Kur'an, okuyucularına şahitlik ve şefaat edecektir...
Kıyamet gününde Kur'an-ı Kerim gelecek ve Allah Te'ala'ya;
''Ya Rabbi! Kur'an okuyan kimseyi şeref süsüyle süsle!'' diyecek, bunun üzerine Kur'an okuyan kimse şerefle süslenecek."
"Yine Kur'an-ı Kerim;
''Allah'ım! Ona şeref elbisesi giydir!'' diyecek; hemen o zata elbiselerin en değerlisi giydirilecek. Sonra Kur'an;
''Rabb'im! Ona şeref tacı giydir!'' diye niyaz edecek; o kimseye şeref tacı giydirilecek.
Sonunda Kur'an-ı Kerİm;
''Ya Rabbi! O kulundan razı ve hoşnut ol!''
Senin hoşnutluğundan üstün bir şey yoktur, diyerek Kur'an okuyan kimseyi manevi mertebelerin en yükseğine ulaştıracak. (Tirmizi)
Yüce Kitab'ımızın, kendisini okuyanlara kazandırdığı güzelliklerin haddi hesabı yoktur.
Mahşerde, güneşin tepeye dikildiği, herkesin kan ter içinde çırpındığı o dehşetli saatlerde, Kur'an'ın, kendisini okuyan ve buyruklarına göre yaşayan kimselere sağlayacağı büyük imkandan söz eden Efendimiz, şöyle buyuruyor;
''Kıyamet gününde, Kur'an-ı Kerim ile Onun buyruklarını tutup yasaklarından kaçan mü'minler ortaya getirilecekler. Kur'an'ın önünde en uzun iki suresi, Bakara ile Al-i İmran bulunacak.
O sırada bu iki sure, iki bulut gibi görünecek veya aralarında bir nur bulunan iki siyah gölgeliği andıracaklar, yahut bu iki sure, kıyamet gününde sahiplerini savunmak üzere saf bağlayıp kanat germiş iki kuş sürüsü gibi gelecekler.'' (Müslim).
Herkesin bir kurtarıcı beklediği mahşerin o dayanılmaz vakitlerinde Kur'an-ı Kerim'in bir şefaatçi olarak ortaya çıkması ve kendisini okuyup ona göre yaşayanların elinden tutması, Allah'ım, ne güzel bir imkandır.
Kur'an-ı okumak ibadettir
Kur'an'ı okumak, manası üzerinde tefekkür etmek, onu ezberlemek, namazda kıraat etmek ibadettir. Kur'an'ı doğru yorumlamak ibadettir.
Kur'an'ı anlamak ibadettir. Kur'an'ı öğrenmek ibadettir. Kur'an'ı yaşamak ibadettir.
Kur'an'ın doğru yorumları olan tefsirlerini mütalaa etmek ibadettir.
Kur'an'ı hatim niyetiyle baştan sona okumak, bitirip yeniden başlamak, okudukça tefekkürü artırmak, okudukça feyiz almak, okudukça kulluğun sırrına ermek, ibadetin inceliğine vakıf olmak ibadettir.
"Kur'an Arş-ı Azam'dan, İsm-i Azam'dan, her ismin en büyük mertebesinden gelmiş;
''bütün alemlerin Rabb'i unvanıyla Allah'ın kelamıdır; bütün mevcudatın İlahı sıfatıyla Allah'ın fermanıdır; bütün semavat ve arzın Halık'ı namına insanlara teveccüh buyurularak söylenmiş bir hitaptır,
bir mükalemedir, bir konuşmadır, bir ezeli hitaptır, Rabb-i Rahim'in yüksek bir iltifatıdır."
(İşaratü'l-İ'caz)
Bundandır ki, namaz, niyaz, dua Kur'an'la mümkündür.
Namazda Kur'an okumak farzdır
Kur'an'sız namaz sahih değildir.
Çünkü Kur'an, Allah'ın Kelam sıfatından gelmiş ve halife-i ruy-i zemin vasfıyla ve insan olarak bizim omuzlarımıza yüklenmiş en mukaddes, en muazzez, en temiz, en pak, en kıymetli ve en manalı bir emanet-i İlahi'dir. Bu emanete sahip olmak, kimliğimizi kavramak, nereden gelip nereye gideceğimizi öğrenmek, bu dünyadaki vazifemizi benimsemek ve buna göre davranış geliştirmek ancak Kur'an'ı okumak ve öğrenmekle mümkündür.
Cenab-ı Hakk'ın;
''Kur'an'ı tane tane, açık açık oku!''
(Müzzemmil, 73/4.)
Hazret-i Aişe validemiz anlatır;
Efendimiz, şöyle buyurmuştur:
''Kur'an'ı mahir olarak mahrecini, tecvidini, sesini, kıraatini bilerek okuyan, şerefli, itaatkar elçiler olan meleklerle beraberdir. Kur'an'ı kendisine zor geldiği halde kekeleyerek okuyan kimseye ise, iki kat sevap vardır.''(Riyazü's-Salihin)
Yarın mahşerde, ''Annem veya babam bana dinimi öğretmedi, Kur'an'ı öğretmedi. Allah'ım, senin kelamını öğretmedi.'' şikayeti bizi mahcup eder.
KUR'AN'IN FAZİLETİ
"Gündüzün güneş dönüp gecenin karanlığı bastırıncaya kadar ''belli vakitlerde'' namaz kıl;
bir de sabah namazını.
Çünkü sabah namazı şahitlidir. Gecenin bir kısmında uyanarak, sana mahsus bir nafile olmak üzere namaz kıl. ''Böylece'' Rabbinin, seni, övgüye değer bir makama göndereceğini umabilirsin." (İsra, 17/78, 79).
"O kitap ''Kur'an''; onda asla şüphe yoktur.
O, müttakiler ''sakınanlar ve arınmak isteyenler'' için bir yol göstericidir." (Bakara, 2/2).
"Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır." (Bakara, 2/185).
"Ey insanlar! Şüphesiz size Rabbinizden kesin bir delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik."
(Nisa, 4/174).
"Gerçekten size Allah'tan bir nur, apaçık bir kitap geldi. Rızasını arayanı Allah onunla kurtuluş yollarına götürür ve onları iradesiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır, dosdoğru bir yola iletir." (Maide, 5/15, 16).
"Bu Kur'an, Ümmü'l-Kura ''Mekke'' ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz ve kendinden öncekileri doğrulayıcı mübarek bir kitaptır.
Ahirete inananlar buna da inanırlar ve onlar namazlarını hakkıyla kılmaya devam ederler." (En'am, 6/92).
"İşte bu ''Kur'an'', bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Buna uyun ve Allah'tan korkun ki size merhamet edilsin." (En'am, 6/155).
"Kur'an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin." (Araf, 7/204).
"Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa, müminler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir. De ki: Ancak Allah'ın lutfuf ve rahmetiyle, işte bunlarla sevinsinler.
Bu onların dünya malı olarak topladıklarından daha hayırlıdır." (Yunus, 10/57, 58).
"Biz, Kur'an okunduğu zaman, seninle ahirete inanmayanların arasına gizleyici bir örtü çekeriz. Ayrıca, onu anlamamaları için kalplerine bir kapalılık ve kulaklarına bir ağırlık veririz. Sen, Kur'an'da Rabbinin birliğini yadettiğinde onlar, canları sıkılmış bir vaziyette, gerisingeri dönüp giderler." (İsra, 17/45, 46).
"Biz, Kur'an'dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, mü'minler için şifa ve rahmettir; zalimlerin ise yalnızca ziyanını artırır." (İsra, 17/82).
