31 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
3°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

İslam ve Adalet...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Adalet kelimesi; düzeltmek, tashih etmek, eğri bir yoldan doğru bir yola meyl, sapmak, eşit olmak, dengede tutmak gibi manalara gelir.

Kısaca; ''dengeyi gözetmek, hak yememek, doğru yoldan sapmamak, ziyade ve noksan yapmadan hak sahibine hakkını vermektir.''

Halife Abdulmelik, Said ibn Cübeyr'den ''ADL'' kelimesinin manasını sorduğunda özetle şöyle ifade eder:

''ADL dört kısımdır;

İlk manası, ''İnsanlar arasında hükmettiğinizde adalet ile hükmedeceksiniz!'' (Nisa 4/58) emrine uygun olarak hükümde, yargıda adalettir.

İkinci manası; ''konuştuğunuzda adaletli konuşunölçüyü aşmayın'' (En'am 6/152)

Üçüncü manası; doğru davranışa yöneliş adaletidir ki, ''kimseden o gün hiçbir fidye ''ADL'' kabul edilmeyeceği günden sakının'' (Bakara 2/123). Dördüncü manası; Allah'a eş koşmaktan kaçınmak manasınadır.

''Muhakkak Allah, adaletle ve iyilikle emreder.'' (Nahl; 16/90);

''Bir de insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmediniz.'' (Nisa; 4/58).

Ölçüde, tartıda hesap ve kitapta dosdoğru olur. İnsanları aldatmaz, aralarında ayırım yapmaz. Düşman topluluklara karşı bile adaletli olur gerçeği saptırmaz.

''Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever.'' (Mümtehine; 60/8)

''Ey iman edenler, Allah için hakkı ayakta tutanlar ve adaletle şahitlik yapanlar olunuz. Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adaletli olun, çünkü o, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.'' (Maide; 5/8).

Yetimin, öksüzün malını gözetir.

Ne kendi heva ve istekleri ne de yakınlarının heva ve isteklerine göre hareket eder. Olay ve durumlara menfaat açısından değil, doğruluk ve adalet açısından yaklaşır. Allah'ın adil olanları ve adaletle davrananları sevdiğini bilir.

Hastalıklar, sakatlıklar, çirkinlikler bile sağlığı, sağlamlığı, güzeli göstermesi açısından bir dengenin yani adaletin tecellisidir.

Zulmü de yaratan Allah'tır, ancak zulmün yaratılması değil, zulmün insan tarafından kesbedilmesi insanın aleyhinedir.

Dünyada mahlukatın yaratılıştan gelen ne sermayesi varsa, hepsi de Allah'ın bir lütfudur.

Asr-ı saadette Beni Mahzum Kabilesi'nden hatırı sayılır bir kadın hırsızlık yaptı.

Peygamber Efendimizin çok sevdiği sahabilerden biri olan Üsame bin Zeyd'i af için aracı olarak gönderdiler. Bu talep karşısında Efendimiz'in mübarek yüzünün rengi değişti.

Çok sevdiği Üsame'ye sitem dolu nazarlarla bakarak;

''Allah'ın koyduğu cezalardan birinin tatbik edilmemesi için aracılık mı yapıyorsun?'' diye sordu.

Üsame, Efendimizin ne kadar üzüldüğünü görünce son derece pişman oldu ve derhal özür dileyerek;

''Ey Allah'ın Rasulü! Benim bağışlanmam için dua et!'' dedi.

Efendimiz, ayağa kalktı ve halka şöyle hitap etti:

''Sizden önceki milletler, şu sebeple helak olup gittiler. Aralarından soylu, makam mevki sahibi biri hırsızlık yapınca onu bırakıverirler, zayıf ve kimsesiz biri hırsızlık yapınca da onu hemen cezalandırırlardı. Allah'a yemin ederim ki, Muhammed'in kızı Fatıma hırsızlık yapsaydı, elbette onun da elini keserdim!'' (Buhari).

İslam'da helaller ve haramlar da adil ve gayri adil hareketler olarak, adlandırılabilir. Helaller lehimizedir ve haramlar ise, insanın kendine zulmüdür.

Adaletin toplumda uygulanması ise, muamelat ve cinayat hükümlerinin hakimlerce yerine getirilmesiyle olur.

Bu nedenle hakimlerde ve şahitlerde aranan ilk özellik adalet vasfıdır.

İslam'da kimse kimsenin yerine cezalandırılamaz.

Dünya hayatında adaletin en kapsamlı tezahürü devlet adaletidir:

Kuran da:

''Ey Davud! Biz insanlar arasında adaletle hükmedesin diye seni yeryüzünde halife kıldık! Sakın heveslere kapılma ki Allah yolundan şaşmayasın!'' (Sad; 26).

Hadiste de:

''Kıyamet gününde insanların Allah Te'ala'ya en sevgili olanı ve O'na en yakın yerde bulunanı, adaletli idarecidir. Kıyamet gününde insanların Allah'a en sevimsiz olanı ve O'na en uzak mesafede bulunanı da zalim idarecidir.''

(Tirmizi, Ahkam) buyrulmuştur.

''Adalet, mülkün ''idarenin temelidir.'' denilmiştir. Adil imamın, duasının icabet gördüğü, perdesiz olarak, Allah katına ulaştığı, Rahman'ın arşının gölgesinde ferahlayacak yedi zümreden biri,

belki de ilki olduğu hadislerde bildirilen hususlardandır.

Zulme rıza zulümdür:

Zulmün karşısında durmayan o zulümden vebalini de kazanacaktır. Peygamberimiz zalime yardımcı olun dediğinde sahabe hayret ederek zalime nasıl yardımcı olunacağını sorarlar. Efendimiz de; ''zulmüne mani olarak …'' der. (Buhari)

***

Zulmü Alkışlayamam:

''Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;

Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.

Biri ecdadıma saldırdımı, hatta boğarım! ...

Boğamazsın ki!

Hiç olmazsa yanımdan kovarım.

Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;

Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.

Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;

Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!

Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?

Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!

Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,

Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!

Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım.

Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!

Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...

İrticanın şu sizin lehçede ma'nası bu mu?''

Mehmet Akif Ersoy

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *