Bayramlarımızın bize hatırlattıkları...
Ramazan ayı, bir ekim ayıydır.
Bayramsa, bunun hasadıdır.
Ramazan boyunca gönül tarlalarına ekenler, bayramda da mutluluk ve huzur biçeçekler.
Ramazan ayını ihya etmeyip de bayram namazını kılmağa gidenler ise, bir ay boyunca işe maziretsiz gelmeyip, ücret dağıtım günü maaşını almağa gelenlerin misalidir.
Burada sözüm elbette hastalar, yolcular, çocuk emziren hatunlar değil, meşru bir sebebi olmadan oruç tutmayan, hatta Ramazan davulcularına balkondan odun taş atan insanlardır.
Ramazan'ı ihya edenlerin ve oruçla, onun sebeb-i hikmeti olan vahiyle ihya olanların bayramı, Ramazan bayramı olurken, berikilerin bayramı ''şeker bayramı'', ''çikolata bayramı''olacak.
Bayram, Arapça'da; ''ıyd'' demektir. Iydıl-Fıtır olarak zikredilir.Yine Arapçada; ''ahiretin karşılığı me'ad, '' demektir.
Bayram dediğimizde sadece bu dünyaya ait bir durum değil, ahirete ait bir duruma da atıf yaptığımızı bilmemiz gerekmektedir.
Bayramla ahiret arasında ne gibi bir ilişki olabilir ki;
Bayram, Ramazan'ın hasılatıdır.
Oruç ve vahiyle dirilişin ödülü, adına bayram denilen tadımlık bir mutluluk şeklinde verilmiştir.
Bir Ramazan günü insanlığın kararan ufkunu aydınlatmak için inmeye başlayan Kur'an ile ömrünü inşa ve ihya eden kişi, ''bütün bir ömrü Ramazan kılmış'' demektir.
Bu dünyada hayatı Ramazan olanların ahireti elbette bayramdır..!
Aslında cennet, bayramın ebedi olanına verilen adtır. Bayramın, sevincin, mutluluğun, huzurun, saadet ve selametin kaynağıdır...
Bayramlar, cennetteki huzur ve mutluluktan dünyaya indirilmiş küçük, çok küçük bir hissedir.
Tüm bayramlar, insanın cennete olan özlemini artırır.
BAYRAMLARIMIZ
Bayramlarımız, barış, huzur ve esenlik demektir, kardeşlik demektir, Hz. Muhammedin muhabbetinin insanlar arasında yayılması ve yaşanması demektir.
Bakmayın sizler, Meydanları, bu toprakları cehenneme çevirmek isteyen hain ve uğursuzlara...!
Yalnız kendimizin değil, bu toprakların ve bu topraklarda yaşayanlarında bayrama susadığını unutmayalım.
BAYRAM ZİYARETLERİ
Bayram günlerinde yaşlı akrabalar ziyaret edilerek, gönülleri alınmalı ve ahirete irtihal edenlerimizin kabirleri ziyaret edilerek veya bir fatiha gönderilerek, ruhlarını şad etmeliyiz.
Bayramlar, dargınlıkların son bulması için bir fırsattır.
Dinimiz İslamda üç günden fazla dargın bulunmak caiz değildir. Bayramlarımızı iyi değerlendirmeliyiz. Bir daha ki bayrama kavuşmak için elimizde herhangi bir senedimiz yok...
İsteyerek veya istemiyerek kırdığımız gönülleri düzeltmeliyiz, haksız isek, özür dilemeliyiz.
Anne ve babası hayatta olanların, herşeyden önce anasının ve babasının rızasını almalı ve mübarek ellerini öpmeliyiz. Özellikle cefakar annelerimizin ayakları altını öperek, Cenneti garanti etmeliyiz.
Çok insan tanırım ki; Yaşlı anasını veya babasını Darül-Aceze veya özel bakım evlerine terketmişlerdir.
O anne ki, evladı için uykusunu rahatlığını yıllarca terketmiş, çocuğuna ramet ve şefkat kanatlarını germiş, aman bebeğim hasta olmasın diye sağlığını feda etmiştir.
Kitabımız, Kur'an-ı Kerim'de Anne-Baba Hakkında ne emrediyor:
(Nisa Suresi; 36)
''Allah'a ibadet edin ve o'na hiçbir şeyi ortak koşmayın Anne-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez''
(Bakara Suresi; 83)
Ve bir vakit İsrailoğullarından şöyle söz almıştık: "Allah'tan başkasına tapmayacaksınız, anne-babaya, yakınlığı olanlara, öksüzlere ve biçarelere de iyilik yapacaksınız, işnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekatı verin" Sonra pek azınız müstesna olmak üzere sözünüzden döndünüz, hala da dönüyorsunuz!''
Allah, Anne ve Babana Öf Dememenizi, Allahtan başkasına asla ibadet etmemenizi, kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara; ''ÖF!'' bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle....
Bu vesileyle okuyucularımın Fıtır, Ramazan Bayramınızı tebrik eder,
Cenabı Hakkın Rahmet ve Bereketinin üzerinize olmasını dilerim...
