CAMİLERİMİZ...
İslam'ın kutsal mekanları olan Camilerimiz,
İslam da hayati öneme haizdir.
Hz. Muhammed (s.a.v.)'in uygulamalarında kendini göstermektedir.
Kitabımız Kur'an ı kerimde mescitlerin yapılması teşvik edilmiş, buraları kimlerin imar edeceği (9/18), ve ne niyetle yapılması gerektiğinin ifade edildiği gibi (9/107-108), bu kutsal yerlere nasıl gelinmesi gerektiği dahi açıklanmıştır. (7/31).
Hz. Peygamber (s.a.v)'de daha hicretleri esnasında Medine yakınlarında bulanan Kuba köyünde kısa bir süre kalmış, bu esnada Kuba mescidi adıyla bilinen Mescid'ini inşa ettirmiş ve kendisi de bizzat yapımında çalışmıştır.
Medine'ye teşriflerinde ise, yine her şeyden önce Mescidi nebevinin inşasına başlanmıştır.
Bu itibarla İslam da ilk kurumlaşma Camiyle başlamıştır. Cami; o günkü Müslümanlar için sadece bir ibadet mahalli değil aynı zamanda bazı adli davaların görüldüğü, savaş kararlarının alındığı, başka kabile ve devlet temsilcilerinin kabul edildiği, eğitim ve öğretimin yapıldığı,
çeşitli sosyal faaliyetlerin icra edildiği yerler olarak, adeta Müslüman toplumun kalbi olmuştur.
İslam topraklarının genişlemesi, Müslüman nüfusun artması sonucu aynı oranda problemlerin de çoğalması ve çeşitlenmesi, bazı alanlarda uzmanlaşma gereksinimini ortaya çıkarmış ve camilerde icra edilen bu hizmetler yerini daha hususi alanlara bırakmıştır.
Müslümanlar için cami yine de merkezi önemini korumuş ve cami yapımına gereken önem verilmiştir. Sonraki Müslümanlar da bu geleneği sürdürmüşler ve fethettikleri yerlerde hemen cami inşasına başlanmış ve Cami merkezli bir hayat dizayn edilmiştir.
Yüce TÜRK Milletinin şanlı tarihi de bunun örnekleriyle doludur. Kendine has mimari yapısıyla ortaya koyduğu bu şaheserler asırlardır ayakta kalmayı başarabilmiş ve bir zamanlar yaşadığımız coğrafyalarda mührümüz olmuştur.
Bu eserler bizleri, adeta zamanı durdurup tarihin içine çekmekte ve bize altın yıllarımızı yeniden hatırlatmakta ve bir aidiyet duygusu ve tarih bilinci kazandırmaktadır.
Ayet-i kerimelerden de anlaşılacağı üzere, İslam'da camilerin önemli bir yeri vardır. Allah'ın evi kabul edilen camiler, İslam'ın alameti sayılmıştır.
Camiler, bulunduğu yerin halkının Müslüman olduğunu gösterir.
Sevgili Peygamberimiz, yeryüzünde Allah'a en sevimli yerlerin camiler olduğunu bildirmiştir. Camilere gelişigüzel değil, en güzel elbiseler giyilerek girilmelidir.
Camilerimizi kirletecek, havasını bozacak ve cemaati rahatsız edecek davranışlardan sakınılmalı!
Allah, caminin önemini Kur'an'da şöyle bildiriyor: ''Allah'ın mescitlerini, ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazlarını dosdoğru kılan, zekatlarını veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte, doğru yola erenlerden olmaları umulanlar bunlardır.''
Sevgili Peygamberimiz; ''Kim Allah rızası için bir mescit yaptırırsa, Allah da bunun karşılığında ona cennette bir köşk ihsan eder, '' buyurmuştur!
Mescitler, aynı zamanda insanlara helal ve haramın, güzel ahlakın, doğruluk ve dürüstlüğün öğretildiği, sevgi saygı ve kardeşlik ruhunun işlendiği mukaddes mekanlardır.
Şehitlik ve gazilik mertebesinin yüceliği, vatan savunmasının önemi, iffet ve namusu korumanın onuru gibi birçok dini ve milli şuurun insanlarımıza verildiği ilim ve irfan yuvalarıdır.
Camiler, bulundukları yörenin sosyal hizmet ve ilişkilerinde, devamlı ışıldayan ve çevresini aydınlatan birer kandil gibidirler. Camiler, insanların birbirini sevmelerine de vesile olur.
Camiler mü'minlerin ortak kalbi olduğunu, oralarda hayat varsa, mü'minlerede de hayat olacağını bilmeliyiz.
Hz. Peygamber, (sav)'in Hadis-i şerifinde;
''Bir kişi, Allah'ın farzlarından birini eda etmek üzere evinde güzelce temizlenir ve camiye giderse, onun attığı adımlardan biri günahlarının silinmesine, diğeri de onun derecesinin yükselmesine vesile olur''
''Cenab-ı Allah, sabah ve akşam camiye giden kimsenin, her gidiş ve gelişine cennette bir yer hazırlar''.
