İslamın Medinede Yayılışı...
Medine'nin eski adı; "Yesrib" idi.
Oraya Yemen'in Ezd kabilesinden bir toplum gelip yerleşmişlerdi. Bu toplumun başkanı olan Haris ölünce, Evs ve Hazreç adlarındaki iki oğlunu bırakmıştı. O toplum da ikiye ayrıldı.
Bir kısım Evs, diğer bir kısmı da Hazreç'e bağlandı. Böylece Medine'de Evs ve Hazreç adında iki kabile türemiş oldu. Daha sonra bunların arasına şiddetli düşmanlık girdi.
Daima birbirleriyle çarpışıp dururlardı.
Dünyayı verseler aralarını bulmak ve kalblerini birleştirmek mümkün değildi.
Fakat ne zaman ki İslamiyet nurları parlamaya başladı, hemen o eski düşmanlığı unuttular.
Bu düşmanlık yerine bir sevgi ve bir kardeşlik meydana geldi. Birbirine din bağı ile bağlandılar ve birbirinin selametine, mutluluğuna çalıştılar.
Böylece ortak düşmanları olan Yahudilere üstün geldiler.
İşte İslamiyet Medine'de bu iki kabile arasında günden güne hızla yayılıyordu.
Ashab-ı kiramdan ''Umeyr oğlu Mus'ab" bunlara Kur'an-ı Kerim ve İslam ahlakını öğretmek için Medine'ye gönderilmişti.
Sonra Başkanları olan "Sa'd ibni Muaz ve Üseyyid ibni Hudayr" de müslüman olunca, bu iki kabile arasında İslam olma nimetine kavuşmayan kalmamış gibiydi.
Mekke'deki müslümanlar, müşriklerden çekilemeyecek derecede eziyet görüyorlardı.
İkinci Akabe Bey'atından sonra, azar azar gizlice Medine'ye hicrete başladılar.
Yalnız Hazret-i Ömer Mekke'den çıkacağı zaman Kabe'yi ziyaret edip orada toplanmış bulunan müşriklere açıkça şöyle söyledi:
"Siz ne akılsız kimselersiniz ki, taştan ve ağaçtan yapılmış şeyleri mabud tanıyorsunuz!..
İşte ben gidiyorum... Babasını evladsız, evladını babasız, karısını kocasız bırakmak isteyenler varsa, beni izlesin." Bu konuşmayı açıktan yaparak çıkıp gitmişti.
Medine-i münevvere'ye hicret eden ashab-ı kirama, Muhacirin ''göç edenler'' denir. Medine halkından olan ashab-ı kirama da Ensar ''yardım edenler'' denir.
Bu zatlar muhacirlere çok büyük yardımlarda bulundukları için kendilerine; "Ensar" unvanı verilmiştir. Yüce Allah hepsinden razı olsun.
İLK KUR'AN-I KERİM ÖĞRETMENLERİ:
Medinelilere Kur'an-ı Kerim'i ve İslam dinini öğretmek üzere vazifelendirilmiş olan, Mus'ab, Medine'de Ebu Ümame Es'ad ibn-i Zürare'nin evine indi.
İslamiyeti Medineliler arasında yaymağa koyuldu.
Es'ad ibn-i Zürare bir gün Mus'ab ile birlikte Abdüleşhel ve Zaferoğullarının semtlerine gitmek üzere yola çıktılar. Es'ad ile Mus'ab, Zaferoğulları'na ait bostanlardan bir bostana girip oradaki Merak kuyusunun çevresine oturdular.
Müslümanlığı kabul etmiş olan kimseler de orada toplandılar.
Sa'd ibn-i Muaz ile Useyd ibn-i Hudayr, Abdieşheloğulları kabilesinin evlatları idiler.
Her ikisi de müşrik ve eski dinlerinde bulunuyorlardı. Ayrıca Sa'd ibn-i Muaz, Es'ad ibn-i Zürare'nin halasının oğlu idi. Bunlar, Mus'ab ile Es'ad'ın bostana girdiklerini işitince, Sa'd İbni Muaz, Useyd ibn-i Hudeyr'e; "Bizim, akılları ermez ve zaif olanlarımızı azdırmak için mahallemize gelen şu adamlara git de, onları tehdit et ve mahallemize gelmekten menet! Bilirsin ki, Es'ad ibn-i Zürare benim akrabamdandır, halamın oğludur.
Bunun için ben, onun yanına gidemeyeceğim. Öyle olmasaydı, bu işi yapmağa ben yeterdim." dedi.
Bunun üzerine Useyd mızrağını alıp onlara doğru ilerledi. Es'ad ibn-i Zürare, Useyd'i görünce Mus'ab ibn-i Umeyr'e; "Bu gelen kavminin ulusudur. Yanına geldiğinde onu Allah'ı tasdik ettirmeğe çalış!" dedi.
Mus'ab; "oturursa onunla konuşurum!" dedi.
Useyd, sövüp sayarak geldi, tepelerine dikildi.
"Siz bize niye geldiniz? Akılları ermez ve zaif olanlarımızı azdırmak için mi? Hayatınız size lazımsa, hemen buradan ayrılın!" dedi.
Mus'ab, O'na gayet nazikane; "Hele biraz otur, sözümüzü dinlerseniz, maksadımızı anlarsınız. Beğenirseniz kabul edersiniz, beğenmiyecek olursanız, yüz çevirir hoşlanmadığınız şeye o zaman engel olursunuz. Olmaz mı?" dedi.
Useyd; "Yerinde bir söz söyledin!" dedi ve mızrağını yere saplayıp yanlarına oturunca, Mus'ab; İslam dini hakkında bir konuşma yaptı ve ona Kur'an-ı Kerim okudu. Useyd, Kur'ân-ı Kerim'i dinleyince O'nun te'siri altında kaldı ve; "Bu ne kadar güzel. Bu dine girmek için neler yapılmalı?" diye sordu.
Mus'ab ve Es'ad, ona icabeden esasları söylediler, "Gusleder temizlenirsin, sonra şehadet getirir, Yüce Allah'a şehâdet edersin, daha sonra namaz kılarsın." dediler.
Bunun üzerine Useyd kalkıp gitti ve gusletti, elbisesini temizledi. Şehadet kelimesini söyleyerek Allah'a şehadet getirdi. Sonra da, kalkıp iki rek'at namaz kıldı ve böylece Müslüman oldu.
