bağdat'ı işgal edince, Musul'a döndü. Bağdat'a dönünceye kadar Musul Furkan medresesinde tedrisata devam etti.
Ayrıca Musul'da ''Ümmü's-sebiayn'' okulunda büyük alimlerden Kur'an okuma üzerine, Şeyh el Rıdvani tarafından kendisine; ''yedi kıraat üzerine okuma icazeti'' verildi.
Muhammed el Rıdvani Efendi'nin kütüphanesinde
çok sayıda kıymetli kitap ve el yazma eserler bulunmaktadır. Bu kıymetli eserler daha sonra 1936 yılında Musul'un büyük alimlerinden Mahmut el-Celili Okulu kütüphanesine taşındı.
Böylece Abdülkadir el-Hatip, hem Musul hem de Bağdat ulemasından birçok ilim dalında ve bilhassa kıraat dalında ilim tahsil etmiştir.
Şeyh Abdülkadir el-Hatip, sanki çok yönlü bir okul gibiydi. Miras, Tefsir Usulü, Hadis, Fıkıh, Yedi vecih üzere kıraat gibi, birçok ilim dalında talebe yetiştirmiş ve icazetnameler vermiştir.
Şeyh Abdülkadir, bilhassa Bağdat'ta birçok görevde bulunmuş, Babul-Muazzam'dan başlayıp Seyyid Sultan Ali'ye kadar uzanan Reşit caddesini hizmete sokan Bağdat valisi, Halil Paşa'nın da teveccühünü kazanmıştır.
KIRK YILLIK FAHRİ HATİP
Bağdat İmam-ı Azam Camii'nde yıllarca, hiçbir karşılık almadan hatiplik ve imamlık yaptı.
Tarihi camilerden biri olan İmam-ı Azam Camii,
hicri; 375 yılında yapılmıştır.
Bu camiin yanında İmam-ı Azam Fakültesi açılmış, büyük alim Abdülkadir el-Hatip bu fakülteye öğretim üyesi olarak, tayin edilmiştir.
Büyük İslam hukukçusu; ''Emced el-Zehavi'nin''de bu fakültenin açılması ve gelişmesinde büyük katkıları olmuştur.
Sarf ve Belagat gibi ilim dallarında da dersler vermiştir. Fakülte'deki dersleriyle yetinmeyip, İmam-ı Azam Camiindeki medresesinde yerli ve müslüman ülkelerinden gelen öğrencilere ders vermeye devam etti. Sesinin güzelliği ve ilminin derinliğiyle süslediği hutbeleri cemaati etkiliyordu.
TÜRKİYE'NİN KIBRIS SAVAŞI'NI HUTBESİNDEN YILLAR ÖNCE HABER VERMİŞTİ
Bir Cuma Hutbesinde; ''Türk Milleti Müslüman bir millettir. Allah ve Rasülü'nün yolunda hiç bir taviz vermeden mücadele ettiler.
Türklerin İslama hizmeti büyüktür.
Öyle zannediyorum ki, Türkler ''Türkiye'' bir savaşa girebilir. Bu savaş, Allah'ın izni ile Türklerin lehine olacaktır. Türklere dua edelim...''
Bu hutbeden yıllar sonra Türkiye, 1974 Kıbrıs savaşına girdi ve başarılı oldu.
Bir Osmanlı hayranı olan allame Abdülkadir
el-Hatip, 8 Eylül 1969 yılında, yatsı namazını müteakip, el-Bendenici Tekkesi zikir halkasından döndükten sonra Azamiye'deki evinde Hakk'a kavuşmuştur.
Bu tekke; Osmanlı padişahı Sultan 4. Murad Han tarafından yaptırılmıştır.
Cumhurbaşkanı ve Devlet ricalinin elini öpmek için evine kadar gelirlerdi.
Allah kendisine Rahmet eylesin..
