ŞEYTAN '666'SAYISININ ANLAMINI BİLİR!
SPK 'nın "Ümük sıkma operasyonu" henüz tamamlanmadı.
Ne zaman biter?
İnşallah bu yıl, diyelim.
BİST Endeksine bir günde yüzde 10'luk düşüş yaşatacak babayiğidi yakalamak.
Diyelim yakaladın
Tutmak.
Hadi tuttun diyelim.
Adını açıklamak.
Öyle kolay değil.
Bugüne kadar olmadı.
Pek çok banka ve büyük firma battı.
Milyar dolarlık borsa operasyonları oldu
Yakalanan.
Tutulan
Adı açıklanan; Mecnur Çolak oldu.
Zaten futbolcu/borsacı SPK'nın kadrolu manipülatörü.
Açıklanan tek bir borsa operasyonu yok ki,
Mechur Çolak'ın adı geçmesin.
Bu arada SPK'nın ilginç kararları da oluyor.
Örnek mi;
Medyada yankı uyandıran ikinci büyük borsa manipülasyonu olarak lanse edilen operasyonda gözaltına alınan kişiler vardı.
Ki; bunlar içerisinde iki kişi, birbirlerine kan bağı ile bağlı, en meşhur borsa oyuncuları.
Meşhur şarkıcı ve futbolculara işlem yaptıranlar.
SPK 'nın hazırladığı dosyada iki kişinin tüm icraatları sıralanıyor.
Hem de ses kayıtları ile.
Denetçiler görevini doğru yerine getirmiş.
Ve dosyada adı geçenler hakkında dava açılıyor.
İşte burada SPK yönetiminin akıl almaz bir işlemi devreye giriyor.
Mahkemeye yazı gönderilerek dava açılan iki kişi hakkındaki iddialar geri çekiliyor.
SPK yönetimi bu girişimi, dosyayı hazırlayan denetçilerin olumsuz raporuna rağmen yapıyor.
Her şey ortada iken.
Yapılan işlemler.
Karşılıklı görüşmeler.
Telefon kayıtları.
Sanatçılara verilen 'al', 'sat' emirleri.
SPK yönetimi bu kararı, üçüncü bir kişinin, iki kişi ile kan bağı var,
Kendilerine verdiği, el yazısı ile " işlemleri ben yaptım" yazılı beyaz bir dosya kâğıdı sonrasında veriyor.
Oysa tepelerde bu kişinin adı geçmiyor.
İşlem emirlerinde de bu şahsın adı geçmiyor.
Bu kâğıt üzerine SPK yönetimi, tarihinde ilk defa iki kişi hakkındaki mahkeme kararını durduruyor.
Ne için?
Cevabı SPK yönetiminin vermesi gerekir.
Elbette şimdiki değil, önceki yönetimin.
Bu yönetime düşen görev ise, bu dosyayı sadece tekrar gözden geçirmek.
Bu arada SPK'nın "işlemleri ben yaptım" diyen üçüncü kişi hakkında soruşturma açmaması da trajik komik.
Yeri gelmiş iken Mensa Mensucat tahtasındaki operasyonlara da değinmekte yarar var
Bir takım özel işlemler ve sanal haberler ile hisseyi üçe bölen,
İnanılmaz fiyatlara ve de işlem hacimlerine çıkartarak satanların kim olduğunu acaba denetçiler hiç araştırdı mı?
Kapalı bir şirketi, faaliyette gibi gösteren haberler borsaya gelmeden tahtayı hazırlayanlar.
Haberlere bu kadar çabuk ulaşanlar.
Operasyonlara yabancıları karıştıranlar.
İsviçre'ye gidip gelenler.
Tahta üzerinde, sanki sahipleri gibi hâkimiyet kuranlar.
BİST ve SPK. Denetçileri ellerinde en gelişmiş elektronik aygıtlar olmasına,
Bir düğmeye bastıklarında kimin ne iş yaptığını öğrenme imkânları olmasına rağmen, bunları hiç mi görmedi!
Borsada on binlerce küçük yatırımcı batarken iki kişinin ( belki daha fazla)
milyon dolarla kazanmasını hiç mi izlemediler?
Bir örnek daha verelim.
Transtürk ve Makine Takım operasyonları.
Bu şirketlerin sahibini borsacılar çok iyi bilir.
Kendi hisselerinde yaptığı operasyonlar nedeniyle aracı kurunlar kapanıp yüzlerce kişi battı.
Transtürk ve Makine Takım hisseleri, Gözaltı Pazarı'nda işlem görüyordu.
Fiyatları, batmış şirketler seviyesinden, en dipteydi.
Derken, hisselere sihirli bir bankacı eli değdi.
Bankacının kim olduğunu tüm borsa gibi BİST ve SPK da bilir.
Borsada kime sorulsa bu hisselerde kimin operasyon yaptığını bilir.
Hisseler kısa sürede inanılmaz seviyelere geldi.
Gözaltı Pazarı'ndan çıktı.
Hisselerin değeri altına eşit oldu!
Tüm bu gelişmeler, şirketlerin atılıma geçip, borçlarını ödeyerek rekor karlar açıklaması nedeniyle gerçekleşmedi.
Hisselerin fiyatı tamamen borsa operasyonu ile şişirildi.
Peki, ne oldu?
BİST ve SPK denetçileri ne yaptılar.?
Sadece hiç…
Seyrettiler.
Bankacı gene büyük paralar kazandı.
Bu arada geçmiş günlerde Türk Cumhuriyetlerine ülke yöneticileri ile giden heyette yer alan bir bankacı ile borsadaki şirketi zor durumda olan patron arasında ilginç bir konuşma geçer.
Geçer diyorum, borsada konuşulanları aktarıyorum.
Patron, bankacıya dert yanar:
-Ne olacak benim şirketin durumu.
Bankacı güler;
-Boşuna dertleniyorsun.
Borsaya şirketle ilgili olumlu haber gönder biraz da hisse topla, bir kaç tavan yap sat.
Daha sonra olumsuz haber gönder, sattığın hisseleri çok ucuza geri al.
Aynı operasyonu üç defa yapacak olursan köşeyi döner, şirketi de kurtarırsın.
Bunlar yakın geçmişten.
Bir de güncel bir örnek verelim.
Türk Telekom, Digitürk'e talip olduğunu açıklar.
Bir yanlışlık yok.
Halka açık bir şirket yönetimimin yapması gereken bir açıklama.
Yanlış olan, Telekom Müdürü'nün yaptığı,
250 bin liralık Telekom hissesi satın alması.
Suç mu değil.
Alımı borsaya bildirirsen değil.
Ancak, 250 bin liralık hisse senedi aldıktan bir gün sonra, Telekom'un Digitürk'e talip olduğunu açıklarsan, yanlış.
Buna borsa tabiri ile
"İnsider trading"
Türkçe tabiri işe;
"İçeriden bilgilenme" denir.
Ve cezası manipülasyondan daha ağırdır.
Gelişmiş ülke borsalarında borsa işlemleri nedeniyle cezaevine genelde "İnsider Traing " suçu nedeniyle girilir.
Genel Müdür Yılmaz, bu işlemi Amerika'da ya da AB ülkelerinden birinde yapmış olsaydı ne olurdu?
Hani AVM'ler müşterileri için özel çekilişler yapar.
İşte bu çekilişlere AVM yöneticileri ile akrabalarının katılımı etik kurallar açısından yasaktır.
Genel Müdür Yılmaz' da madem borsayı bu kadar sevip inanıyor ve servet yatırıyor, kendi şirketinin hisselerinin açıklama öncesi almayıp, keşke başka şirket hisselerinden alsa daha şık olurdu
Türk Telekom hisselerindeki bu iddialara cevabı; SPK verecek.
Bu arada hisseleri 6.66 liradan alması da ilginç.
Bilindiği gibi; 666 sayısı, kötülüğün simgesi olarak gösterilir.
Gerçekte ise; şeytanın bir hilesidir.
Şeytan, 666 sayısının Allah'ın kitabı olduğunu bildiğinden, insanların ona inanmasını engellemek için tuzak kurmuştur.
Borsada her şey rastlantıdır.
Kimse bilerek bir şey yapmaz.
İşte bu nedenle SPK'nın işi zor.
Ülke yöneticileri faiz lobisi ile el sıkışırken, birilerinin ümüğünü sıkacak operasyon yapmak, koyun varken deve kurban etmek hiç kolay değil.
