AKİLLER TAKSİM'E
Delikanlı on yaşlarında.
Sırtında yaşına göre büyük bir çanta,
Ağır ağır ileride görünen ilkokuluna doğru ilerliyordu.
Bir taraftan da mırıldandığını fark ettim;
"Tayip istifa, Tayip istifa".
Güldüm.
Elleri kalem tutması gereken,
Okulunu düşünmesi gereken bu yavrunun,
Bu kınalı kuzunun
Kafasına bu tür,
Siyaset kokan bir slogan nasıl sokulmuştu?
* * *
Taksim yolunda iki anne.
Laflıyorlar.
Yorgunlukları yüzlerine vurmuş gibi.
Gazeteci olduğumu belirtip soruyorum;
"Taksim'den galiba?"
Cevapları net;
"Tabii ki".
İkinci sorumu yapıştırıyorum;
Niçin gittiniz?
Hanımla düşünmeden net cevaplar verdiler;
"Vatan için,
Bayrak için,
Cumhuriyet için,
Millet için,
Atatürk için,
TÜRKLÜGÜM için,
Biz kadınlar için."
***
Annelerin gidiş sebepleri arasında,
Gezi parkı, ağaç, yeşillik, otel, AVM… Vs. yok.
Belli ki bazı endişeleri var.
Yukarıda saydıkları ile ilgili olarak.
Onlar iyi niyetli.
Peki, kötü niyetli olanlar var mı?
Olmaz mı?
Bir kere Ulu önder Gazi Mustafa Kemal'in hemen yanına asılan
O resimler ne?
Öcalan'ın resmi,
'Deniz Gezmiş'in resmi.
Guevara'nın resmi.
Yanında koca bir Türk bayrağı.
Yakışmış hani(!).
Bitmedi, bayrağımızın yanında,
DHKP-C bayrağı,
Yanında Dev-sol bayrağı,
Yanında PKK bayrağı.
Garip garip sol bayraklar,
Çevirin yoldan iki sade vatandaşı,
Örgütlerin birinin ismini bile bilmez.
Asılında onları aydınlatmanın bir yolu var.
O da AKİL kardeşlerimizi,
Başbakanımızın Taksim'e göndermesi,
Şöyle bir aydınlatırsalar milletimizi(!)iyi olur hani!
Öze gelirsek gönül dostları şu bahar dedikleri,
Yavaş yavaş kış belirtileri veren hareket,
Aslında bir dolum.
Özünde de o iki annenin söylediklerini içeriyor.
AKP Türkiye"yi laik-İslam diye kutuplara ayırmıştır.
Atatürk'e karşı iyi niyet beslemediği kanısı vardır.
İKİ AYYAŞ benzetmesi Başbakanın ağzına yakışmamıştır
Mozaik söylemi ile
İnsanların kafasında,
Ben kimim?
Sorusunu sormaya zorlamıştır.
Alevi kardeşlerimiz kendilerini yalnız hissetmektedirler.
Sünnicilik, mezhepçilik, cemaatçilik çok ön plana çıkmıştır,
PKK'lılardan yaratılan gizli tanıklar,
Bu sayede içeri atılan günahsız olduğu iddia edilen komutanlar,
İnsanların ruhunu yaralamaktadır
Polisin dinlemeleri,
İnsanların özel hayatına girmeler.
PKK ile yapılan gizli pazarlıklar.
İnsanlarımızın sabrını taşırmıştı.
Başbakanın;
"Ben yaptım oldu" türündeki tavırları.
Feryatları hiç kaale almaması.
Yasaklanan 29 Ekimler, 19 Mayıslar, 23 Nisanlar.
Bekli de bu patlama zincirinin son halkası olmuştur.
Sonuçta bu noktaya gelinmiştir
Bu saatten sonra yapılması gereken,
Öncelikle Başkanın herkesin Başbakanı olduğunu hatırlamasıdır,
Ve ırk, din, cumhuriyet, vatan millet bölünmezlik değerlerdi ile fazla oynamamasıdır,
Çünkü bu şimdilik bahar olarak görünüyor.
Yangın büyüdüğündü,
Önce sonbaharı sonra kışı görürüz.
Bu da bence hiç ama hiç iyi olmaz.
