İSLAMDA VASİYET...
Vasiyyet; emretmek, bir işi birisine ısmarlamak,
bir malı ölümden sonra bağışlama anlamında bir fıkıh terimi.
Vasiyetin Meşruiyeti
Vasiyet, İslam'ın meşru kabul ettiği akitlerdendir. Tarihi açıdan bakıldığında vasiyetin İslam'dan önce de var olduğu görülmektedir.
Mesela Romalılarda aile reisi malında vasiyet yoluyla ve hiç bir kayda tabi olmadan dilediği gibi tasarrufta bulunuyordu.
Hatta bazan malının tamamım yabancılara vasiyet edip, kendi varislerini mirastan mahrum bırakabiliyordu. Daha sonra bir takım değişiklikler yapılarak, babanın malının en az dörtte birini çocuklarına bırakması zorunlu hale getirildi.
Cahiliye Araplarında da vasiyet sınırsız bir şekilde vardı. Araplar, kendi akrabalarını muhtaç bırakmak pahasına büyüklük taslamak için, mallarının tamamını yabancılara vasiyet ediyorlar ve bununla övünüyorlardı (Zuhayli).
Vasiyet; tüm İslam müctehidlerine göre meşrudur. Meşruiyeti, Kitap, Sünnet ve İcma ile sabittir; Bakara suresinin 180. ayetinde; "Birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir hayır bırakacaksa anaya, babaya, yakınlara uygun bir biçimde vasiyet etmek, Allah'tan korkanlar üzere bir borçtur'';
240. ayetinde de; "İçinizden ölüp de dul eşler bırakanlara gelince, onlar eşlerinin evlerinden çıkarılmadan bir yıla kadar bıraktıkları terikeden faydalanmaları hususunda vasiyet etsinler.
Eğer o kadınlar kendiliklerinden çıkıp giderlerse, iyilikle kendileri hakkında yaptıklarından size bir günah yoktur.
Allah azizdir hakimdir"buyurulmaktadır.
Nisa suresinin 11 ve 12. ayetlerinde de ölenin bazı yakınlarının mirastaki hisseleri belirtilirken, bu hisselerin borçlar ödendikten ve vasiyetler tenfiz edildikten sonra hak sahiplerine ödeneceği beyan edilmektedir.
Hz. Peygamber'in hadislerinde de vasiyet teşvik edilmiştir. Mesela İbn Ömer'den rivayet edilen bir hadiste; "Bir Müslümanın vasiyet etmek istediği bir şey olup da, vasiyeti yastığının altında yazılı olmadan iki gece geçirmesi doğru değildir" buyurmaktadır. (Buhari).
Hz. Peygamber bir başka hadisinde de;
"Allah size, amellerinize ziyade olarak ölümünüz esnasında mallarınızın üçte birini tasadduk etti ''vasiyet etme yetkisi verdi'' buyurmuştur.
(İbn Mace).
Bu ayet ve hadislerin delaleti doğrultusunda İslam alimlerinin tümü vasiyetin meşruluğunda ittifak etmişlerdir.
Vasiyetler dinş açıdan beş grupta toplanırlar:
Vacip vasiyetler
Bir Müslümanın hayatında iken ödemesi gereken ama ödeyemediği borçlarını veya başkasına ait hakları -bu borçlar Allah hakkına taalluk edebileceği gibi kul hakkı da olabilir ödenmesi veya sahiplerine verilmesi için vasiyet etmesi vaciptir. Elinde birisine ait emanet mal bulunan, birisine borcu olup, borcun varlığına dair şiir vesika bulunmayan kişinin bu emanetlerin sahiplerine verilmesini, borçların ödenmesini vasiyet etmesi gerekir. Aynı şekilde, hac, zekat, oruç gibi ibadetler kendisine farz olduğu halde eda edemeyenler, üzerinde keffaret borcu olanlar hac ve zekatın edasını, orucun fidyesinin verilmesini, kefaretlerin ödenmesini vasiyet etmek zorundadırlar. (İbn Kudame).
Müstehap vasiyetler
Hali vakti yerinde olan kişinin, varis olmayan akrabalarına, yoksullara ve hayır kurumlarına vasiyette bulunması müstehaptır.
Mübah vasiyetler
Akrabalardan veya yabancılardan zengin olanlar için vasiyette bulunmak mübahtır.
Mekruh vasiyetler
Fakir varisi olanların, mallarını vasiyet etmeleri ittifakla mekruhtur. Ayrıca Hanefilere göre, kim olursa olsun fisku fücur ehline vasiyette bulunmak da tahrimen mekruhtur.
Haram olan vasiyetler
Haram bir işin yapılması için vasiyette bulunulması ittifakla haramdır. Mesela, bir Müslümanın kilise yapılması, şarap fabrikası inşası gibi haram olan bir şeyi vasiyet etmesi haramdır. Bu tür vasiyetlere uyulmaz. Ayrıca meşru cihetlere bile olsa malın üçte birinden fazlasının vasiyet edilmesi de caiz değildir. Şayet vasiyet edilmişse, varislerin, malın üçte birisinden fazla olan kısmında bu vasiyete uymaları mecbur değildir. Ancak, isterlerse uyabilirler. Hambelilerdeki sahih görüşe göre bu tür bir vasiyet mekruhtur (İbn Kudame).
Vasiyetin Rüknü
Ebu Hanife, Ebu Yusuf ve Muhammed'e göre vasiyetin rüknü; hibe, alım satım, icare vs. akitlerde olduğu gibi, icap ve kabuldür.
Yani, musi vasiyette bulunacak, musa leh de kabul edecektir.
İmam Züfer'e göre ise; vasiyetin rüknü sadece icaptır. (Haskefı).
Vasiyetin Şartları
Vasiyetin sahih olması için, muside, musa lehte ve musa bihte bulunması gereken bir takım şartlar vardır;
Muside bulunması gereken şartlar
Vasiyette bulunan şahıs, teberrua ehil olmalıdır.
Buna göre, musi, akıl, baliğ ve hür olmalıdır.
Sarhoşun vasiyeti Şafiilerin dışındaki ulemaya göre mutlak olarak geçerli değildir.
Kafirin vasiyeti ittifakla caizdir. (Merğınani).
Bir kimsenin kendisine ait olmayan bir malı vasiyet etmesi caiz değildir.
Bu görüş, Hanefi ve Hanbelilere göredir.
Şafii ve Malikilere göre katile vasiyet yapılabilir.
Kumar salonu yapılması, şarap fabrikası inşası gibi haram bir cihet için yapılmış olan vasiyetler ittifakla geçersizdir.
Vasiyetin Hukuki Hükümleri
Vasiyet, bütün alimlere göre bağlayıcı olmayan
bir akittir. Çünkü bir teberrudur. Vasiyette bulunan vasiyete karşılık bir şey almamaktadır. Dolayısıyle, ister sağlıklı halinde, ister hastalık halinde vasiyet etmiş olsun, istediği zaman vasiyetinin tamamından veya bir kısmından dönebilir (İbn Kudame).
Şartlarını haiz olan bir vasiyet sahihtir.
