31 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Ölümü Hatırlamak...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Peygamber'imiz (S.A.V.) buyuruyor ki;

"Dünyevi hazları gözden düşüren ölümü sık sık hatırlayınız."

Peygamber'imiz (S.A.V.) buyuruyor ki;

"Eğer hayvanlar ölüm hakkında insanoğlunun bildiğini bilselerdi, hep zayıf hayvan eti yemek zorunda kalırdınız."

Hz. Ayşe, Peygamber (S.A.V.)'e bir gün ''Kiyamet Günü, şehidler ile birlikte mahşere gelen olacak mı?'' diye sorar.

Peygamber (S.A.V.) bu soruya; ''Evet, ölümü gündüz ve gecede yirmi kere hatırtayanlar.'' diye cevap buyurdu.

Bu üstün faziletin sebebi, ölümü akla getirmenin oyalama yurdu olan dünyadan sogulanmayı gerektirmesi ve ahiret için hazırlık yapmaya yol açmasıdır. Ölümü hatırdan çıkarmak ise, dünya hazlarına dalmaya sürükler.

Peygamber (S.A.V.) buyurur ki;

''Ölüm, mü'mine hediyedir.''

Peygamber (S.A.V.)'in ölümü, mü'min hesabına hediye sayması şundan ileri geliyor; Çünki nefsinin çeşitli isteklerini karşılamanın sıkıntılarına katlanmak, azgın arzularını sınırlamak ve şytana karşı devamlı olarak kendini savunmak gibi vazifeleri omuzunda taşıdığından dolayı, dünya mü'min için bir çeşit zindandır. Ölüm, onu bu azabdan kurtarmaktır.

Bu kurtuluş onun hakkında bir hediyedir.

Peygamber'imiz, buyuruyor ki;

''Ölüm, her müsliman için bir kefarettir.''

Ata-ul Horasani der ki;

Peygamber'imiz, bir gün yüksek sesli kahkahaları dışardan duyulan bir meclise uğradı ve onlara;

"Dünya hazlarinin bulandırıcısını anarak meclisinizi karıştırır." diye buyurur. Oradakiler; ''Dünya hazlarinin bulandırıcısı nedir?'' diye sorarlar. Peygamber; ''ölüm'' diye cevap verir.

Hz. Enes der ki, Peygamber'imiz şöyle buyurdu:

"Ölümü sık sık hatırlayınız, çünki günahtan giderir ve sizi dünyadan soğutur."

Diger bir Hadiste:

''Ölüm uyarıcı olmaya kafidir.''

Başka bir Hadiste:

''Ölüm vaiz olmaya kafidir.'' Buyurmuştur.

Peygamber'imiz, bir gün mescide girince içerdekilerin yüksek sesle gülerek konuştuklarını görür, onlara;

''Ölümü hatırınıza getiriniz. Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, benim bildiklerimi bilseydiniz az güler, çok ağlardınız'' buyurdu.

Peygamber'imizin de bulunduğu bir mecliste sahabiler birini söz konusu ederek, hayli överler. Bunun üzerine Peygamberimiz sahabilere;

''Sözünü ettiğiniz arkadaşınız ölümü anar mıydı?'' diye sordu. Sahabeler; ''Biz onun ölümden bahsettiğini hiç duymuş değiliz'' diye cevap verdiler. O zaman Peygamberimiz;

''O halde arkadaşınız sizin övdüğünüz gibi değildir.'' buyurdu.

Hasan-ül Basri, buyurur:

''Ölüm dünyanın değerini düşürdü ve aklı başında kimselerin huzurunu yok etti.''

Rebi' İbn. Haysem buyurdu;

''Mü'minin, ölümden daha degerli bir beklediği yoktur. Benim ölümümü kimseye duyurmayın, hemencecik beni Rabb'ime teslim edin.''

Ehli hikmetten bir zat, bir arkadaşına gönderdiği mektupta şunları yazdı:

''Ey kardeşim, ölümü özleyip de bulamayacağın aleme ''Ahirete''göçmeden önce bu alemde iken ölümden kork.''

İbn. Şirin'in, yanında ölümden söz edildiği zaman vücudunun bütün organları donakalırdı.''

Ömer İbn. Abdülaziz, her gece fıkıh alimlerini sarayında sohbete çağırır, hep birlikte ölümden, kıyamet günü'den ve ahiretten bahsederek, sanki önlerinde cenaze varmış gibi gözyaşı dökerlerdi.

İbrahim-i Toymi buyurur:

''İki şey beni dünyadan haz duymaz hale getirdi. Ölümü ve Allah'ın huzuruna dikileceğimi düşünmek.''

Ka'b İbn. Ahbar buyurur:

''Öleceğini bilen kimse dünyanın sıkıntı ve mes'elelerine önem vermez.''

Kadinin biri bir gün Hz. Ayşe'ye gelerek, kalbinin katılığından dert yandı. Hz. Ayşe, ona;

''Sık sık ölümü hatırla, o zaman kalbin yumuşar'' dedi. Kadın, Hz. Ayşe'nin tavsiyesini tatbik edince gerçekten kalbi yumuşadı. Bundan dolayı bir müddet sonra yine Hz. Ayşe'nin ziyaretine gelerek ona tesekkür etti.

Hz. İsa'nın yanında ölümden bahsedilirken derisi kanardı.

Hz. Davudun yanında ölümden Kıyamet Gününden söz edildigi zaman, vücudunun organları birbirinden ayrılacak derecede ağlar ve ancak Allah'ın rahmetinden bahsedilince kendine gelirdi.

Rebi' İbn. Hasem, evinde bir kuyu kazmış, her gün birkaç kere içine girer yatarmış, böylelikle ölüm düşüncesini hafızasında canlı tutarmış ve soranlara dermiş ki; ''Ölüm duygusu bir an bile kabimden çıksa hemen kalbim bozulur.''

Mutarrif İbn. Abdülaziz, buyurur;

''şu ölüm, varlık sahiplerini varlıklarına kanmaktan alakoydu, o halde ölümsüz bir varlık ve saadet arayınız.''

Ebu Musa el-Temimi, buyurur:

''Meşhur şair Farezdek'in eşi vefat etmişti.

Basra şehrinin bütün ileri gelenleri cenazeye gelmişti, aralarinda Hasan-ül Basri'de vardı.

Farezdek'e dedi ki;

''Ya Ebu Firas, Farazdek'in lakabı bu gün için ne hazırladın?''

Farezdek; ''Atmış yıldan beri tekrarladığım ''La ilahe illallah...'' şehadet cümlesini'' diye cevap verdi.

Farezdek esi toprağa verildikten sonra kabrin başına dikilerek bir mersiye söyledi, şu beyitler o mersiyeden alınmıştır:

''Korkarım ki, beni affetmezsen kabrin ötesinde ondan.

Daha dar ve daha yakıcı bir yerden yakamı kurtaramam.

Kabirde yatanlar hakkinda Arap sairleri şöyle demişlerdir:

''Mezarlığın başında dur ve şöyle seslen;

''Hanginiz karanlıga gömülmüştür.''

Hanginize kabri içinde iyi davranılmıştır, da muhafızları onu emin bir uykuya dalmasına müsaade etmişlerdir.''

Dışardan bakan gözlere göre mezarlıkta tek bir sükunet vardır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *