31 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
4°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Koca Seyit Onbaşı...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Seyit Ali Çabuk, veya başka bir ifade ile Seyit Ali Onbaşı, 1889 yılının Eylül ayında Balıkesir'in Havran İlçesi Çamlık köyünde dünyaya geldi.

Babası Abdurrahman, annesi Emine idi.

Osmanlı'nın insanının tipik bir özelliğini taşıyan Koca Seyit, arkadaşlarıyle tutuştuğu bütün güreşlerden galip gelmesini bilmiştir.

Onun için ''KOCA'' lakabıyle anılarak Koca Seyid olarak, tarihe geçmiş, vakur, ciddi cesur, sevgili, saygılı eksik etmeyen tam bir Anadolu TÜRK gencidir.

1909 yılında Osmanlı Ordusu'na katıldı.

Balkan Savaşı'nda çarpıştı. I. Dünya Savaşı'nın başlaması ile Çanakkale Cephesi'nde topçu eri olarak göreve başladı.

18 Mart 1915'de Müttefik donanması Çanakkale Boğazı'nı geçmek için saldırıya geçti. Bu sırada Seyit Onbaşı, Rumeli Mecidiye Tabyası'nda görevliydi.

Türk topçusunun yoğun karşı ateşi ve daha önceden Nusret mayın gemisinin döktüğü mayınlar, bu saldırıyı püskürttü.

Çatışma sırasında Fransız savaş gemisi Bouvet vurularak hareketsiz kaldı ve batmaya başladı. Gemi mürettebatını kurtarmak için yardıma İngiliz Ocean ve Fransız Irresistible gemileri geldi.

Ancak çatışma sırasında Seyit Ali'nin görevli olduğu topun vinci arızalandı. Bunun üzerine Seyit Ali, 215 kilogram ''bazı kaynaklarda 275 Kg'' ağırlığındaki top mermilerini sırtlayarak, top kundağına yerleştirdi. Seyit Ali, ilk iki atışta Ocean'a hafif bazı hazarlar verdiyse de, üçüncü atışında İngiliz gemisi Ocean'a ağır yara verdi. Atılan mermi geminin su kesiminin biraz altına isabet ederek geminin anında yan yatmasına neden oldu, bu nedenle mürettebat gemiyi terk etmek zorunda kaldı.

Ocean da bu yaradan kısa bir süre sonra alabora olarak battı.

Bu yüzden komutan ona onbaşılık görevini verdi: Çanakkale savaşından bir gün sonra Seyit Ali Onbaşı'ndan top mermisi sırtında fotoğrafı çekilmesi istendi. Seyit Ali Onbaşı ne kadar zorlansa da top mermisini kaldıramadı. Sonra Seyit Ali Onbaşı yine savaş çıksın yine kaldırırım dedi.

Bundan sonra ancak fotoğrafı tahta bir mermiyle çekilebildi.

Savaşın sona ermesi ile 1918'de köyüne dönen Seyit Ali, ormancılık ve kömürcülük işlerine devam etti. 1934 yılında çıkartılan Soyadı Kanunu ile Çabuk soyadını aldı.

1939 yılında verem hastalığı yüzünden hayatını kaybetti.

Şimdi de bu efsanevi kahramanlığı, Çanakkale Savaşı kahramanı Seyit Onbaşı'nın kendi ağzından öğrenelim;

''Toprağın altından çıktım. Baktım ki 13 arkadaşı şehit olmuş. Bir ben kalmışım. Bir arkadaşım Niğdeli Ali… Bir de Batarya Komutanı Yüz başı Hilmi Bey… Arkadaşlarım bu şekilde gözlerimin önünde şehit edimesini içime sindiremedim. Anamın bana öğrettiği duaları okudum. Size izahını yapmayacağım bir şeyler oldu içime. Merminin yanına koştum. Topun vinci de bozulmuştu. O mermiyi bir kez kaldırdım. Niğdeli Ali beni biraz destekledi.

Basamakları çıkarken kemiklerimin çatırtısını duyuyordum. Mermiyi namluya sürdüm. Patlattım. İsabet ettiremedim. Aynı olayı üç kez tekrar ettim. Üçüncü mermiyle onları en büyük zırhlarından ''Ocean'' ''Okyanus demekmiş. Demek onlar zırhlıların Okyanus kadar büyük zannediyorlar.'' zırhlısının dümen kısmında vurdum.

Arkadaşım Ali ve diğer bataryadaki arkadaşlarım; ''Vurdun onu Koca Seyid! Vurdun onu!'' diye bağırıyorlar, arkamdan sevinç çığlıkları atıyorlardı. Gerçekten, o anda zırhlı etrafına dönmeye başladı. Denizin ortasında tam bir panik yaşanıyordu.''

Çünkü onlar; manevra yaptıkları Karanlık Liman'ın hemen açıklarına on gün öncsinden döşenmiş boyu küçük ama yaptığı iş büyük; Şanlı Nusrat Mayın Gemini döşendiği 26 tane patlamaz denilen Türk yapısı mayının görememişlerdi. Boğaz içinde 7 saat gibi kalarak, arkadaşlarından üç büyük zırhlısının denizin derin sularına bırakmışlar. Yedi tane zırhlısı da ağır yaralı olarak, gerisin geriye kaçmak zorunda kalmışlardı.

18 Mart günü sabahleyin başlayan düşman taarruzu, öğleden sonra saat 3 gibi boğazdan girdiği gitmesiyle son bulmuştu.

Bu tarihten iki gün sonra, Müstahkem mevki Komutanı Cevat Paşa maiyetiyle beraber düşmanı kaçıran Mecidiye Tabyasının kahraman fenerlerinin kutlamaya gelmişti.

Koca Seyid'in bu kahramanlığı arkadaşları tarafında Cevat Paşa'ya anlatıldı. Paşa ona bu kadar ağır bir mermiyi nasıl kaldırdığını sordu.

Koca Seyid ona nasıl kaldırdığının izahını yapamadı. ''Şu mermiyi bir kez daha kaldır. Senin fotoğrafını çekelim. Şu millete hatıra kalsın.'' dediler.

Mermiyi yerinden bile kıpırdatamadı.

Koca Seyid onlara;

''Şu anda bu mermiyi yerinden oynatamadın; ama olayı yaşasam, yine aynı şekilde mermiyi kaldırırım.'' diye cevap verdi.

O'na o gün hediyeler vermek istediler fakat o hediyeyi kabul etmemişti.

''Ben zaten hediyemi aldım. Onların en büyük zırhlısını vurmak, benim için en büyük hediyedir.'' demiştir. Koca Seyit ve Niğdeli Ali, terhis oldular.

İki gün iki gecede yayan olarak Edremit'e geldiler. Orada birbirlerinden helalleşerek ayrıldılar.

Koca Seyit, yolda gelirken, aklında şunları geçirmişti;

''Dokuz sene askerlik yaptım…

dokuz kez kendime iyi baktım, tam manasıyla temizlendiğim söylenemez. Şimdi annemi, babamı, eşimi ve yavrumu çok özledim…

Askere gitmezden önce evlenmiştim. Acaba hanımım beni evde bekliyor mu? Yoksa; başka bir yere mi kalktı gitti? Bir kız çocuğu dünyaya gelmişti…

Şimdi beni görse bana; ''Babacığım!'' deyip boynuma sarılabilir mi?

***

İşte vatan böyle kazanıldı.....!

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *