EVRENİ YARATAN VE YÖNETEN ALLAH'TIR
2/117: ''Gökleri ve yeri güzelliklerle donatarak yaratan Allah'tır.
Bir şeyi yaratmak istedi mi, ona sadece OL der, o da hemen oluverir.''
2/107: ''Bilmedin mi ki, göklerin hükümranlığı, mülkiyeti ve yönetimi yalnız Allah'ındır.
Sizin için Allah'tan başka ne bir koruyucu, ne de yardımcı vardır.
Yüce Allah; ilahi kudreti, sonsuz ilmi ile evreni ve varlıkları yaratmış, yaşam öykülerini de ilâhî yasalara bağlayarak, olağanüstü bir düzen ile onları yönetmektedir.'' Tevbe 9/116:
''Göklerin ve yerin mülk ve yönetimi Allah'ındır. Yaşatan da, öldüren de O'dur...''
Yıldızlar, Güneş, Ay ve Yeryüzü'ndeki bütün varlıkların, yaratılışı ve yönetimi yalnız ve yalnız Allah'a aittir. Yaratılmış ve insanlar gibi sonlu olan yıldızların etkileyici, yönlendirici bir güçleri yoktur.
Gök cisimlerinden ışın şeklinde gelen kuvvetlerin; insanların tabiatını oluşturacağına, hayır ve şer in onlardan kaynaklandığına inanmak, akıl ve mantık ile bağdaşamaz.
Cenab-ı Allah, insanları dilediği şekilde yaratarak oluşturmakta, her benliğe doğuştan ve anne babanın genlerinden de kaynaklanan ayrı bir tabiat vermektedir. İnsanın bu özellikleri hayat boyu devam eder ki, bu da o insanın kaderidir. Yıldız falcılarının iddia ettikleri gibi, ayni burçta doğan insanların huy ve tabiatlarının birbirine benzemesi gerekirken, pek çoğunun ayrı ve zıt karakterde oldukları test edilmiştir. İnfitar 82/8: ''Seni dileğince oluşturan Allah' tır.'' Ayetten açık olarak anlaşıldığı gibi, insanları yaratan, tabiat ve huylarını düzenleyen Yüce Allah'tır.
Yıldızlar dahil hiçbir varlığa yaratma, yönlendirme, etkileme görevi verilmemiştir. Cenâb-ı Allah'tan başkalarının insanları oluşturduğunu düşünmek şirk olur ki, bu da Allah katında çok büyük bir günahtır. İsra; 17/22: ''Allah'ın yanısıra ortak şirk oluşturma!...''
GAYBI YALNIZ ALLAH BİLİR:
27/65: De ki; ''Göklerde ve yerde Allah'tan başka hiç kimse gaybı bilinmeyeni ve geleceği bilmez...''
6/59: ''Gaybın anahtarı onun yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde olanı da bilir. O'nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez...''
Gayb, his ve akıl ile bilinmeyen şey demektir.
İnsanın geleceği, nerede öleceği ve kıyamet zamanına mutlak gayb denir ki, bu sır hiçbir yaratılana, Yüce Allah'ın sevgili kulları peygamberlere bile verilmemiştir.
Günümüzde yıldız ve burç falı, magazin habercilerinin üretimi ve desteği ile çok ilgi toplamaktadır. İnsanların dini bilgi eksikliğinden kaynaklanan boşluklar, bilinmeyene karşı büyük ilgi nedeni, olayın hep gündemde kalmasına sebep teşkil etmiştir.
Oysa fal baktırarak gelecek hakkında bilgi aldıklarına inananlar, ancak zaman içinde gerçek ile karşılaşmaktadır. Yıldız ve burç falına değer verilerek, ona ümit bağlanılması, güvenilmesi İslâmiyet'e tamamiyle aykırıdır.
DİĞER FALCILIKLAR:
5/90: ''Ey iman edenler!... Fal okları şeytan işi birer pisliktir, bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.''
Falcılık, çeşitli usuller ile bilinmeyenden haber verme, geleceğe ait olayları bilmeyi iddia etme esasına dayanır. Falcılar cinler gibi görünmeyen varlıklarla ilişki kurduklarını, bazı sırlara sahip olduklarını söyleyerek, müşterilerini etkilerler.
Kur'an, falcılığa şiddetle karşı çıkmakta:
Fal okları şeytan işi birer pisliktir.
sözleri ile onları lânetlemektedir. Fal ve falcılığın çok çeşitli türleri vardır. Kahve falı, el içi falı, yıldız falı, iskambil kağıdı ile fal, tuz falı, kurşun dökme, Kur'ân ve kitap falı v.s.
İnsanlardaki dini bilgi eksikliği, bilinmeyene, geleceğe olan derin merak ve ilgi nedeni ile falcılık mesleği, eski toplumlardan beri devam etmiştir.
Onlara inanarak fal baktıranlar, sıkıntılarına sıkıntı kattıkları gibi, sömürülmekten de kurtulamazlar. Görülmeyen duyular ötesi alem ile görülen duyular aleminin mutlak hakimi Yüce Allah'tır. Zümer 39/46 : ''De ki, ey Allah'ım! Ey gökleri ve yeri yaratan, ey görülmeyeni ve görüleni bilen... ''
Yaratılan hiçbir varlık geleceği bilemez.
Lokman 31/34 : ''...Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez ve hiç kimse hangi yerde öleceğini bilmez...''
Falcılar, kendilerine de hayrı olmayan zavallı kimselerdir.
