14 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Hz. Ömer'in İbret Alınması Gereken Sözleri...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

"Benim herhangi bir memurum birisine haksızlık eder de ben bunu öğrendiğim halde düzeltmezsem, haksızlığı ben yapmış olurum."

"Fırat kıyısında bir deve zayi olup ölse, Allah'ın bunu benden sormasından korkarım."

Büyük Halife, vefatından dört gün önce şunları söylemişti:

"Allah sağlık verirse yapacağım düzenleme ve uygulamalar sonunda Irak'ın dullarını, benden sonra hiçbir kimseye muhtaç olmayacak duruma getireceğim."

Adaletin tevzii için ilk defa kadı; ''hakim'' tayin edip gönderme tasarrufu da Hz. Ömer'e aittir.

Bu arada Ebu-Musa el-Eş'ari'yi de Basra'ya kadı olarak göndermişti, ona yazdığı bir mektup,

İslam kaza mües-se-se-si ve muhakeme usulünün prensiplerini, çerçeve halinde ifade etmektedir; tasarruflarının son örneğini işte o çerçeve teşkil edecektir:

"Şüphesiz kaza ''adaletin tevzii'' kesin bir farz ''ödev'' ve uygulanmış, uyulmuş bir sünnettir.

Sana bir dava getirildiği ve iddia açıklandığı zaman dinle ve anla, durum ortaya çıkınca hükmet ve hükmü icra eyle; çünkü icra ve infaz edilmedikçe hakkı açıklamanın bir faydası yoktur.

Davranışın, huzurunda verdiğin yer ve adaletin bakımından insanları birbirine eşit tut ki, asalet sahibi, kendisi için başkasına haksızlık edebileceğini ummasın, zayıf ''yoksul, arkasız'' olan kişi de, adaletinden ümidini kesmesin.

Şahit ve delil getirmek davacıya, yemin ise, davalıya ait bir yükümlülüktür.

Haramı helal, helali de haram kılan neviden olmamak üzere müslümanlar arasında sulh ''anlaşma'' caizdir. Daha önce hükmedip de bugün yeniden düşündüğün ictihad ettiğin ve doğrusunu bulduğun zaman, daha önce başka türlü hükmetmiş olman, seni doğruya dönmekten alıkoymasın, çünkü hakkın kıdemi vardır ''hak her şeyden öncedir'' ve hakka dönmek, batılda kalmaktan hayırlıdır.

Kitab ve Sünnet'te hükmü bulunmayan bir mesele gelir de üzerinde tereddüt edersen onu iyice anlamaya çalış, sonra onun emsali ve benzeri olan hadiselerin hükmünü araştırıp öğren ve hadiseleri, benzerlerine kıyas ederek, hükme bağla.

Mahkemede ortaya çıkmamış bir hakkı veya delili olduğunu ileri süren kişiye, ona ulaşabileceği bir süre ver, eğer delilini getirebilirse onun hakkını başkalarından alır, kendisine verirsin, şahit ve delil getiremezse aleyhine hükmetmek senin için helal olur; şüpheyi ortadan kaldıracak ve körlüğü giderecek en iyi usul budur.

İffete iftira etmekten mahkum olmuş, yahut yalancı şahitlik yaptığı sabit olmuş, yahut da şahitlik edeceği kişi ile kendi arasında akrabalık, yakınlık bulunan kişiler müstesna olmak üzere, müslümanlar, birbirine karşı şahitlik bakımından udul ''dürüst, şahitliğe ehil'' kabul edilirler.

Allah Te'ala iyi niyetle yapılan yeminleri bağışlamış, delil ve şahitler sayesinde kişiye yöneltilen haksızlık ve suçlamaları gidermiştir.

Davanın taraflarına karşı sabırsız davranmaktan, can sıkıntısından, oflayıp poflamaktan sakın; çünkü hakkın, kendine ait yerlere yerleşmesi muhakeme sonunda hakkın yerini bulması sebebiyle Allah kişinin sevabını artırır ve şanını yüceltir.

Allah'ın selamı üzerinize olsun." 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *