İSTANBUL'A "VİZE" GEREK
İstanbul "ŞİŞTİ" artık.
Patlayacak.
İstanbullunun hayatı da öyle,
Çekilmez halde.
20 milyona yaklaşman nüfus,
Mega bir kent,
Ve bitik bir TRAFİK.
Artık İstanbul"da bir yerden bir yere gidiş,
Öyle dakika ile ölçülmüyor.
Saatler bile az geliyor.
Tercüman Gazetesinde çalıştığım 1980'li yıllarda,
İstanbul bizim için özeldi.
Tatil günlerimizde aile olarak İstanbul'u turlar,
Hıdiv Kasrı başta olmak üzere,
Kasırları gezer.
Emirgan"dan boğazı seyreder,
Sarıyer börekçisinde sabah kahvaltısı eder.
Sonra Sarıyer"in tepelerinde çay ile demlenir,
Zaman zaman salaş boğaz koylarında ayaküstü pişirilen,
Hamsi-istavrit ızgaranın tadına bakardık.
Topkapı'dan boğaza gidiş dönüşümüz bir saati geçmezdi..
Ama artık Bor"un pazarını da kaçırdık,
Eşeğimizi de Niğde"ye de süremiyoruz.
Çünkü ipini koparan İstanbul"da.
Yorganını kapan İstanbul"a geliyor.
Anadolu'nun,
Bir bölgesinde,
Özeklikle güneydoğu"da,
Gözünü dünyaya açan ilk olarak,
"İSTANBUL'UN" ardını sayıklıyor.
Kiraların tavan olması,
Ev fiyatlarının astronomik düzeye gelmesi,
Manavda sebzelerin tavan yapması,
Marketlerdeki fahiş fiyatlar,
Özetle şehrin çok PAHALI bir kent olması bile,
Bu akını durduramıyor.
Eskiden taşı toprağı altın diye geliniyordu,
Şimdilerde aç kalsam da İstanbul"da olayım mantığı ile geliniyor.
Önceki gün kızımın edebiyatla ilgili bir kursu vardı.
Resimli hafıza dersi.
Üç gün Merter"den Beşiktaş"a taşındık.
Götürdük, getirdik.
Gidiş dönüş ortalama 3, 5 saat.
Buna ne can dayanır,
Ne sinir ne de insan.
Özetle trafik bizi İstanbul'dan bir daha,
Nefret ettirdi.
Artık bu iş "LALE" ekmekle,
Şehri güzelleştirmekle olmuyor.
Hoş,
Belediye şehrimizi hakikaten eskiye göre çok güzelleştirdi.
Fırsat bulduğumuzda o rengârenk çiçeklerin görüntüsü ile
Ruhumuzu ödüllendiriyoruz.
Hele hele Florya'da bir belediye tesisleri var,
İnanın bin bir gece masalları gibi.
Çiçeğin en güzeli, kahvaltının en ucuzu, yemeğin hesaplısı orada.
Çok geniş bir alan 5 kilometrelik bir deniz kenarı yürüyüş yolu var.
Ama tek mesele oraya gidebilmek.
Artık tatil günlerimizde İstanbul"u doyasıya yaşayamıyoruz.
Adeta sokağa çıkmaya korkuyoruz.
Çıkın Taksim tarafına ananızdan emdiğiniz süt burnunuzdan gelir.
Gidin Sirkeci, Karaköy hattına.
Bir park yeri bulmak için adam öldürmeniz gerekebilir.
Bu güzelim şehrimizin,
Güzide yerlerini artık gezmek haram oldu.
Beylikdüzü'nde oturan bir vatandaşın,
Sirkeci'de ki işine gitmesi,
Öncelikle sinirlerini aldırması ile ilgili bir konu.
Evet, gönül dostları İstanbul"a artık bir şeyler yapılmalı.
Ne olduğunu bilmiyorum.
Ama çok "ACİL eylem planı gerek.
Buraya gelişler VİZE ile mi? olur!
Pasaportla mı? Girilir!
Trafik metrolarla yerin altına mı? Alınır.
İşsiz güçsüz sokulmaz mı?
Bilmiyorum!
Ama artık İstanbul bir ÇİLE şehri.
Bu kadar insanı,
Bu kadar arabayı,
Bu kadar GÖÇÜ kaldırmıyor inanın.
Ve biz İstanbullular artık,
Kendi şehrimizden nefret ediyoruz.
Çünkü tatil günlerinde bile evimizden çıkmaya korkuyoruz.
Beş kilometrelik yolu bir buçuk saatte alırsanız,
Zaten bir daha sokağa çıkmazsınız.
Ve Sayın Kadir Başkana seslenmek istiyorum,
Lütfen bir şeyler yapın,
Bu trafik işkencesi böyle devam edemez.
LÜTFEN.
