DEVLETİN MALINI KORUMAK...
İnsanoğlu için üç nevi emenet muamelesi vardır; ''Rabbına, kendine ve halka karşı.''
Cenab-ı Hakka karşı olan emanet; ''bütün ilahi kanun ve hükümlere uymaktır.''
Kendine karşı olan emanet; ''dini ve dünyası için en salih ve menfaat veren şeyi tercih etmektir.''
Halka karşı olan emanet ise, hukuklarını gözetmek, kendisi için istediğini onlar için de istemektir.
Müslamanların hazinesi olan beytül-Mal müessesi, yani; ''devletin hazinesi'' Peygamber Efendimizden bil'itibar günümüze kadar, en büyük emanetlerden biri olarak, kabul edilerek, her türlü maddi ve manevi tedbir muvacehesinde muhafazaya çalışılmış, bu hususta günümüz müslümanlarına ışık tutacak, ibret verici hadiseler yaşanmıştır.
Bedir ganimetleri toplandığında ganimetler arasında bulunan bir kadife kaybolmuştu.
Münafıklar:
''Onu herhalde Peygamber almıştır diye melunane bir şayia çıkarmak istediler.''
Bu hadise üzerine Cenab-ı Hak şu ayet-i inzal buyurdular:
''Bir Peygamber için emanete ''yahut ganimet malına'' hainlik etmek? Bu olur şey değil.
Kim böyle hainlik eder ''ganimet ve ammeye aid hasılattan bir şey aşırır, gizler'' ise, kıyamet günü hainlik ettiği o şey'in günahını yüklenerek gelir.
Sonra herkes ne etti, ne kazandıysa mücazat ve mükafatı eksiksiz ödenir.
Onlar haksızlığa uğratılmazlar''
Peygamber Efendimiz hadis-i şeriflerinde şöyle buyururlar:
''Allaha ve Ahiret gününe iman eden bir kimse, müslümanların henüz dağıtılmamış ganimet mallarından olan bir hayvana, zayıflatıncaya kadar binip de, onu bu haliyle gerisin geriye ganimet malları arasına bırakmasın.
Yine Allaha ve Ahiret gününe inanan bir kimse, müslümanların henüz dağıtılmamış ganimetlerinden olan bir elbiseyi, eskitinceye kadar giyip de, onu bu haliyle, gerisin geriye ganimet malları arasına bırakmasın''
Efendimiz (s.a.v) bir seferden sonra, Hz Bilale, elde edilen ganimetlerin toplanması için ilan etmesini söylemişti. Ganimetler toplanıp, ehil olan kimselere dağıtılmaya başlandı.
Taksimat bittikten sonra bir zat elinde bir yular olduğu halde Peygamberimizin yanına geldi ve:
''Ya Rasülallah, bu benim topladığım ganimettir'' dedi.
Peygamber Efendimiz celallenerek:
''Sen Bilal ilan ederken duymadın mı?
Onu zamanında getirmene ne mani oldu?
Adam özür diledi. Peygamber Efendimiz (SAV):
Sen bunu, kıyamet gününde getirirsin.
Şimdi bunu senden asla kabul etmeyeceğim, diyerek, ona yaptığı işin ne büyük bir suç olduğunu anlatarak, tevbe etmesini temin etmek istedi.''
Hayber harbinde Sahabe-i Kiramdan bir zat vefat etmişti. Peygamber Efendimiz (S.A.V) Ashabına şöyle buyurdular:
''Arkadaşınız üzerine namaza durunuz.
Ben bu namazda bulunmayacağım.
Muhakkak ki sizin arkadaşınız, Allah yolunda savaşılırken, elde edilen ganimet malından çalmıştır.''
Zeyd bin Halid hazretleri buyururlar ki:
''O kimsenin eşyasını araştırdık ve gördük ki çaldığı şey, iki dirhem bile etmeyen bir Yahudi boncuğu imiş.''
Efendimiz; ''beytülmalin vazifelilerine; bekar iseler, evlenebileceklerini, evleri yoksa, ev alabileceklerini, bir miktar da maaş ödeyeceğini, bunların ötesinde bir servet yığan memurların, bir hain veya bir hırsız olacaklarını, haber vermiş ve şöyle buyurmuşlardı;
''Bizim kendisine vazife verdiğimiz bir kimse vergi olarak, aldığı küçük bir iğneyi bile bizden gizlerse
o yaptığı şey bir hiyanet ve bir hırsızlıktır.''
İbnül-Lutbiyye el-Ezdi ismindeki zekat memuruna hediye aldığı için çok kızmış ve halka hitaben:
''Nasıl oluyor da bizim göndermiş olduğumuz bir vergi tahsildarı, dönüp geliyor ve; bu size aittir ve şu ise bana hediye olarak verilmiştir, diyebiliyor. O, anasının veya babasının evinde oturup kalsaydı da, görseydi bakalım kendisine herhangi bir hediye gelecek miydi!'' diyerek, bu nevi hediyelerin rüşvet olacağını haber vermiştir.
Hz. Ebu Bekir, Yemen valisi Muaz bin Cebele hesabını ulaştır emrini vererek, beytülmalin, israfa kaçmadan en güzel şekilde istimalini temin etmiştir.
Hz. Ömer, bir yere vali tayin ederken, onlara şahitler huzurunda, katıra binmeyeceklerine, ince elbiseler giymeyeceklerine, has undan yapılmış ekmek yemeyeceklerine, halkın ihtiyaç ve şikayetlerine kapılarını kapatmayacaklarına ve muhafızlar edinmeyeceklerine dair yemin ettirirdi.''
Hz. Ali de, Hazine Müdürü Ebu Rafi'ye; hazineden alıp kızına taktığı bir ziynet eşyasının hesabını sormuş, Rey valisi Yezid b Huceyyeyi gelirlerin 30 bin dirhem eksik çıkması üzerine muhakeme edip hapsetmiş, Amcası, Abbas'ın Basra valisi olan oğlu Abdullah'ı bir şikayet üzerine sorguya çekmiş, gelir ve gider hesaplarının ve harcamalarının nerelere yapıldığını istemiştir.
Hz. Abdullah ise, hakkındaki şikayetlerin asılsız olduğunu, icabederse vazifeden çekilebileceğini bildirmiştir.
Anlamak isteyen insanlar bu olaylardan ibret almalı ve doymak bilmeyen nefsin emirlerine itaat etmemeli...
