El-hamdü Lillah Müslümanım...
Dünyada yaşayan müslümanların ağzında ki, söz;
''El-Hamdü Lillah Müslümanım''...!
Bu söz yeterlimidir..?
Benim inancıma göre hayır. Niçinmi...?
''El-hamdü Lillah Müslümanım diyen insan, haram yiyor, faiz yiyor, zina ediyor, rüşvet yiyor, içki içiyor, haksız kazanç sağlıyor, kaçak eletrik kullanıyor, Hırsızlık yapıyor, haksız yere bir insanı öldürebiliyor, kamu malınını yakıyor yıkıyor, ölmüş ana veya babasının maaşını almak için yalandan hakimi kandırıyor, boşanıyor kendine maaşa bağlatıyor....
Dahasıda var.
Ey Müslümanlar..! Biz Allah'a söz vermedik mi..?
ELESTÜ Bİ-RABBİKÜM...?
Yüce Allah buyuruyor:
''Hani Rabbin Ademoğullarından yani, onların sırtlarından zürriyetlerini çıkardı ve onları nefislerine şahit tutarak, bilinçlendirerek;
"Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" demişti.
Onlar da;
''Evet Rabbimizsin şahit olduk dediler.''
Bu şahitlik kıyamet gününde biz bundan gafildik dememeniz içindir. (A'raf-172)
Hz. Adem farklı topraklardan ''elementlerden'' yaratıldığı için bedeninde farklı hücreler, farklı dokular, farklı organlar, farklı sistemler, farklı kromozomlar, farklı genler ve farklı DNA'lar vardı. Çünkü O'nun neslinden farklı ırklar, farklı bireyler gelecek ve insanlar doğal olarak farklı genlere yani farklı karakterlere ve farklı kişiliklere sahip olacaklardı.
Yüce Allah Hz. Adem'in sırtından kıyamete kadar gelecek olan neslini zerrecikler genler halinde
çıkarıp bilinçlendirdi ve kendi nefisleri kimlikleri üzerine şahit tutarak, "Ben sizin Rabbiniz değil miyim? Sizi ben yaratmadım mı?'' dedi.
Onlar:
"Kalu bela" yani; ''Evet, Sen bizim Rabbimizsin'' dediler.
Yüce Allah insanların genlerine, Elestü bi-Rabbiküm proğramını yüklediğinden, insanlar dinsiz
yaşayamaz ve son İlahi kitab olan Kur'an'ın dışında sapık ideolojilerle tatmin olamazlar.
Kur'an; ''kıyamete kadar gelecek olan bütün çağları kapsayan ve her çağın insanına İlahi mesajlar
veren son İlahi kitaptır.''
Bizler de çağımızla ve özellikle kıyametin alametleri ile ilgili mesajları iyi algılayalım ve Elestü bi- Rabbiküm proğramı doğrultusunda yaşamalıyız..
Asr-ı Saadet'te yaşayan sahabelerin imanı mucizelerle kuvvetlendiği gibi, çağımızda yaşayan
müslümanların imanı da bilimsel ayetlerin şifrelerinin çözülmesi ile kuvvetlenmektedir.
***
İslam coğrafyasına baktığımızda müslümanlar bir türlü birleşemiyorlar.
Müslümanlar birbirlerini sevmiyor, müslümanlar, son din ve Kitabımız Kur'an-ı okumuyor veya amel etmiyor, müslümanın hiç bir tekniği yok, herşeyini Avrupalı dostlarından alıyor...
Yeraltı ve yerüstü kaynaklarını çalıştırmaktan aciz, hazırcı ve israfçılığı seven insanlar olarak, yaşam sürdürüyor. Bu nedenlede Yüce İslamın yapın dediğinden uzak, yapmayın dediği fiillere düşkün insanlarız.
Halbu ki, biz Allah'a söz vermiştik.
Senelerdir İslam coğrafyasında müslümanın kendine yaptığı zulmü hiç bir düşman yapmamaıştır.
Bu gün Mısırda binlerce ölü yaralı veya hapis veya işkence altında...
Suriyede keza, yüzbinlerce ölü yaralı ve muhacir aileler perişan..
Bu zulmü kim yapıyor..?
''Elbette Müslümanım diyen, müslüman halkına uyguluyor''. Allah'a verdiğimiz sözü tutmadık...
Kur'an'a uymadık...Peygamberin sünnetinden uzaklaştık..nefislerimizin hevasına uyduk.
Dünyamızı ahirete tercih ettik, haramdan zulümden korkmadık, Allah'ın adaletine bir gün çıkacağımızı unuttuk...
Müslümanlar şu anda Allahtan değil, Avrupalılardan medet inayet bekliyor, gel bizi kurtarın diyorlar..
Sonuc; ''Bizler, önce Allah'a vediğimiz ahdi hatırlamalıyız, Allah'ın yasakladığı fiillerden uzaklaşmalıyız, hanif müslümanlardan olduğumuz zaman Allah'ın nusreti müslümanlar üzerine bir yağmur rahmeti gibi inecektir...''
