14 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

İslamda İlk Fitne ve Savaşlar...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Ahmet Cevdet Paşa diyor ki;

Ashab-ı kirama düşman olmak fitnesini ilk ortaya çıkaran, ''Abdullah bin Sebe'' ismindeki, Yemenli bir Yahudidir.

Bu Yahudi, Müslüman görünerek, önce Basra'ya geldi.

''İsa tekrar dünyaya gelecek de, Muhammed gelmez mi? O da gelecek, Ali ile birlikte dünyayı küfürden kurtaracak. Hilafet Ali'nin hakkı idi.

Üç Halife, Onun hakkını elinden zorla aldı'' diyerek, insanları birbirine düşürmek istedi.

Basra'dan kovuldu. Kufe'ye gelerek, halkı kışkırtmaya başladı. Kufedende kovuldu. Şam'a geldi. Şam'da da yüz bulamayınca Mısır'a kaçtı.

Mısır'da, kendisini; ''Ehl-i beyt aşığı olarak tanıtarak, Halid bin Mülcim, Sudan bin Hamran, Gafıki bin Harp ve Kinane bin Bişr gibi soysuz, azılı arabozucuları etrafına topladı.''

''Ali'ye uymayanlara düşman olmak lazım'' ve kendisine inananlara da, ''Peygamberden sonra,

en üstün Ali'dir'' diyordu.

Sözlerine inandırmak için, ayetlere kasıtlı manalar veriyor, hadis uyduruyordu.

Peygamber kendinden sonra Ali'nin halife olmasını emretti.

Ashab, Peygamberi dinlemedi, dünya çıkarları için, dinlerini terk ettiler, diyordu.

Bu sırları herkese açmayın, diye de tembih ediyordu. ''Ben şan ve şöhreti sevmem.

Tek maksadım, size doğru yolu bildirmektir'' diyordu.

Böylece Hazret-i Osman'ın şehit edilmesine sebep oldu. Sonra, Hazret-i Ali'nin askerleri arasına,

üç Halifenin düşmanlığını yaydı.

Buna inananlara; ''Sebeiyye denir.''

Hazret-i Ali, bu dedikoduları haber alınca, üç Halifeye dil uzatanları ağır suçladı.

İbni Sebe, Hazret-i Ali'nin kerametlerini ileri sürerek, ''Bu insan gücünün üstündeki işleri, Onun ilah olduğunu gösteriyor'' diyordu.

Hazret-i Ali, bu sözleri de haber alınca, İbni Sebe ve ona inanan hurufileri ateşte yakacağını bildirdi. Bunları Medayin şehrine sürdü.

Fakat, orada da rahat durmadı. Adamlarını Irak ve Azerbaycan'a göndererek, sahabe düşmanlığını yaydı.

Hazret-i Ali, Şamlılarla savaştığından, bunlarla uğraşmaya vakit bulamadı.(Kısas-ı Enbiya)

Şah Veliyyullah Dehlevi hazretleri de diyor ki;

''Kurnaz Yahudi İbni Sebe, Müslüman görünerek, Mısırlıları aldattı.

Hazret-i Osman'ın şehit edilmesine sebep oldu.'' Büyük bir fitne çıkardı.

Bu yüzden, milyonlarca müslüman kanı aktı. Sebecilik, 8. asırda Hurufilik ismini aldı.

Hurufiler, üç halifeye olmadık iftiralar ettiler.

Halbuki üç Halife, Hazret-i Ali'yi baş üstünde taşıdılar.

Onun mübarek kalbini incitecek bir şey yapmadılar. Birkaç zalimin, imam-ı Hasan'ın cenazesine yaptığı saygısızlığı bahane ederek, Müslümanlara saldırıyorlar.

Yahudi dönmeleri, ''Müslümanları parçalamak, milleti birbirine düşman etmek için, tarihi olayları şişirerek, ortaya atıyorlar, örtülmesi lazım olan acıklı olayları anlatarak, kardeşi kardeşe kırdırmak istiyorlar.''

Ashab-ı kiram, İslamiyet'i yaymak ve Resulullaha hizmet etmek için, insan gücünün üstünde çalışmışlar, din uğrunda gecelerini, gündüzlerine katmışlardır.

Mallarını Allah'ü Te'ala yolunda feda ettiler. Akrabalarını, ailelerini, çocuklarını, vatanlarını, evlerini, tarlalarını, ağaçlarını Resulullahın sevgisi yolunda terk ettiler. Onun mübarek vücudunu kendi vücutlarına ve Onun sevgisini, mallarının ve evlatlarının sevgisine tercih ve takdim ettiler.

''Başkaları dağ kadar altın sadaka verse, onların bir avuç arpa sadakası sevabına, hatta yarısına yetişemez.'' Allah'ü Te'ala, onları överek;

''Onlardan razıyım'' buyurdu.

İbni Hacer-i Mekki hazretleri diyor ki;

Müslümanın birinci vazifesi, Ashab-ı kiramın sevgisini, Ehl-i beytin sevgisi ile cem etmektir.

Ehl-i beyti, Resulullahın evladı oldukları için sevdiğimiz gibi, diğerlerini de, Onun Ashabı oldukları için sevmeliyiz!

Çünkü, Ashab-ı kiramın nail oldukları şeref pek yüksektir.

Kendilerinden bir hata çıksa da Cenab-ı Hak hepsini af ile müjdelemiş ve; ''Allah, hepsinden razıdır'' buyurmuştur.

Sahabe-i kiramdan birini kötülemek, bu ayeti inkar olur. (Savaik-ul-muhrika)

Ashabın istisnasız hepsi Cennetliktir

Kur'an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde Cennet ile müjdelenen ashab-ı kiramdan herhangi birine kafir demek, küfre sebep olur.

Hazret-i Osman şehid olunca, bütün müslümanlar, Hazret-i Ali'yi halife yaptılar. Halife hazretleri, önce ortalığı yatıştırmaya başladı. Sahabe-i kiramdan birçoğu ise, bilhassa aşere-i mübeşşereden, yani Cennet ile müjdelenen on kişiden biri olan ve yedinci dedesinde Peygamber efendimiz ile akraba olan ve İslamiyet'in ilk zamanında imana gelip, kafirlerden çok cefa çeken ve İstanbul'da medfun bulunan Halid ibni Zeyd eba Eyyub-el ensari ile ahiret kardeşi olan Talha ve yine aşere-i mübeşşereden Zübeyr ve Peygamberimizin ölünceye kadar sevgilisi olan ve Kur'an-ı kerimde, Allah'ü Te'ala tarafından methedilmek saadetiyle şereflenen Hazret-i Aişe validemiz, Hazret-i Osman'ın katillerinin hemen yakalanarak kısas yapılmasını Halifeden istediler. Halifede; Ortalık karışık olduğundan, bu işe başlarsam, fitnenin artmasına ve belki ikinci bir facianın çıkmasına sebep olur.

Resulullahın; ''Talha ve Zübeyr Cennette benim komşularımdır'' buyurduğunu, Hazret-i Ali söylüyor. Peygamber efendimiz; ''Her Peygamberin havarisi vardır. Benim havarim Zübeyr'dir'' buyurmuştur.

İmam-ı Müslim'in üstadlarından Ebu Züratirrazi, kitabında diyor ki;

''Ashab-ı kiramı aşağılayan, onlara dil uzatan, zındıktır.''

Mirat-i kainatın 327. sayfasında buyuruyor ki;

Ashab-ı kiramın hepsini büyük bilmek, hepsine hüsnü zan etmek, hepsinin salih ve adil olduğuna inanmak, hiçbirine dil uzatmamak, düşmanlık etmemek ve bir kısmını sevdiği için, ötekileri fena bilmemek kati deliller ile bütün müslümanlara vaciptir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *