Resulullah Efendimizin Mirası...
Bir gün Ebu Hureyre, sokakta eğlenen insanlara şöyle seslendi:
''Burada böyle boşu boşuna ne duruyorsunuz? Mescide koşun, orada Rasul'i Ekrem'in mirası bölünüyor. Siz de hakkınızı alın.''
Oradakiler hemen mescide koştular ve böyle bir mal taksiminin olmadığını görerek geri döndüler.
Ebu Hureyre'yi bulup böyle bir taksimatın olmadığını söylediler.
Ebu Hureyre sordu:
''Ya ne gördünüz, orada ne yapılıyordu?
Kimisi Kur'an okuyor, kimisi zikrediyor.''
Ebu Hureyre dedi ki;
''İşte Rasul -i Ekrem'in mirası bunlardır.
Kur'an -ı Kerim ve zikir.''
Hz. Ömer, demiştir ki;
''İnsanlardan söz ederek, nefislerinizi oyalamayın.
Bu sizin için bir musibettir. Allah'ın zikrine sarılın.''
İbn -i Mesud ise, zikri ve zikir arkadaşlığını şöyle teşvik etmiştir;
''Allah'ı çokça zikredin. Allah'ı anma konusunda yardımcı olacak kimselerden gayrısının arkadaşlığını, dostluğunu kaybetmeniz sizin için zarar değildir.''
Habib bin Ubeydullah, Ebu'd-Derda ile birlikteydi. Birisi gelerek, Ebu'd-Derda'ya şöyle dedi:
''Hadi bana öğüt ver!''
Ebu'd-Derda dedi ki;
''Sevinçli , huzurlu anlarında Allah'ı zikret ki, O da seni sıkıntıya düştüğünde ansın.''
Efendimiz, (s.a.v.) bir gün dolaşırken ashaptan birkaç kişiye rastladı ve onlara şöyle dedi;
''Cennet bahçelerine rastladığınızda orada oturun, oradaki nimetlerden faydalanın.''
Dediler ki;
Ya Rasulallah, cennet bahçeleri nedir?
Rasulullah s.a.v.;
''Zikir halkaları cennet bahçeleridir. Allah'ın meleklerden oluşan birlikleri vardır.
Onlar yeryüzündeki zikir meclislerine konar, oralarda otururlar.
O halde meleklerle donatılmış bu cennet bahçelerine siz de dahil olun.''
Yine ashaptan bir topluluğa hitaben Rasulullah (s.a.v.) şöyle dedi:
''Allah, kıyamet günü birtakım insanları yüzleri nurlu olarak, inciden minberler üzerinde diriltecek, halk onlara imrenecek. Halbuki bu kimseler ne peygamber ne de şehittirler.''
Ashaptan birisi sordu:
Ya Rasulallah, peki onların özellikleri nedir? Vasıflarını söyle ki, kendilerini tanıyalım.
Rasulullah (s.a.v.) buyurdu:
''Onlar değişik kabilelerden, muhtelif beldelerden oldukları halde birbirlerini Allah için seven ve Allah'ı anmak üzere bir araya gelen kimselerdir.''
Rasulullah (s.a.v.) Ebu Salih ile bulundukları bir gün buyurdular;
''Yeryüzünde seyahat eden bazı melekler vardır. Bunlar zikir meclislerine uğradıklarında diğer arkadaşlarını çağırır. Gelin, aradığınız buradadır, der ve zikredenleri göklere kadar kuşatır, tavaf ederler.
Allah, Kullarımı nasıl gördünüz diye sorar. Melekler; Onları seni zikreder, seni tesbih ederken gördük, derler. Allah; Şahit olun, ben onları mağfiret ettim, der.
Melekler; Fakat onların arasında zikir için değil de başka bir ihtiyacından dolayı bulunan birisi var, derler. Allah, Onlar öyle insanlardır ve öyle topluluktur ki, onlarla birlikte olanlar da fena insanlar değildir.
O insanları da zikir meclisinin hatırına affettim buyurur.''
***
Hz. Aişe'ye; Rasul-i Ekrem'den bize bir şeyler anlat, dediklerinde, Aişe; şunları söyledi:
''O, namazdan önce misvak kullanılarak kılınan namazı, misvak kullanılmadan kılınan namazdan yetmiş kat üstün tutardı.''
''Başkalarının duymadığı sessiz zikir, sesli zikirden yetmiş kat üstündür'' buyurur bunu şöyle anlatırlardı;
''Kıyamet günü Allah, mahlukatı hesaba çekmek üzere bir araya topladığında, Hafaza Melekleri kulun yaptıklarından yazdıkları şeyleri getirirler.
Allah onlara; ''Bakın bakalım o kimsenin başka bir hayrı kalmış mı?'' diye sorar.
Melekler; ''Ey Rabbimiz, bizim bildiklerimizden ve zaptettiklerimizden hiçbir şey bırakmadık, hepsini sayıp yazdık, getirdik'' derler.
Bunun üzerine Cenab-ı Hak sorguya çekilen kuluna şöyle der;
''Benim katımda senin için saklı bir şey var.
Sen onu bilmezsin, meleklerim de bilmezler.
Ben seni onunla mükafatlandıracağım . O amel senin gizli zikrindir''
Kur'an-ı Kerim'de; ''Onlar ayakta iken, otururken ve yanları üstüne yatarken Allah'ı zikreder.''
(Ali İmran; 191)
ve:
''Ey iman edenler! Allah'ı çokça zikredin ve onu sabah akşam tesbih edin.'' (Ahzap; 41-42 ) buyuruldu .
İbn -i Mesud, anlatıyor;
''Allah Rasulü, akşama erişince; ''Bizler akşama eriştik, Mülk O'nundur, hamd O'na mahsustur.
O her şeye gücü yetendir. Rabbim! Bu gecede ve bu geceden sonraki gecelerde vuku bulacak hadiselerin en hayırlısını senden niyaz ederim.
Bu gecede ve bundan sonraki gecelerde vuku bulacak hadiselerin şerrinden de sana sığınırım.'' derdi.
Hülasa; yakında kavuşacağımız mübarek ramazan ayında gafil olmayalım. Hiç değilse senede bir ay bile, o oruçlu ağızlarla halisane yapacağımız zikirlerimizle Allah'ın esenliği üzerimize güneş gibi doğacaktır.
