31 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
3°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Münafıkların Özellikleri

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Münafıkların en önemli özelliklerinden biri, müslümanlar arasında "fitne" çıkarmaya çalışmalarıdır.

Fitne; müslümanların birliğini, Allah'a, Peygamber (s.a.v)'e Kuran'a olan sadakatlerini bozmaya yönelik her türlü saptırıcı konuşma ve tavrı ifade ederler. Münafıklar, kendileri sapkın bir yolda oldukları için müslümanlarıda saptırmak isterler. Bunu yapabilmek içinse, özellikle zorluk ve sıkıntı gibi görünen ortamları fırsat bilirler.

Bu hedeflerine hiçbir zaman ulaşamazlar. Münafıklar, Müslüman kimliği altında kendini sezdirmeden adeta şeytana hizmet vermektedir.

Nasıl ki şeytanın asıl amacı iman edenleri saptırarak, kendi peşinden sürüklemekse, münafık da aynı düşünceyle Müslümanların arasında fitne yayarak, onların haktan yüz çevirmeleri için çalışır.

Münafıklar; kalplerindeki hastalığı konuşmalarında da gizleyemezler ve olayları olumsuz, kaderi unutmuş, adeta "felaket habercisi" üslubuyla anlatırlar.

Bu üsluplarıyla çevrelerindeki samimi Müslümanları da vesveseye sürüklemeye çalışırlar. Allah müminleri bu tehlikeye karşı uyarmış ve vesveseci insanların şerrinden Kuran'da şöyle söz etmiştir:

De ki; ''İnsanların Rabbine sığınırım. İnsanların malikine, insanların gerçek ilahına; sinsice, kalplere vesvese ve şüphe düşürüp duran vesvesecinin şerrinden. Ki, o, insanların göğüslerine vesvese verir içlerine kuşku, kuruntu fısıldar; gerek cinlerden, gerekse insanlardan olan her hannas'tan Allah'a sığınırım. (Nas Suresi, 1-6)

Münafıklar sinsi karakterlerini zorluk anlarında gösterirler. Diğer münafıklarla gizli faaliyetler yapar, takva gördükleri kişileri doğru yoldan uzaklaştırmaya yönelik sistemli bir mücadele verirler.

Bunun için inkar edenlerle işbirliği yapmaktan bile çekinmezler.

Münafıklar tüm eylemlerinin, konuşma ve davranışlarının kaderde tek tek belirlenmiş olduğunu, Allah'ın tüm yaptıklarına şahit olduğunu unutmuşlardır. Rabbimiz; "Allah kafirlere mü'minlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez." (Nisa; 141) ayetiyle, münafıkların çabasının boşa çıkacağına dikkat çekmektedir.

Bir başka ayette ise;

''Kim Allah'ı, Resulü'nü ve iman edenleri dost ''veli'' edinirse, hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah'ın taraftarlarıdır.'' (Maide; 56)

Hz. Peygamber (sav) dönemindeki münafıkların da, Peygamberimiz ve yanındaki mü'minler güçlü olduğu sürece fitne çıkarmamış olmaları dikkat çekicidir.

İşte orada, iman edenler, sınanmış ve şiddetli bir sarsıntıyla sarsıntıya uğratılmışlardı. Hani, münafık olanlar ve kalplerinde hastalık bulunanlar;

Allah ve Resulü, bize boş bir aldanıştan başka bir şey vadetmedi, diyorlardı. (Ahzab;11-12)

Münafıkların, bozgunculuk çıkarma çabaları çeşitli zamanlarda olabilir.

Kuran'da Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) döneminde yaşamış olan münafıkların bu yöndeki tavırlarına dikkat çekilen bir ayet;

''Allah'ın elçisine muhalif olarak savaştan geri kalanlar oturup kalmalarına sevindiler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad etmeyi çirkin görerek; "Bu sıcakta savaşa çıkmayın" dediler. De ki;

"Cehennem ateşinin sıcaklığı daha şiddetlidir."

keşke anlasalardı. (Tevbe;81)

Münafıklar, zorluk ve sıkıntı anlarında, müslümanları terk etmeye ve kendi çıkarlarını kurtarmaya çalışırlar. Bunu da her zamanki ikiyüzlülüklerini sürdürerek, kendilerini haklı göstermeye çalışarak yaparlar.

"Biz çıkarlarımız zedelenir diye korkuyoruz, Allah'a tevekkül edemiyoruz" demezler.

Bunun yerine bazı akılsız bahaneler öne sürerler. Kuran'da, Efendimiz döneminde yaşamış olan münafıkların öne sürdükleri bahanelerin bazıları şöyle haber verilir;

''İki topluluğun karşı karşıya geldiği gün, size isabet eden ancak Allah'ın izniyle idi.

Bu, Allah'ın müminleri ayırdetmesi; Münafıklık yapanları da belirtmesi içindi. Onlara;

"Gelin, Allah'ın yolunda savaşın ya da savunma yapın" denildiğinde, "Biz savaşmayı bilseydik elbette sizi izlerdik" dediler.

O gün onlar, imandan çok küfre daha yakındılar. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı.

Allah, onların gizli tuttuklarını daha iyi bilir.''

(Al-i İmran; 166-167)

Bedevilerden savaştan geride bırakılanlar, sana diyecekler ki; "Bizi mallarımız ve ailelerimiz meşgul etti. Bundan dolayı bizim için mağfiret dile."

Onlar, kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki; "Şimdi Allah, size bir zarar isteyecek ya da bir yarar dileyecek olsa, sizin için Allah'a karşı kim herhangi bir şeyle güç yetirebilir? Hayır, Allah yaptıklarınızı haber alandır." (Fetih Suresi, 11)

''... kalbindekine rağmen Allah'ı şahid getirir; oysa o azılı bir düşmandır.'' (Bakara; 204)

Münafıklar tarih boyunca hep aynı yalanlarla ortaya çıkmışlar aynı şekidede devam etmişler ama hiç bir menfeaat elde edememişlerdir..

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *