ÜLKE KAYNIYOR
Ülke kaynıyor.
Protestolar İstanbul'da başladı.
İzmir destek verdi.
Ankara.
İzmit.
Tekirdağ.
Eskişehir.
Adana.
Mersin.
Antalya... Ve diğer şehirlere yayıldı.
Halk, protestolara Türk bayrakları ve tencere- tavalarla destek verdi.
Sürücüler protestolara korna çalarak katıldı.
Beşiktaş'ın efsane taraftarı Çarşı grubunun protestosunda,
Fenerliler,
Galatasaraylılar,
Trabzonsporlular omuz omuza yürüdü.
Sanatçılar.
Yazarlar.
Siyasetçiler.
Öğrenciler, polisin gazına, tazyikli suyuna meydan okuyarak protestolara katıldı.
Ne yazık ki; yandaş gazeteler ve televizyonlar polis ile halkın çatışmalarına yer vermedi.
Dünya basını gelişmeleri anında yayınlarken, yandaş medya ortalık sanki güllük gülistanlıkmış,
Taksim'de hiçbir şey olmuyormuş gibi haber sunuyor.
Olaylar vahim.
Uçaklar diğer şehirlerden İstanbul'a polis taşıyor.
Gösterilerde kontrolsüz güç uygulanması konusu artık tartışılmıyor.
Polisin sıktığı gazlar ve attığı bombalardan çok sayıda kişi yaralandı.
Olayların böylesine kontrol dışına çıkmasının nedeni;
Taksim'e yapılması planlanan AVM ' mi?
Kesinlikle değil.
Uzun süredir dışa vurulmayan ;
Baskı.
Zulüm.
Adaletin katledilmesi.
Sansür... Ve benzeri olumsuzlukların hükümetin aldığı Gezi Parkı kararı sonrasında patlaması
Aynen, volkanların alttan sıkıştıran gazlar ile lavları gökyüzüne püskürtmesi gibi.
Mısır'ın Tahrir Meydanı gibi sembolleşen Gezi Parkı;
Patlayan bombalar
Sıkılan tazyikli sular.
Çelik copların akıttığı kanlardan sonra,
Gazi Parkı oldu.
xxxxxx
Hükümet, yaşananlardan ders almıyor.
Mahkemelerin yürütmeyi durdurma kararını önemsemiyor.
Şehir planlamacılarının; 'Gezi parkının yıkılması İstanbul'un intiharı olur'" uyarılarını dikkate almıyor.
Olayları yatıştırmak.
Sokaklara taşan kitleleri sakinleştirmek için geri adım atmıyor.
Aksine, daha fazla polis.
Daha fazla gaz.
Daha fazla şiddete izin veriyor.
Halk öfkeli.
Polis daha fazla öfkeli.
Gezi Parkı'ndaki öfke çatışması ülkenin dört bir köşesine yayılıyor.
Ortadoğu'nun sınırlarını değiştirmek isteyenlerin tarihten.
Hem de yakın tarihten hiç ders almadıkları belli oluyor.
Ortadoğu'daki ' bahar' adı verilen çatışmaların basit protestoların sokağa yayılması ile başladığını unutuyorlar.
Halk; bayrak için öfkeli.
Halk; Türklüğe karşı başlatılan aleni kampanyalara öfkeli.
Halk; 3 köprüye Alevileri katleden Yavuz Sultan Selim'in adının verilmesine öfkeli.
Halk; 3 köprüye verilen isim ile sinsice Alevi-Sünni çatışmasına imkân verilmesine öfkeli.
Halk; sansüre karşı öfkeli.
Halk; adalet sisteminin yanlaştırılmasına öfkeli.
Halk; ülkenin bölünme eşiğine gelmesine öfkeli.
Halk; hükümetin Suriye politikasına öfkeli.
Halk; sınır illerimizde terör esiren Suriyeli muhaliflere öfkeli.
Halk; hükümetin İsrail ile gizli ilişkiler yürütmesine öfkeli.
Halk; komutanların cezaevinde olmasına öfkeli.
Halk; TSK'nin etkisizleştirilmesine öfkeli.
Halk; Akdeniz'de büyük bir güç olan deniz kuvvetlerinin güçsüz ve aciz bırakılmasına öfkeli.
Halk; gazetecilerin cezaevinde tutulmasına öfkeli.
Halk; seçtiği vekillerin Silivri' de mahpusluğuna öfkeli.
Halk; kahramanların teröristler ile aynı cezaevine atılmasına öfkeli.
Halk; öfkeli olduğu için öfkeli.
Hükümetin Gezi Parkı kararı, öfkelerin birleşmesi oldu.
Halk, gaza, suya, copa, tekme-tokada aldırış etmeden sokaklara döküldü.
Orman yangınları bir kıvılcımdan çıkar.
Aynı şekilde sokağa dökülen kitlelerin dayanışması da çığ gibi artar.
Bu güce şiddetle karşılık verilmesi halinde, öfke büyür, kalabalık artar.
Bu nedenle ülke yöneticilerinin sokağın sesine kulak vermeleri gerekiyor.
Yandaş basın olayları sansürledikçe, protestolar sosyal medyada geniş yankı uyandırıyor.
Halk merak ederek, olayları internette izlemeye çalışıyor.
Öfke çabuk yayılır.
Kontrolü güçtür.
Hele kitlelerin ortak öfkesini engellemek mümkün değildir.
Tarih boyunca Türk'ün öfkesini tadan pişman olmuştur.
Gezi parkı, bir milat başlattı.
Halk birlik oldu, gazi oldu.
Taksim' de protestolara ilk göğüs gerenlerden birisinin BDP 'li Sıtkı Süreyya Önder olması, ülkeyi bölmek isteyen dış güçler ile onların içteki yalakaları ve yandaşlarına kapak olsun.
