06 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

KABAK TADI

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Bu iş artık kabak tadı vermeye başladı.

Herkesin aklını başına alması gerek.

Vurmakla kırmakla,

Suyla, molotofla,

Bir yerlere varılmayacağı gibi,

Dünyanın merkezinde ben varım edasıyla,

Birilerinin hala ortada tafra satması da bir fayda getirmez.

Olan hepimize olur,

Ve bedelini,

Hem ekonomik olarak,

Hem siyasi olarak,

Hem de ülke bütünlüğü olarak biz öderiz.

Öncelikle Başbakan.

Bence biraz serinkanlı,

Ve de hoşgörülü olmalı.

Ve kesinlikle,

Şu mozaik,

Yüzde elli edebiyatından vazgeçmeli.

Bu söylemler yüzünden,

Ülke iki eşit parçaya bölünmüş gibi.

Benim Çalık'ım,

Benim dini bütün vatandaşım,

Benim türbanlı kardeşim,

Benim dindarım.

Benim cami imamım,

Benim valim,

Benim emniyet müdürüm,

Başbakanın söylemleri hep bu yönde olursa,

İşe girerken bile ailenin "DİNDAR" siciline,

Kapalılık durumuna bakılırsa,

Geleceğimiz nokta da bu olur,

Doğal olarak.

Seçimle gelmiş bir başbakan,

Demokrasinin özelliği gereği,

Kendisine oy veren de vermeyen de,

Herkesin başbakanıdır.

Ve öyle davranmak zorundadır.

Ortamı şöyle bir irdelersek,

Durum böyle mi?

Maalesef değil.

Çıkarılan kanunlar,

Hükümetin yaptığı icraatlar.

İçki kanunu,

Türk'lüğün ayaklar altına alınması,

Ayyaş muhabbetleri,

TC'nin kamu kurumlarından çıkarılmaya çalışılması.

Bayramların yasaklanması,

Söylemler de belli bir kesimin ön plana çıkarılması,

Mezhepçilik olayının hortlaması,

Karşı tarafta başbakana oy vermeyen,

Onun gibi düşünmeyen insanları ötekileştirdi.

Bu insanlar gidişatı beğenmemektedir.

Ülkenin bir İRAN rejimine doğru gittiğine inanmaktadırlar.

Bu yüzden Başbakanı,

Kendilerinin BAŞBAKANI olarak görmemekte,

Onu benimseyememektedirler.

Peki, bunun yolu sokak çatışmaları ile

Hükümeti devirmek mi?

Asla…

Bence olmaması gereken şey bu.

Farz edin ki hükümeti sokak çatışmaları ile devirdin.

Yeni bir hükümet kurdun,

Bu defa da karşı taraf aynı çatışmaları başlatırsa,

Ne olacak?

Demokrasi uzlaşma rejimidir.

Siyasi partiler,

Hükümetleri sokak çatışmaları ile yıkma projelerinin arkasında olacağına,

Projeler üretip,

Halka inerek,

Kendilerinin ülkeyi daha iyi yöneteceğinin mesajlarını vermeleri önemlidir.

Yani olayı SANDIKTA bitirmek demokrasinin ana hattıdır.

Ancak oy alıp ta iktidara gelen HER partinin bilmesi gereken şeyler de vardır.

Partiler iktidara ülkeyi yönetmek üzere gelir.

Rejimi değiştirmek üzere değil.

Türkiye Cumhuriyeti insanlarını büyük bir bölümü,

AKP'nin kendi kafasında ki bir rejimi dayatmak üzerde iktidarda bulunduğuna inanıyor.

Tepkilerin ana içeriği burada.

Laik kalacağız sloganları,

Mustafa Kemal'in askerleriyiz bağırışları,

Bu tepkilere karşı üretilen söylemlerdir.

Kötü olan bölgesinde bir vaha olarak ışıldayan,

Geleceği çok parlak olan Türkiye'mizin,

Bu tür kısır ve de beyinsizce tabir edilecek döngülere teslim edilmesi.

İnşallah aklıselim galip gelir,

Başbakan şu "Ben her şeyi yaparım" muhabbetinden vazgeçer.

Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan herkesin başbakanıyım gerçeğini hatırlar.

Geziciler de bir iç karışıklığın ülkeye bedelini idrak eder.

Ve biz de çağdaş, medeniyeti hedefleyen, insanın daha iyi yaşam şartlarında özgürlükler içinde yaşadığı bir Türkiye Cumhuriyetine kavuşuruz.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *