31 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
3°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Hz. SÜMAME...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Ashab-ı kiram'ın ileri gelenlerinden. Künyesi;

''Ebu Ümame'dir.'' Mekke ile Medine arasında, Yemame mıntıkasında ikamet eden Beni Hanife kabilesinin reislerinden idi.

Yemame'de itibarı olan, sayılan birisiydi.

Bir ara, Peygamber efendimizin (s.a.v.) huzurlarına gelip, öldürme teşebbüsünde bulundu.

Onun bu teşebbüsüne Resulullah'ın (s.a.v.) amcası mani oldu. Bunun üzerine Peygamber efendimiz (s.a.v.) Sümame bin Üsal'ın kanının akıtılmasını mubah kıldı.

Hatta onun ele geçirilmesi için Allah'ü Te'ala'ya yalvardı.

Hicretin altıncı yılı başlarında, Sümame bin Üsal Umre için yola çıkıp, Medine yakınlarına gelmişti. Resulullah'ın (s.a.v.) süvarileri onu burada yakalayıp, Peygamberimiz'e (s.a.v.) getirdiler.

Yakalayanlar onu tanımıyorlardı. Peygamber efendimiz (s.a.v.) onlara, onun Sümame bin Üsal olduğunu bildirdi.

Sümame, Mescidin direklerinden birine bağlandı: Resulullah (s.a.v.) kendi evine teşrif edip, evde olan yiyeceklerden Sümame'ye gönderilmesini tenbih ettiler. Sümame'yi bağlı olduğu yerden bir tarafa ayırmadılar.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) mescide çıktıklarında: "Ya Sümame yanında ne var, gönlünden ne geçiriyorsun, benden ne bekliyorsun?" buyurdu. Sümame:

"İçimde hayır ümidi var. Çünkü sen af edicisin. Eğer sen beni öldürecek olursan, bir caniyi öldürmüş olursun. Öldürmez de afv edip, beni bağışlarsan, iyilik bilen, nimete şükreden birisine ihsan etmiş olursun. Eğer benden kurtuluş fidyesi olarak mal istiyorsan, işte malım. İstediğin kadar al."

Bu konuşmadan sonra Sümame kendi haline bırakıldı. Ertesi gün Resulullah (s.a.v.) Sümame'ye tekrar; "Gönlünde ne var, ne düşünüyorsun?" buyurdu.

Sümame; "Dün arz ettiğim gibi beni afv ederseniz, nimete şükür eden bir kimseye ihsanda bulunmuş olursunuz. Peygamber efendimiz (s.a.v.) Sümame'yi o gün de bağlı olarak bıraktı.

Nihayet üçüncü gün olup, Resulullah (s.a.v.);

"Ey Sumame! yanında ne var, gönlünden ne geçiriyorsun?" buyurunca, Sumame bin Üsal da, önceki arz ettiği gibi cevap verdi. Bunun üzerine, Resûlullah (s.a.v.); "Artık Sümâme'yi salıveriniz" buyurdu.

Sumame bırakılıp, serbest kalınca, hemen mescidin yakınında bulunan bir suya gitti. Gusledip, sonra mescide girdi. Resûlullah'ın (s.a.v.) huzurunda "Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Resûlullah" ''Ben şehadet ederim ki, Allah'dan başka ilah yoktur.

Muhammed, Allah'ın resulüdür, '' dedi.

Peşinden şunları söyledi:

"Vallahi, akşamleyin, yanına geldiğim zaman, bana senin yüzünden daha çok kızdığım bir yüz yoktu. Fakat sabah olunca, senin yüzün bana, yüzlerin en sevimlisi oldu. Vallahi, yine akşamleyin, senin memleketinden nefret ettiğim kadar, hiçbir yerden nefret etmemiştim. Fakat sabah olunca, senin şehrin bana, en sevimli şehir oldu. Vallahi akşamleyin, senin dinin, bana en sevimsiz din idi. Sabahleyin en sevimli bir din olmuştur.''

Akşam olunca, Sümame'ye (r.a.) yiyecek getirdiler.

Az bir şey yiyebildi. Getirilen deve sütünden biraz içti. Karnını şişirecek şekilde fazla birşey yemedi.

Orada bulunan Ashab-ı kiram, onun bu haline taaccüp ettiler.

Peygamber efendimiz (s.a.v.), hayret edilmemesini, onun şimdi, müslüman olduğunu, müslümanın yiyeceği ölçüde yediğini beyan buyurdular.

Hz. Sumame bundan sonra Peygamber efendimize "Ya Resulallah! Ben Umre yapmak için giderken süvarilerin beni yakalamıştı.

Şimdi ne buyuruyorsunuz?" dedi.

Resulullah (s.a.v.) onu dünya ve ahıret saadetiyle müjdeleyip, umresini yapmasını emretti.

Hz. Sumame, Mekke'ye, telbiye getirerek;

''Ya Rabbi! Senin emrine hazırım. Senin için ortak yoktur. Davetine gönülden icabet ettim.

Hamd, nimet ve mülk sana mahsustur. Ya Rabbi" diyerek, girmişti.

Bunun üzerine müşrikler onu yakaladılar, nerdeyse boynunu vuracaklardı. Fakat o sırada birisi, Sümame'nin Yemame'li olduğunu, yiyecek hususunda Yemame halkına muhtaç olduklarını söyliyerek, müşriklere mani oldu. Sonra müşriklerden birisi ona; "Demek, dinden çıktın ha!" dedi.

Hz. Sumame; "Ben dinden çıkmadım, Muhammedin (s.a.v.) getirdiği hak din olan İslâmiyeti kabul ettim.

Muhammed'i (s.a.v.) ve onun getirdiklerini tasdik ettim. Vallahi Allah'ın Resûlü Muhammed'den (s.a.v.) izinsiz buğday alamıyacaksınız.

Siz Muhammed'e tabi olmadıkça, Yemame'den faydalanamıyacaksınız" dedi.

Sumame (r.a.) Umre'sini yaptıktan sonra Yemame'ye gitti.

Yemame halkının, Mekke'ye erzak göndermelerine mani oldu. Bu yüzden müşrikler çok sıkıntıya düştüler. Müşrikler bu sebeple Resûlullah'a (s.a.v.) mektub yazıp, çektikleri sıkıntıları ve erzak gönderilmesine müsaade edilmesini bildirdiler.

Hatta, Ebu Süfyan Medine'ye kadar gelerek, Peygamber efendimiz'e (s.a.v.) sen; "Alemlere rahmet olarak gönderildiğini söylüyorsun" diyerek, bu hususta müracaatta bulunup, hallerini uzun uzun anlattı. Resulullah (s.a.v.), müşriklerin bu talebleri üzerine Yemame halkının, Mekkelilere, yiyecek göndermelerine mani olmaması için Sümame'ye (r.a.) yazı gönderdi.

Bu yazıda; "Kavmimle, yiyecekleri arasından çekil, Yemame'den Mekke'ye erzak gönderilmesine mani olma." buyuruluyordu.

Hz. Sumame bu emre uyarak, engel olmaktan vazgeçti.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *