14 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

İslam Mezhepleri...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Arapça, mezheb, çoğulu mezahib.

Bir dinin çeşitli görüş ayrılıkları nedeniyle ortaya çıkan kollarından her birine verilen isimdir.

Bir din bünyesinde, o dinin halihazırda kabul gören, yerleşiklik kazanmış veya kurumlaşmış öğreti ve pratiğinden farklılaşan inançlarla ortaya çıkan insanların oluşturduğu grup.

Mezhepler, dinin uygulama alanındaki kırılma noktalarıdırlar. Din görüşü pratik hayatta insanların ihtiyaçlarını karşılayamaz olunca mezhepleşir, tarikatlaşır. Mezhepler, itikadi ''inançla ilgili'' veya fıkhi ''hukuksal'' ayrılıkları da kapsayabilir.

Hz. Peygamber de; ''Benim ümmetim 73 fırkaya ayrılacaktır'', buyurmuştur.

İslam Mezhepleri Nelerdir

İslam Mezhebleri önce 2'ye ayrılır:

Fıkhi mezhebler,

İtikadi mezhebler...

Fıkhi Mezhebler:

4'e ayrılır:

Hanefi mezhebi,

Maliki mezhebi,

Şafii mezhebi,

Hanbeli mezhebi.

Hanefi Mezhebi:

Hanefi mezhebinin kurucusu İmam-ı A'zam Hazretleridir.

İmam-ı A'zam, en büyük imam demektir.

Asıl adı; Nu'man olan İmam-ı A'zam'ın, künyesi Ebu Hanife'dir. Hicretin 80'inci yılında Kufe'de doğmuş, Hicri 150'de Bağdat'ta vefat etmiştir.

Hanefi mezhebi, önce Irak'ta doğmuş, oradan doğuya ve batıya yayılmıştır. Abbasiler devrinde hakimlerin çoğu Hanefi idi. Anadolu ve Balkanlardaki Türkler arasında, Hanefi mezhebi yaygındır.

Maliki Mezhebi

Kurucusu İmam Malik bin Enes Hazretleridir.

Hicri 93 tarihinde Medine'de doğmuş, H.179'da yine Medine'de vefat etmiştir.

Maliki mezhebi, önce Hicaz halkı tarafından benimsenmiş ve hacca gelenler vasıtasıyla Kuzey Afrika'ya ve o zaman Endülüs denen İspanya'ya yayılmıştır.

Şafii Mezhebi

Kurucusu İmam-ı Şafii Hazretleridir.

İmam-ı Şafii'nin asıl ismi, Muhammed'dir.

H.150 tarihinde Gazze'de doğmuş, 204 tarihinde Mısır'da vefat etmiştir.

Haşimoğulları soyundan gelmektedir.

Şafii mezhebi önce Mısır'da yayılmış, sonra kısmen Suriye, Yemen, Irak ve Horasan taraflarına geçmiştir. Bugün Mısır'ın çoğunluğu Şafiidir.

Anadolu'nun güney taraflarında, Suriye ve Irak'ta da Şafii mezhebinde olanlar mevcuttur.

Hanbeli Mezhebi

Kurucusu Ahmed bin Hanbel Hazretleridir.

H.164 tarihinde Bağdat'ta doğmuş, 241 tarihinde yine orada vefat etmiştir.

Hanbeli mezhebi daha çok Necid taraflarında tutulmuştur.

Halen Necid'de Hanbeli mezhebi hakimdir.

***

İtikadi Mezhebler

İtikad hususunda başlıca 3 mezheb vardır:

Ehl-i Sünnet mezhebi

Ehl-i Bid'a mezhebi

Ehl-i Dalalet mezhebi.

Ehl-i Sünnet Mezhebi

Hz. Peygamberin yolundan gidenler, o yoldan hiç sapmayanlar demektir.

Ehl-i Sünnetin dayanağı Kitab ve Sünnettir.

Kitab ve Sünnette ne buyurulmuşsa, Ehl-i Sünnet öyle inanır, öyle hareket ederler.

Ehl-i Sünnet de, Matüridiyye ve Eş'ariyye olmak üzere ikiye ayrılır.

Matüridiyye Mezhebi

Kurucusu Ebu Mansur Muhammed Hazretleri'dir. Semerkand köylerinden Matürid'de doğmuştur.

H.333'te vefat etmiştir.

Genellikle Hanefiler, Matüridi mezhebindedirler.

Eş'ariyye Mezhebi

Kurucusu Ebu'l-Hasan Eş'ari Hazretleridir.

Asıl adı; Ali'dir. H.200 tarihinde Basra'da doğmuş, 324'de Bağdat'da vefat etmiştir.

Malikiler ve Şafiiler, itikadda Eş'ari mezhebini benimsemişlerdir. Hanbeliler, fıkıh gibi itikadda da İmam Ahmed bin Hanbel'e bağlıdırlar.

Ayrı bir itikadi mezhebleri yoktur.

Eş'ari ile Matüridi mezhebleri arasında, bazı küçük görüş ayrılıkları dışında, büyük bir farklılık yoktur. İkisinin de temel görüşleri aynıdır ve Sünnete uygundur.

Ehl-i Bid'a

Hazret-i Peygamberin(s.a.v) getirdiği hükümleri ve Kur'an'ın emirlerini kendi arzularına göre yorumlayan, az veya çok Sünnet yolundan sapan, bid'ata giren kimselerdir.

Bid'at, Hz. Peygamber ve Sahabe devrinde bulunmadığı halde, sonradan ortaya atılan ve dinin esaslarına zıd düşen, her türlü söz, düşünce ve işe denir.

Ehl-i bid'ayı Peygamberimiz şiddetle kınamışlardır:

"Sözlerin en hayırlısı Allah'ın Kitabı; yolların en hayırlısı da Muhammed'in (sav) yoludur. İşlerin en kötüsü sonradan çıkarılanlardır. Ve her sonradan uydurulan şey ''bid'at'' de delalettir, sapıklıktır."

İnançla ilgili olan bid'atlar, itikadi bid'atlardır.

Bunlar, itikadi hususlarda Hz. Peygamberden sağlam bir şekilde nakledilen esaslara zıd düşen inançlardır.

Bid'atı ikiye ayırarak tasnif eden alimler de vardır:

Bid'at-i hasene:

İyi ve güzel bid'at, İslami esaslara zıd düşmeyen,

yeni adet ve fiiller...

Mesela, namazdan sonra tesbih kullanmak gibi.

***

Hz. Muhammed(s.a.v)'in zamanında "mezhep" var mıydı?

Mezhepler ayet ve hadisleri farklı anlamaktan kaynaklanan ekollerdir ve farklı anlayışların en baştan itibaren islam toplumunda bulunması doğaldır.

Ancak farklı anlayışların kurumsallaşması anlamında Hz.Muhammed'in zamanında mezhep yoktur.

Dini meselelerde inananlar Hz. Peygambere geliyor, soruyordu. Hz. Peygamber, hüküm veriyor, muhakeme için gelenlerin davalarını neticeye bağlıyordu. Bazen de soruyu cevaplandırmak için konu hakkında ayet gelmesini bekliyordu.

Eğer ayet açıklamaya muhtaçsa, Hz. Peygamber o ayeti izah ediyordu.

Hz.Peygamber'in sözleri kesin bağlayıcılığa sahipti, bir meselede ne diyorsa, Sahabiler onu yapıyorlardı. Çünkü bununla ilgili Allah'ın emri vardı.

''Peygamber, size ne emretmişse alın, neyi yasaklıyorsa ondan da kaçının…''

Böyle olunca, Hz. Peygamber, hayatta iken farklı mezheplere ihtiyaç yoktu diye düşünenler olsa da, günümüzde mezheplere gerçekten ihtiyaç var mı, yok mu diye farklı alimler tarafınca tartışılıyor. Bu görüşün en önemli gerekçelerinden bir tanesi de, mezheplerin varlığı, İslam aleminde birlik oluşturulmasında en büyük engellerden biri olarak görünmesidir.

Mezhep karşıtı olanlar tarafından Kuran'dan Al-i İmran Suresi 103. ayet gösterilir:

"Hep birlikte Allah'ın ipine, ''Kur'an'a'' sımsıkı sarılın. bölünmeyin...".

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *