31 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
3°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Batı ve Medeniyet...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

''Tükürün milleti alçakça vuran darbelere!

Tükürün onlara alkış dağıtan kahbelere!

Tükürün ehl-i salibin hayasız yüzüne!

Tükürün onların asla güvenilmez sözüne!

Medeniyet denilen maskara mahluku görün,

Tükürün maskeli vicdanına asrın tükürün!''

Şairimiz, M. Akif, vahşi medeniyeti maskara bir mahluka benzeterek tanımlar.

Kuvvete dayanan Batı medeniyeti, kendi milletdaşları dışında kalan milletlere yapılan her türlü zulmü görmezlikten gelmektedir.

''Artık ey millet-i merhume, sabah oldu uyan!

Sana az geldi ezanlar, diye ötsün mü bu çan?

Ne Araplık, ne de Türklük kalacak aç gözünü!

Dinle Peygamber-i Zişan'ın ilahi sözünü.

Veriniz başbaşa; zina sonu hüsran-ı mübin;

Ne hükumet kalıyor ortada bilahi, ne din!

"Medeniyet!" size çoktan beridir diş biliyor;

Evvela parçalamak, sonra da yutmak diliyor.''

(M.Akif Ersoy)

Bu mısralarda da Şairimiz, medeniyet kelimesi ile Avrupa medeniyetini ve devletlerini kastetmektedir.

Şair, burada Avrupa medeniyetinin bazı özelliklerini ortaya koyarak, buna göre medeniyeti temsil eden Avrupa'nın Osmanlı'ya karşı yüzyıllardan beri süren bir düşmanlığı vardır.

Osmanlıya diş bileyen Avrupalı ilk fırsatta onu yok etmek istemiştir.

Avrupa medeniyetinin; parçalayıcı, bölücü yönü üzerinde duran şairin bu tespitlerini yaşanan olaylar doğrulamaktadır.

Hatay meselesinden Musul-Kerkük meselesine, Kıbrıs meselesinden Ege Adalarına, Batı Trakya meselesinden Ermeni meselelerine kadar, Türkiye'yi bölmeye yönelik bütün olayların arkasında hain İngilizlerin, ve de Batı medeniyeti vardır.

Safahata; "Fatih Kürsüsünde" adlı manzumede geçen; "Zebun-küş Avrupa bir hak tanır ki; kuvvettir." mısraında şairimiz, Avrupa medeniyetinin dayanak noktalarından birini gözler önüne serer ve Avrupa medeniyetinin bazı özelliklerini ön plana çıkarır.

''Zebun-küş''; Avrupa, kendisinden daha zayıf olanı ezen, ona yaşama hakkı tanımayan Avrupa'dır. Burada Avrupa, kuvvet üstünlüğüne dayanan bir unsur olarak görülmektedir.

Avrupa için önemli olan kuvvettir.

Avrupa için hukuk, ikinci plandadır. Avrupa'nın bu özelliği, özellikle Milli Mücadele sırasında ortaya çıkmıştır.

''Fransız'ın nesi var? Fuhşu, bir de ilhadı;

Kapıştı bunları "yirminci asrın evladı!

Ya Alman'ın nesi var zevki okşayan? Birası,

Unuttu ayranı, ma'tuha döndü kahrolası,

Heriflerin, hani, dünya kadar bedayi'i var;

Ulumu var, edebiyatı var, sanayi'i var.

Giden birer avuç olsun getirse memlekete;

Döner muhitimiz elbet muhit-i ma'rifete.

Kucak kucak taşıyor olmadık mesaviyi,

Beğenmezsek, "medeniyyet!" diyor, inandık, iyi!

"Ne var biraz da ma'arif getirmiş olsa...desek;

Emin olun size "hammallık etmedim?" diyecek.''

İçki, fuhuş, dinsizlik, gibi Batı'nın yaşam tarzı ve inanç sistemi, bizim toplumumuza uymayan taraflardır.

Bu medeniyetin iyi tarafı ise, onların, bizim sahip olamadığımız; ilme, fenne, sanayie sahip olmalarıdır.

Şairimiz'e göre bizim ihtiyacımız, Batı medeniyetinin ilmi, fenni, sanayisi, edebiyatı gibi özellikleridir. Tanzimat'la birlikte birçok genç, Batılılaşma fikriyle Avrupa'ya gönderilmiştir. Ancak Batı'ya giden bu gençler, geri döndüklerinde, ülkemize, Avrupa'nın ilmi yerine yaşam şeklini, kültürünü getirmişlerdir.

Onun netice-i ikazıdır ki; "Avrupalı"

Denince ruhu sağır, kalbi his için kapalı,

Müebbeden bize düşman bir ümmet anlardık.

Şair, bu mısralarda da bazı sıfatları kullanarak Avrupa'yı tanımlamaktadır. Avrupa'nın ruhu sağır, kalbi hissizdir. Özellikle Şark milletlerine yapılan zulümler karşısında, Avrupa'nın bu özellikleri net bir şekilde görülmektedir.

Avrupa, siyasi anlamda; diğer milletleri birbirine düşürerek onların arasını bozan, onların siyasi istikbalini ortadan kaldırmaya çalışan bir özelliğe sahiptir.

Somut örnekleri çoktur. Avrupa; özellikle İngilizler, Mısır, Hindistan gibi Asya'daki sömürgelerinin siyasi varlıklarını ortadan kaldırmışlar, bugün bile bu toprakları yangın yerine çeviren kundağı bu topraklara koymaktan çekinmemişlerdir.

Bugün sıkıntılarını çektiğimiz Kıbrıs meselesi, Ermeni sorunu, Adalar meselesi, Ortadoğu vb. problemlerde Batılı devletlerin kundakçılığının rolünü elbette ki, kimse inkar edemez.

***

''Ne hayasızca tahaşşüd ki, ufuklar kapalı!

Nerde gösterdiği vahşete "bu bir Avrupalı"

Dedirir yırtıcı-his yoksulu, sırtlan kümesi,

Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahud kafesi!''

Şairimiz, bu mısralarda;

"Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela…" diye nitelediği Avrupa devletlerinin Çanakkale savaşlarında ortaya çıkan özelliklerini bazı sıfatları kullanarak ortaya koymuştur.

''Ah o yirminci asır yok mu o mahluk-i asil,

Ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil,

Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına,

Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına.

Maska yırtılmasa hala bize afetti o yüz...

Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.''

***

Batı medeniyeti iki yüzlüdür

Avrupalı, yıllarca müslüman milletlere karşı şirin gözükmüş, içten yıkmıştır.

Ancak, bu maskesi Çanakkale Savaşlarında yırtılınca, bu medeniyetin gerçek yüzü ortaya çıkmıştır.

''Garb'ın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar;

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, "Medeniyyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?''

***

Medeniyet ve Din

Özellikle Tanzimat'tan sonra bir çok fikir adamı, Osmanlıyı Avrupa'dan geri bırakan faktörün din olduğunu, dinin terk edilerek, ilerleyebileceğimizi savunmuşlardır.

Hz. Ömer gibi medeniyet üstatları çıkması, İslam medeniyetinin fazıl bir medeniyet olduğunu gözler önüne serer.

Çağımızın medenileride; parklarda, metrolarda kalabalık caddelerde sevgilileri ile öpüşmektir...

Kaynak. Türkçe Ansiklopedik Lügat

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *