BÜTÜN YOLLAR TAKSİM'E ÇIKAR
Taksim; ülkenin merkezi haline geldi.
Dünya, Taksim'i cehennemi andıran müdahale ve polisin orantısız güç gösterilerini yansıtan fotoğraflar ile tanıdı.
Bugün; olaylar biraz yatışsa de devam ediyor.
Ancak; barut ıslansa da fitili en küçük kıvılcımda ateş alacak gibi.
Gerginlik sürüyor.
Eylemleri, içimize sinmeyen şiddet ve mizahi gösteriler ile takip ettik.
Dünü düşündüğümde aklıma unutamadığım kareler geliyor.
Sırtında ağır çantası ile okula giden çocuk, ülkede bir takım dengelerin değiştiğinin göstergesiydi.
Çocuk, dalgın.
Gözleri kalabalığa odaklanmış yürüyordu.
"Hükümet istifa, Tayip istifa" diye mırıldanırken, birileri söylediklerini duyar da mahcup olur diye, sesini fazla yükseltmiyordu.
Derslerine odaklanması gereken 10 yaşlarındaki bir çocuğun, dudaklarına " İSTİFA " sloganının yerleşmesi, siyasetin geldiği noktayı gösteriyordu.
****
Gümüşsuyu'ndan Taksim'e çıkıyorum.
Orta yaşlı iki kadın laflayarak yürüyor.
Arada bir durup soluklanırken, seslerini yükselterek tartışıyorlar.
Yanlarına yaklaşıp, kulak kabartıyorum.
Tartıştıkları konu; polisin aşırı şiddet uygulaması.
Onlara başka kadınlar katılıyor.
Tartışma hararetleniyor.
Aralarına karışıp; başörtülü olana soruyorum:
-Taksim'e neden gidiyorsunuz?
Sorum, garip geliyor.
Hoş, sohbete böylesi bir soru ile başladığım için rahatsız oluyorum.
-Neden olacak; çocuklarımıza kalkan olmaya; diye sert bir cevap alıyorum.
Diğerleri lafa karışıyor.
-Bu vatan hepimizin. Bugün de gideceğiz, yarın da gideceğiz. Ne zaman ki çocuklarımız gitmekten vazgeçer, biz de gitmeyiz.
Diyalog ilginç bir hal alıyor.
-Çocuklarınızın başına bir şey gelmesinden korkmuyor musunuz? Diye sorduğumda hep birlikte cevap veriyorlar.
-İlk gün korktuk.
-İkinci gün korktuk.
- Üçüncü gün alıştık.
_Bugün yanlarındayız.
_Artık korkmuyoruz.
Çocuklarımız sayesinde korkumuzu yendik.
Gencecik fidanlar, gaz, cop, su fırtınası karşısında dimdik ayakta durdu, yıkılmadı.
Atamız, bu vatanı gençlere emanet etti.
Onlar korkmadığı sürece biz de korkmayacağız,
Onlar korkmaya başladıklarında da hak ararken onlara korkmamaları gerektiğini öğreteceğiz.
Eyleme gitmek için mutfağını,
Evinin temizliğini bırakan kadınlarımıza saygı duydum,
Yanlarından, belki de Taksim'den yayılan gaz kokusundan olacak ayrılırken gözlerim yaşarmıştı.
****
Kadınların Taksim'e akın etmelerinin sebebi; birkaç ağaç ve yapılması düşünülen Topçu Kışlası değil.
Olsa da onların eyleme katılışında sadece küçük bir neden olarak kalırdı.
Onların yüreklerinde öfke yok.
Dışa vurdukları; GELECEK endişesi.
Bu nedenle seslerini yükseltiyorlar.
Herkes çocuklarının izinden eyleme gelen kadınlarımız kadar iyi niyetli değil.
Bu da; Atatürk Kültür Merkezinin ilk zamanlarda donatılan,
O iğrenç resim ve de pankartlardan anlaşılıyor.
Cumhuriyetin kurucusu ulu önder Atatürk'ün posterleri yanında bölücü örgüt posterlerinin olması.
Hatta bebek katili Abdullah Öcalan'ın pankartının asılması.
Ne kadar sol fraksiyon varsa hepsinin GEZİ direnişini fırsat sayıp aralara sızması.
Gezi ruhuna zarar verdi.
Bu örgütlerin dün, iç ve dış güçlerin maşası olarak kullanıldığı belgeler ile açıklandı.
Bugün de AKM' ye Türk bayrağı yanına poster ve bayrak açmaları, bu örgütlerin dün olduğu gibi bugün de iç dış güçler tarafından kullanılmaya devam edildiklerini gösteriyor.
Söz konusu baharın temsilcileri bu örgütlerse, geçin bir kalem.
Baharı görmeden kışa gireriz.
Bayrak açan örgütlerin en büyük amacı; Müzakere Süreci ile Irak'a çekildiği, çekileceği söylenen terör örgütü PKK'nın yerini almak.
DHKP-C'nin Amerikan konsolosluğuna düzenlediği eylemin tek gayesi vardı.
Ses getirmek.
ASALA silah bıraktığı gün, devreye PKK girdi.
Türkiye terör örgütü yüzünden 400 milyar dolara yakın para harcadı.
Bu kaynağı gelişmesi için kullanamadı.
PKK silah bıraktığında da DHKP-C ya da bir başka grup devreye girerek silah tüccarlarının ekmeğine yağ sürecek.
Gezi Parkı eylemleri bu örgütler için seslerini duyurmak, reklam yapmak için büyük fırsat.
Ve bu fırsatı iyi kullanıyorlar,
Kullandılar,
Kullanmaya da devam edecekler.
Gençler, eskiden olduğu gibi, gördükleri tüm şiddete rağmen bu örgütlerle aynı safta buluşmadılar.
Onları enterne etmeye çalıştılar.
Ancak çok başarılı oldukları söylenemez.
Bu örgütler hem gezi ruhuna zarar verdiler,
Hem de AKP'nin ekmeğine yağ sürdüler.
Bu arada,
Ülke yöneticilerine düşen görev,
Bölücü söylemlerden ve davranışlardan uzak durmaları.
Yani, onların da anneler gibi gençleri izlemeleri.
Ve PALALI türündeki alçakları,
O garip insanlara saldırmalarını,
GÖRMEZDEN gelmemeleri.
