Araplar ve Cahiliye Dönemi...
Cahiliye Dönemi; Arap toplumunun İslam öncesi dönemine verilen isim. Cahiliye terimi, gerek Kuran-ı Kerim'de gerekse hadislerde Arapların İslam'dan önceki inanç, tutum ve davranışlarını İslam döneminkinden ayırt etmek için kullanılmıştır. Döneme bu adın verilmesine neden olarak, "bilgisizlik" anlamında cahillikten çok, ahlaksal olgunluk ve inceliğin karşıtı anlamında cahilliğin,
o dönemde yaygın oluşu gösterilir.
Nitekim, Kur'an'da; "cahiliye" teriminin geçtiği dört ayetten özellikle üçü, bu görüşü destekler.
Maide Suresi'nin 50. ayetinde Hz. Muhammed (s.a.v)'e, insanlara Allah'ın indirdikleriyle hükmetmesi emredilir ve bundan hoşlanmayanlara; "cahiliye hükmü"nü mü aradıkları sorulur.
Ahzab Suresi'nin 33. ayetinde, Hz. Peygamber'in eşlerine "eski cahiliye kadınlarının yaptığı gibi kırıta kırıta yürümeyin" denilir.
Fetih Suresi'nin 26. ayetindeyse, inkarcıların kalplerindeki kızgınlık, "hamiyet-i cahiliye" gerçeğe karşı harcanan emek biçiminde nitelenir.
Hz. Muhammed, (s.a.v)'de "cahiliye" terimini, zaman zaman o dönemdeki ahlak ve gelenekleri yermek amacıyla kullandı. Veda Hutbesinin bir yerinde; "Biliniz ki cahiliye işlerinden olan her şeyi ayaklarımın altına almış bulunuyorum" dedi.
Bilali Habeşi'yi "kara kadının oğlu!" diyerek, küçümseyen ünlü sahabelerden Ebu Zer'i, Peygamber; "Onu, anasının renginden dolayı azarlıyorsun; demek ki sende hala cahiliye huyu yaşamaktadır" sözleriyle azarladı.
Cahiliye Dönemi'nin, İslamlıkla son bulduğu kesin olmakla birlikte, ne zaman başladığı konusunda değişik görüşler vardır.
Bu dönemi, Hz. İsa, hatta Hz. Nuh'tan sonraki dönemlere kadar götürenler varsa da, İslam bilginlerinin çoğuna göre Cahiliye; ''Araplar'ın İslamlıktan önceki putataparlık dönemini kapsar.''
Tek ve yaratıcı bir Tanrı'nın varlığının kabul edildiği Cahiliye Dönemi'nde, insanlar çıkarlarını kollayacak, düşmanlarına karşı üstün gelmelerini sağlayacak başka tanrılara da inanmaktaydı.
***
Aradan 1400 yıl geçmesine ramen Araplar cahiliye devri örf ve adetlerinden vazgeçemiyor.
Arap ülkelerinin kültür beşiği sayılan Mısır, bugün kan gölüne döndü. Elinde silah gücü olanlar, savunmasız sivil halkı katlediyor..
Cahiliye devrinde güçlünün zayıfı ezdiği gibi, Mısır askeri mazlum sivilleri öldürüyor.
İsrail ordusu karşısında korkak kediler gibi kaçan Mısır ordusu, bugün sivil ve silahsız masum Mısır halkının karşısında adeta aslan kesilmiş...!
Mısırda yapılan bu olaylar bir darbedir diyemeyen Amerika ve İsrail, müslümanların ölmesini yanmasını kahvesini yudumlayarak izliyor.
Bugün, 14 Ağustos 2013 Adeviye ve Nahda meydanlarında masum ve silahsız Mısırlının kanı akıtılıyor...2.200 ölü, 10.00 yaralı. İlaç tedavi yok.
Dünya susuyor:
Allah aşkına Ortadoğu müslüman ülkelerinde yaşanan bu olaylar Avrupanın bir bölgesinde olsaydı Avrupalı susarmıydı...?
Avrupa ve İslam düşmanları şu anda hain ''SİSİ'Yİ'' alkışlıyor.
Avrupa Birliği ve Arap Birliği, İslam Birliği Teşkilatları nerede..?
İngilizin yerleştirdiği Arap Emirleri nerede..?
ALLAH ZALİMLERİ SEVMEZ:
3/57:...Allah, zalimleri sevmez.
28/50:...Allah, zalimler topluluğunu güzele ve doğru yola eriştirmez.
11/18:...Allah'ın laneti zalimler üstünedir.
Cenabı Allah'ın sevmedikleri benliklerin başında, İlahi Yasa'lara ters davranmayı adet haline getiren zalimler gelmektedir.
Onlar lanetlenmişler, mutlaka azaba da uğrayacaklardır.
Kur'an, zalimleri tarif ederken onların iki önemli özelliğini vurgulamaktadır.
1- Cahil oluşları.
2- Nefislerinin kötü arzularına uymaları. İşte bu iki sıfat birleşince kötülüğün mimarı zalimler oluşuyor.
Cehalet, Kur'an'ın ilk ayeti olan oku emrini gözardı etmekten ve İlahi Yasaları bilmemekten kaynaklanmaktadır.
Bunlar, nefislerinin geçici arzularını tanrı edinirlerse yapamayacakları fenalık yoktur.
Her türlü zulüm terör, sapıklık, kötülük, nankörlük v.s. bu tiplerden gelmektedir.
Söyleyecek bir söz bulamıyorum.
